banner4
07.02.2020, 10:35

FELSEFECİLERİNTUTARSIZLIĞI-20

İmamGAZALİ

Tehâfüt El-Felâsife (Felsefecilerin Tutarsızlığı)

...

Deriz ki; Sizin söyledikleriniz, hüküm vermelerden başka bir şey değildir. Gerçekten bu sözler karanlık üzerine karanlıktan oluşur. Eğer bir kişi onu rüyada gördüğünü söyleyerek aktarsaydı, bu sözü onun mizacının kötülüğüne kanıt getirilirdi. Üstelik asıl amacı tahminlerden oluşan bu tür sözler dinselhukuk konularında söylenmiş olsaydı bunların gereksizlik olduğu ve çoğunlukla zanlardan başka bir şey belirtmediği söylenirdi.

Bu tür sözlere itiraz noktaları sayısızdır, ancak biz sayılı yönlerden karşılıkvereceğiz:

Birincisi, biz şöyle deriz; Siz ilk nedenle oluşunda çokluk gösteren anlamlardan birisinin, onun varlığının olabilir olması olduğunu iddia ettiniz. Biz diyoruz ki onun varlığının olabilir olması, varlığının aynı mıdır, başka mıdır? Eğer varlığının aynı ise ondan çokluk meydana gelmez. Eğer varlığından başka ise şöyle diyenler siz değil miydiniz? “ilk başlangıçta çokluk vardır, çünkü o var olandır ve aynı zamanda varlığı zorunludur.” Varlığının zorunlu olması, varlığı kendisinden başkadır. Bu yüzden bu çokluktan dolayı, çeşitli şeylerin ondan meydana gelmesi uygun olmalıdır. Eğer varlığın zorunlu olmasının anlamı, yalnızca varlıktır denilirse, deriz ki varlığın olabilir olmasının anlamı da, varlıktan başka bir şey değildir. Eğer siz derseniz ki; ilk başlangıç, var olduğunu bilebilir, ancak olabilir olduğunu bilemez, çünkü o kendisinden başkadır.” Biz de deriz ki; Varlığı zorunlu olanın kendi varlığını bilmesi olasıdır. Gerekliliğini ise ancak başka birkanıtla bilebilir. Öyleyse ondan başka olmalıdır. Örneğin varlık; genel bir durumdur. Zorunlu varlık ve olabilir olan varlık diye ikiye ayrılır. Eğer iki bölümden, birinin ayırımları varlığın üzerine gereksiz olursa, ikincinin ayrımları da gereksiz olur çünkü aralarında fark yoktur.

Denilirse ki; onun varlık olabilirliği kendisindendir, varlığı ise başkasındandır, bu yüzden kendi kendisinden olan şeyle, başkasından olan şey nasıl bir olabilir?

Deriz ki; Peki öyleyse, varlığının zorunlu olmasının, varlığının aynı olması nasıl olasıdır? Varlığının zorunlu olduğunu yok sayıp, varlığı kabul etmek nasıl olabilir? Her yönden bir gerçek, yok saymaya ve kanıtlamaya asla elverişli olmaz. Çünkü onun için var ve var değil denemez. Çünkü varlığı zorunludur ve varlığı zorunlu değildir denemez. Ancak vardır ve varlığı zorunlu değildir demek olasıdır. Tıpkı vardır ama varlığı olabilir değildir demek olası olduğu gibi. Birlik, ancak böylece bilinebilir. Varlık olanağı, olabilir olan varlığından başkadır diye söyledikleri doğru ise, bu konunun ilk başlangıç konusunda var sayılması doğru olmaz.

İkinci itiraz; Biz şöyle diyebiliriz. İlk başlangıcın kendi başlangıcını akletmesi varlığının ve kendi özvarlığı olan nefsini akletmesinin aynı mıdır, başka mıdır? Eğer aynı ise, kendisinde çokluk yoktur, yalnızca kendisinin anlatımında çokluk vardır. Eğer başka ise, bu durumda ilk olanın kendisinde çokluk vardır, çünkü o, hem kendini akleder, hem de kendinden başkasını akleder. Eğer onlar, “İlk başlangıcın kendisini akletmesi, kendinin aynıdır, o, başkasının başlangıcı olduğunu akletmeden kendi nefsini akletmez, çünkü akıl akledilene uygun düşer, dolayısıyla o, kendisine geri döner” diye iddia ederlerse, biz de deriz ki: Nedenle oluşanın kendi varlığını akletmesi, kendisinin aynıdır. Çünkü o, kendi özüyle akleder, dolayısıyla kendi özvarlığını akleder. Onun için akıl, akleden ve kendisinden akledilen şey birdir. Sonra, eğer kendi varlığını akletmesi kendisinin aynı ise, kendi varlığını bir nedenin, nedenli oluşu olarak akletsin, çünkü o böyledir. Akıl, akledilene uygun düşer dolayısıyla tümü onun varlığına geri döner ve çokluk bulunmaz, eğer bu çokluk ise, o çokluk ilk başlangıçta da vardır. Dolayısıyla ondan birbirinden farklı olan şeyler çıkabilir. Eğer bu tür çoklukla onun birliği ortadan kalkıyorsa, biz her yönden birlik savını bırakalım.

Eğer“İlk başlangıç; ancak kendisini akleder. Onun kendini akletmesi, kendisinin aynıdır, dolayısıyla akıl, akleden ve aklolunan birdir ve o bunun başkasını akletmez” denirse buna iki yönden yanıt verilebilir:

Birincisi; Bu görüş yakışıksız olduğundan dolayı İbni Sina ve diğer araştırmacılar onu bırakmışlardır. Onların savına göre, İlk olan kendini başlangıç olarak akleder, çünkü kendisinden meydana gelen şey; başlangıç olarak ortaya çıkar. Tüm var olanları ise her türüyle birlikte bölümsel olarak değil, tüm olarak akleder. Onlar, “İlk başlangıçtan bir akıl meydana gelir, kendisinden çıkanı o akletmez onun nedenle oluşu akıldır” diyenlerin sözlerini yakışıksız saymışlardır. İlk başlangıçtan akıl, gökyüzününözvarlığı ve  cismi meydana gelir. Böylece o, özvarlığını, her üç nedenle oluşunu, nedenini ve başlangıcını akleder. Dolayısıyla nedenle oluşan, nedenden şu bakımdan daha üstün olur. Nedenden ancak bir şey  meydana gelmiştir, oysaki nedenle oluşandan üç şey meydana gelmiştir. İlk, ancak kendi özvarlığını akletmiştir, nedenle oluşan ise hem kendi özvarlığını akletmiş, hem ilk başlangıcın özvarlığını akletmiş, hem de nedenle oluşanların özvarlığınıakletmiştir. Allah konusundaki sözünün bu dereceye yönelik olduğunla yetinenler, onu tüm varlıklardan daha aşağıya düşürmüş olurlar Çünkü varlıklar hem kendi özvarlıklarını, hem de başkasını aklederler. Hem kendiözvarlığını , hem de başkasını akleden şey; derece bakımından Allah’tan daha üstün olur, çünkü Allah bu durumda yalnızca kendi özvarlığınıakletmiş gibi olur.

Onların saygınlık ölçüsünde derine girmeleri son sınırına varmış ve sonuçta büyüklük anlamını belirten her şeyi ortadan kaldıracak noktaya ulaşmıştır. Böylece Allah’ın durumunu, evrende meydana gelen şeylerden bilgisi olmayan bir ölü durumuna getirmişlerdir. Allah’ı ölüden kendi özvarlığının bilincinde olması ayırt etmektedir. İşte Allah’ındoğru yolu üzerinde olmaktan yüz çeviren ve doğru yoldan saparak Allah’ın, Kehf Suresi 18.51 ayetinde, “Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına tanık tuttum. Saptıranları da hiçbir zaman yardımcı edinmiş değilim.”bildirdiklerini inkar edenleri Allah böyle yapar. Onlar, Allah konusunda kötü zan besleyerek, akıllarıyla gururlanan insanların güçleriyleAllah’a özgüöğretim konularının derinliğine hükmeden olacağına inanmışlardır.

Böylece Allah elçileri“Allah'ın dua ve selamı onların üzerine olsun” ve bağlı olanları “Allah onlardan hoşnut olsun”benzemeye gerek kalmayacağını sanmışlardır. Kuşkusuz ki düşündükleri şeylerin özü, kendilerine rüyada anlatılsa hayrette kalacaklarını söylemek zorunda kalmışlardır.

İkinciyanıt; “İlk, ancak kendi varlığını akleder” diyenler yalnızca çokluğun gerekliliğinden kaçınmak için bunu demişlerdir. Eğer çokluğun gerekliliğini demiş olsaydı, ilk olanın başkasını akletmesi; özvarlığı olan nefsini akletmesinden başkadır demek de gerekli olurdu. Bu ise, ilk nedenle oluşan konusunda da gereklidir. Çünkü onun ancak kendi özvarlığını akletmesi gerekir. İlk oluşan, ilk olanı veya onun başkasını akletmiş olsaydı bu akletme, kendi varlığındanbaşkası olurdu ve kendisinin nedeninden başka bir nedene muhtaç olurdu. Oysaki onun kendinin nedeninden“ki o ilk başlangıçtır” başka bir nedeni yoktur. Dolayısıyla onun ancak kendi varlığını bilmesi gerekir. Bu bakımdan doğmuş olan çokluk da ortadan kalkar.

...

Yorumlar (0)
12
az bulutlu