banner4
03.02.2020, 17:03

DEPREM


Ne depreştik ama!
Yer, içini dışına ve altını üstüne getirirken deprem, bu yıkıcı eylemin bizde ki tezahürü depresyon oluveriyor. Bu depresif duyguların bizlerde yarattığı travma, dünden bugüne atlatılır sabahtan akşama telafisi ve tedavisi olabilir bir yıkım değil.
Aslında olaylara hep yakıcı, hep yıkıcı ve hep ıstırap verdiği taraftan bakmış, ders almak, alınan ders ve mesajı doğru okumak ve gereğini de ivedilikle yapmak yerine kısır döngünün içerisine girmiş ve sonucunda bambaşka yıkımlara salıvermişiz kendimizi.
Defalarca ama defalarca ve üstelik hayli yıkıcı depremlere tanık olmuş, yaşamış ve korkarım ki bu gidişle daha çok yaşayacak bir toplum durumundayız.  Oysa ne çok dersler, mesajlar barındırıyordu her deprem ve her sallantı. 
Böylesi bir depreşim, böylesi bir sallantı ve böylesi bir silkelemenin dahi kendisine getiremediği bir toplumu, başka neyin getireceği sorusu sonsuza kadar muallakta, boşlukta kalacak bir soru niteliği taşımaktadır. 
Daha ne olmalı, nasıl bir şey olmalı, hangi şiddette olmalı, daha neyi, nasıl ve ne şekilde yıkmalı, yıkılmalıyız ki almamız gereken dersi alalım ve yapmamız gerekenleri yapalım!?
Bütün bu sorulara salt ve mutlaka Dinsel bir inanç ve tını üzerinden bakılmasını şart koştuğum da zannedilmesin. Her türlü inancın ve hatta inançsızlığın kendi payına çıkarması gereken bir ders, alması gereken bir mesaj ve uygulaması gereken bir görev ve sorumluluk taşıdığı gerçeği apaçık ortada durmaktadır.
Nerede durursanız durun, nereden bakarsanız bakın, hangi tür düşünce, inanç ve ideolojiden yana bulunursanız bulunun, hepimizin ortak bir zeminde buluşup ‘’ İnsan ‘’ olmaktan kaynaklı onurlu, haysiyetli, şerefli yaşamak, yaşatma ve davranma gibi bir düzlemde buluşacağımız bir depreşimdir.
Doğru, yeterli, gerekli, sağlıklı, verimli, yerli yerinde malzeme, davranış, harcama ve teklif gibi yükümlülüklerimizin varlığı ve bunlara gösterilecek hassasiyetin İnsan olmanın bir gereği olduğu bilinci bizleri sarıp sarmalamalıdır.
Binaları yapan bizleriz. Malzemeden çalan bizleriz. Ucuz olsun diye olmadık şaklabanlık ve olmadık palyaçoluk sergileyenler bizleriz. Bir ürünün gerçek hakkını vermekten imtina ederken çalmaya teşvik edenler bizleriz. Sağlam iddiası ile karşısındakini dolandıran yine bizleriz. Hülasa bütün bu yıkımların müsebbibi bizleriz ama sorumluyu hep dışarda aramaya kalkanlar da yine bizleriz.
Bizi yıkan, yaralayan ve öldüren deprem değil bizleriz!
Bizi yıkan, yaralayan, öldüren, sevdiklerimizden ayıran deprem değil bizim insani sorumluluklarımıza dair gösterdiğimiz gevşeklik, sorumsuzluk ve ahlaksızlığımızdır.
Ardı ardına bizi uyaran, kendimize gelmemiz için silkeleyen, zaman zaman uyarı niteliğin de şefkat tokatları atan ama bir türlü uyanmayan, uslanmayan ve arlanmayan bizler, bizlerin katiliyiz.
İnanıyorsak inancımızı, inanmıyorsak insanlığımızı iğfal eden bizler, sorunun bizatihi kendisi olduğumuz gibi çözümüz de yine tek ve mutlak adresi konumundayız. 
Bunca felaket, bunca yıkım, bunca acı ve bunca kayıp bizi bize, bizi kendimize, bizi aklı selime, bizi ahlaka, erdemli, haysiyetli ve insan onuruna yakışır davranmaya yöneltmek için yetmedi mi !?
Ötesini düşünmek dahi istemiyorum…

Yorumlar (2)
Selami Berk 4 yıl önce
Turan katdeşim size çok teşekür ederiz. Böylesi çok önemli bir konuyu işlediğiniz makaleyi paylşıp bizleti bilgilendirdiğinşz için. Yapmış olduğunuz uyarı ve ikazlar yerindedir. Ellerinize sağlık selamlar olsun
Gönüller Şair'i TAHMAZOĞLU
Mehmet Yumrutepe 4 yıl önce
Bir olay ancak bu kadar güzel tasvir edilir hayata her daim başka pencerelerden bakabilen bi kalemi okumak vAllahi bir şans bizim için
12
az bulutlu