banner4
16.12.2019, 11:55

ÇİN SESSİZ VE DERİNDEN GELİYOR

Önceki yazılarımızda, süper güçlerin oluşumunu ve yakın tarihimizde (ki özellikle de 2’nci dünya savaşından sonra ABD’nin hızla süper güç oluşunu kısaca değerlendirmiş, ve bir başka yazımızda da “Rusya’yı ıskalamayalım” demiştik. Bu yazımızda da kısaca Çin’i değerlendirmek istedim. Çünkü Rusya’dan sonra ıskalanan ve uzun vadedeki en büyük tehlike olan ülke Çin’dir.

Tarihe baktığımızda, Çin’in pek de bize iyi bir müttefik ya da dost vb. olduğunu asla söyleyemeyiz.

Atalarımızın, Çin’lileri Çin Seddi yapmaya mecbur bıraktıklarını ve bu mührün asırlardır orada durmakta olduğunu, bizim kadar onların da unutmadığı aşikardır.

Bugünlerde Çin’in, Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine yani soydaşlarımıza yaptıkları sistematik ve zalimce işkencelerini ve soykırım uygulamalarını ayrı bir makalede değerlendireceğim inşallah.

Çin, bundan daha 10-15 yıl öncesine kadar çok ucuza ürettiği her türlü malı, tüm dünyaya pazarlayan ve yine tüm dünyada “Çin malı mı yoksa?” denilerek ürettikleri ürünlerle ve bunların kalitesi ile alay edilen bir ülke durumundaydı.

İnsanları boğaz tokluğuna çalıştıran, her şeyin taklidini yapan, çok çok ucuza üreten ve pazarlayan, kalitesiz mallar üreten Çin, bu yolla oldukça büyüdü. Ve şimdilerde ise, kaliteyi her geçen gün artıran bir Çin var.

Bu son 10-15 yılda nasıl oldu?

Bence bunun 2 tane nedeni var: 

Birinci neden, Çin’in üretip sattığı ucuz, kalitesiz ve taklid mallarla dünyadan elde ettiği gelir, kimilerine göre birkaç trilyon dolar. Yani kendisine güldürmek pahasına finans konusunu zekice ama namertçe de olsa halletti. 

2’nci neden çok daha önemli ve bana göre daha dünyadaki halklar bunun farkında bile değil. Ama sanırım 20-30 seneye kalmaz herkes anlayacak. O da şu ki: ABD’yi ABD yapan yahudi baronları ve para babaları, bugün ABD ve Avrupa’daki sermayelerini ve yatırımlarını Çin’e aktarıyorlar. Bu nakil toplamda minimum 40-50 yılı alacak bir süreç olacak. Ki bana göre bu süreç 10 yıl kadar önce başladı ve bu durumda önümüzdeki en geç 30-40 yıl içinde tamamlanmış olacak. Burada bahsettiğimiz sermaye ve yatırımlar, toplamda trilyon dolarlarla ifade edilebilecek büyüklüktedir.

Burada bir öngörüyü daha ifade etmek isterim: Engeç 30-40 yıl kadar sonra, bugün dünya ticaretinde kullanılan ve ABD’ye olağanüstü imtiyazlar sağlayan doların yerini Çin Yuan’ı alacaktır. Bir asıra kalmadan ise dünyada dijital para kullanılmaya başlanacaktır. Bu da ABD’nin resmî ölüm tarihi olacaktır. Bu nedenle gençlerimize, yarınlara hazır olmak için (güzel Türkçemiz bizim için gelecekte önemli bir artı olacaktır ama ilaveten) Çince, Rusça ve Japonca dillerinden en az birini öğrenmeyi öneririm.

Çin’e kaydırılan bu yatırımların tamamı yeni ve yüksek teknoloji içerikli.

Kasım 2018’de 2 dikkat çekici haber gazete ve TV’lere yansıdı: Çin’in yapay güneş üretmede oldukça mesafe katettiği (ki Aralık/2019’da da sona geldiklerini açıkladılar) ve uzaya yapay ay gönderecekleri açıklandı.

Bu haber doğru ise, kalitesiz ürünler üretip bunu dünyaya çok çok ucuza pazarlayan Çin’in, 10-15 yıl gibi çok kısa sayılabilecek bir süre içerisinde teknolojide birdenbire bu kadar mesafe alması dikkat çekici değilmidir? O halde bunlara bu teknoloji desteğini veren yada verdirenler kimlerdir ve büyük amaçları nedir?

Bunların yanında, geçtiğimiz ay sonlarında (Kasım/2019’da), volkswagen (VW) firması, elektrikli araç geliştirme çalışmaları kapsamında 4,4 milyar dolarlık yatırım yapacağını duyurdu.

Mart 2017’de Boeing firması, 737 modelinin ilk yurt dışı montaj fabrikasını Çin’de açacağını ve yıllık 100 araç üretim kapasitesini hedef koyduklarını açıklamıştı.

Başka bir örnek de, hepimizin kullandığı İPhone cep telefonları. Her ne kadar ABD’de tasarlandı ve üretime başladı denilse de özellikle son yıllarda, üretimin en az yarısının Çin’de gerçekleştiği artık bir sır değil. Ki, Apple firması bu durumu “montajları Çin’de yapıldı” şeklinde, konuyu geçiştiren bir açıklamayla duyurmuştu.

Büyük yatırımlar ve yatırımcılar yavaş yavaş Çin’e kayarken, bunun doğal bir sonucu olarak Çin son yıllarda dış ticaret fazlası vermeye başladı. Dış ticaretteki bu pozitif farkta her yıl katlanarak artış sürerken, Çin de ölçeği ve vizyonu büyütüp bir yandan büyük miktarlarda ABD hazine tahvilleri satın alarak, ABD’ye karşı güç durumlara düştüğü zamanlarda bunu derhal bozdurup dolara çevirerek ABD ekonomisi zora sokmakla tehdit ederken, diğer taraftan Avrupa ve Afrika’da limanlar satın almak ya da çok uzun sürelerle kiralamak, organik tarım için devasa topraklar satın almak veya kiralamak, dünyanın değişik ülkelerinde stratejik yatırımlarla stratejik konumlar elde etmek gibi, dünyayı yakın gelecekte tamamen avucunun içine alacağı ekonomik hamlelerine sessiz ve derinden devam ediyor. 

Bununla da kalmıyor, düne kadar dünya bankasının veya IMF’nin yaptığı borç verme işlevini ve gücünü de ele almaya başladı Çin. Afrika ve Uzakdoğu ülkeleri başta olmak üzere, dünyada birçok ülkeye belli şartlarla büyük krediler/borçlar da vermeye başladı.

Diğer taraftan dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin’in, tüm dünyaya dağılmış insan sayısının, bugün 500 milyon civarında olduğu söyleniliyor. Yani bizim nüfusumuzun en az 6 katı kadar Çin’li, ülkesi dışında, başka başka ülkelerde yaşıyor.

Şimdi buraya kadar anlattıklarımızı üst üste koyup baktığınızda, bunu nasıl anlarsınız? Çin tüm bunları son 10-15 sene içerisinde yaptı. Ve halen de artan bir trendle yapmaya devam etmekte.

Çin’in son yıllarda herhangi bir ülkeye sataştığını, ciddi kavgalara girdiğini, hatta sesini yükselttiğini hiç duydunuz mu?

Mesela son aylarda gündemde olan Doğu Akdeniz’de hiç Çin’in adı geçiyor mu? O bloklaşmalarda, enerjiden pay almak için vs nedenlerle Çin’in de olması beklenirken Çin hiç gündeme gelmiyor. İyi ki yoklar ve bir de onlarla uğraşmayalım, yani olmasınlar zaten ama, bu durum dikkat çekici ve şaşırtıcı değilmi? Oysa artan enerji ihtiyacı başta olmak üzere, daha birçok nedenlerle (ekonomik getiri, nüfuz edinme, enerjiden pay alma vs) Çin’in de Doğu Akdeniz’de olacağı sanılırdı. Bu durum yani Doğu Akdeniz’de adının sanının yer almaması size de garip ve dikkat çekici gelmiyormu?

Diğer taraftan, herşeye ticari bakan ABD başkanı Trump’ın, Çin’e karşı sürekli ekonomik tedbir, yaptırım vs aldığı ve tüm dünyayı da bu konuda destek vermeye ve ortak tavır belirlemeye çağırdığı halde, bir arpa boyu yol alamamasını nasıl okumak lazım?

Ki, Çin’in sadece ABD’ye olan dış ticaret fazlası geçen yıl yaklaşık 30 milyar dolar civarında gerçekleşti. Yine geçen seneki yıl sonu itibariyle Çin’in elindeki ABD tahvil miktarı 1,2 trilyon dolar seviyelerinde idi.

Şimdi bunları da gözönünde bulundurunca büyük resmi ve Çin’in kavgasız gürültüsüz, tamamen profesyonelce, ama sinsice dünyada egemen güç olmak üzere olduğunu nasıl değerlendirmeliyiz? 

Buradaki gizli amaç ya da amaçlar ne/neler olabilir sizce? Sadece ekonomik zenginlik mi, amaçları bu kadar basit ve ticari mi yani? Ya da amaçları sadece dünyada tek süper güç olmaktan mı ibaret?

Adına “bir kuşak bir yol” dedikleri projenin nihai hedefi nedir? Bu projenin tamamen hayata geçirilmesi ve yüksek kapasitelere ulaşması ile, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm ülkelerin, Çin’in düşük maliyetlerle kaliteli üretim yapması avantajı karşısında, rekabet gücünü kaybederek, bir bakıma Çin’e her açıdan muhtaç kalacakları şimdiden belli iken, sizce neden ciddi bir kamuoyu bilinci de oluşturularak kalıcı tedbirler alınamamaktadır? Kendi bitişlerine doğru giden bir süreç başlatıldığı halde, AB bu konularda neden müşterek bir politika belirleyememekte ve uygulayamamaktadır? 

İngiltere’nin Brexit kararının, bütün bu olanlarla doğrudan yada dolaylı ilgisi nedir?

Bugün, geçmişe doğru bakıp, oluşturulan resmi okuduğunuzda, bütün bunların planının en az 30-40 sene önceden yapıldığını ve planın halen tıkır tıkır işlediğini anlıyoruz. Peki bunu biz bile anlarken, büyük ülkelerin, özellikle de o ülkelerin istihbarat birimlerinin, strateji kuruluşlarının vs anlayamaması mümkünmü?

Dünyadaki güç dengelerinin, oyun kurucularının, süper güçlerin bir yerden bir yere evrildiğinin ne kadar farkındayız?

Bugün 17-18 sene önce kurulan ve adına Şanghay 5’lisi denilen örgütün lokomotif gücü ve açık ara baskın lideri olan Çin, yakın gelecekte mesela önümüzdeki engeç 20-30 sene sonrasında, Rusya ile birlikte, bugünkü NATO’nun da, AB’nin de alternatifini ve üstelik rakipsiz bir şekilde oluşturmuş olacaktır. Bu kesindir. 

Bu örgüte 4 tane eski Sovyetler Birliği peyki Türki devleti (Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Özbekistan) almış olmaları da tesadüf ya da boşuna değildir. Mesela burada, aynı geçmişe haiz olan Azerbaycan neden yoktur? Türkiye ile bir millet 2 devlet anlayışında olduğu için olabilir mi?.

Ben Çin’in bu kadar sistematik olarak büyümesinin yada büyütülmesinin de, dünyada Çin dışında yarım milyar Çin’linin dünyanın değişik ülkelerine yerleşip yaşamasını da, soydaşlarımıza yaptığı işkence ve soykırımları da, son yıllarda dünyada hiç bir kavgaya-sürtüşmeye girmeyerek planlı bir hedefe doğru hızla ilerlemesini de, Avrupa ve Afrika’daki stratejik yatırımlarını da ve hatta Şanghay 5’lisi denilen birlikteliğin oluşturulmasını da ve üstelik bütün bunların aynı zaman dilimi içerisinde ve eşgüdümlü gerçekleşiyor olmasını da, tesadüf görmediğim gibi, bunun sadece Çin’in kendi mahareti ve aklı olarak da görmüyorum.

Çin kendisine konulan hedeflere ulaşmak üzeredir. İşte asıl o zaman Çin, dünyanın başına tam bir bela olacaktır. En çok da bizim başımıza bela olacağını zannediyorum.

Yani bu kez dünyada daha büyük oyunlar kurgulanıyor ve oynanıyor.

Ancak bütün bunlara rağmen hiçbir konuda teslimiyetçi ve kötümser olmadan çalışmaya, üretmeye devam etmek zorundayız.

Kaldı ki, Dünya aklı ve mantığı ile, her türlü tuzakları ve planları yıllar öncesinden yapıp tıkır tıkır işletiyor olsalar da, bilemedikleri ve hesaba katmadıkları tek birşey vardır: asıl plan Yüce Yaratanın planıdır ve Cenab’ı Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. Ve inanıyorum ki zalimlerin planları bir gün duvara toslayacaktır.

Bize düşen samimiyet ve ihlasla her alanda çalışmak-üretmek, uyanık olmak ve elimizden gelen her türlü karşı tedbiri alabilmektir. Gerisini zaman gösterecek ve elbetteki Allah’ın dediği olacaktır.

Selam, saygı ve dua ile!..

Yorumlar (1)
Memun Sekin 4 yıl önce
Çin hakkında bilmediğimiz çok şey yazmış.
Teşekkürler...
12
az bulutlu