AŞAĞILIK BATIYA YENİLMEK Mİ ?

Değil yenilmek telaffuz etmek, hayal ve düş dünyasına taşımak bile zül geliyor bana. Batı, bir medeniyet olmak şöyle dursun bir halk, bir millet, bir bilinç, bir şuur ve bir güç dahi olamamıştır. Birilerinin çıkıp şu kadar hava, bu kadar deniz aha şunca da kara ve dolayısıyla ateş gücü var ve sen nasıl güçsüz Batı diye nitelersin? Cinsinden maddeci sorusunun, midemi ayrıca bulandırdığını vurgulamaya gereksinim dahi duymuyorum.

Makineler, mekaniktir ve dolayısıyla soğukturlar. Soğuk ve soğuk olana hükmetmek, tökezlemeden, çekinmeden, ürkmeden hükmedebilmek azımsanır iş değildir. Batı’nın, makineye hükmedişi, toprağı yarması ya da bir masum üzerine saniye de bilmem kaç adet boş kovan bırakıp, çekirdeklerinin tamamının ciğeri ile alnının orta yerine denk getirmesi ise, evet, son derece mahir olduklarına dair haklarını teslim etmekten yana beis gören tarafta değilim.

Ama ben bir vakarın, bir onurun, bir var olmuşluğun, bir karakter, bir haysiyetin ve hissiyatın tüm haklılığı ile karşısına dikilmesinden, haklılığından aldığı gücü tüm Batı’nın gözlerine kusarken, helezonlar çizecek, allak bullak olup tüm düşünce sistematiğini yitirecek bir Batı gerçekliğine dikkat çekmek istiyorum.

Korkması için korkutmanızın dahi israf olduğunun inatla altını çizerken, inançla harman olmuş vakarlı bir bakışın yeter ve artar olduğunun kanıksanmasını istiyor ve bunun için feveran edip duruyorum. Bütün bunları söylerken kuru bir milliyetçilik, tarihi bir arka plan ya da içerisi hiçleştirilmiş bir iman ve inançtan da bahsetmiyorum elbette.

Hak diyorum hak!

Bu haktan ve bu haklılıktan kaynaklı bir hak hareketinden bahsediyor ve bu hareketin bir bakışının dahi nice şeyi kuşatacağından dem vuruyorum. Hasarsız bir beyin, işgal edilmemiş bir inanç, kirletilmemiş bir düş, iğfal edilmemiş bir kişilikten beslenen bir bakış, sorunların çözümüne dair köklü ve etkili bir hamle olacağına dair bir teminat benim ki.

Dolaysız ve direk ruha hitap eden, arınmış ya da yalıtık durmayı başarmış bir bilinci harekete geçirme çabası benimkisi.  Korkuların hücumuna göğsünü siper edebilmiş, sanal korkulardan reel selamete çıkmış dingin bir ruh, inanmış bir benlik, kuşanmış ve bıtkın bir haykırışın sahaya çıkmasına dair bir davet benimkisi.

Gasp edilmiş hakların alınması adına gücü elinde bulunduran zayıflara kök söktürmek isteyen mana ehlinin başını kaldırması için gecenin bir vaktinde kulaklara fısıldama benimkisi. Seçkin sınıfın samimiyetsiz, ciddiyetsiz, tatsız ve tuzsuz şehadet çağrılarına kulak tıkayan, Allah ile olması gereken ton ve tını da frekans bağı kurmuş bir avuç inanmış mustazafın yeterliliğine dair inat ve inançlı bir haykırış benimkisi.

Çıkılan yol, varılmak istenilen hedef, yarılması istenilen toprak, ekilen tohum ve baş verecek filizlere bir selam verme çabası benimkisi. Gök kubbenin göz yaşı cinsinden damlaların can verdiği, kan verdiği, ruh ve şuh verdiği bir memba, bir muştu ve bir diriliş benimkisi.

Zamansız bir zamanın tam orta yerinde korkuları ve endişeleri duyumsamamak, baş verecek filizleri kuru toprakta görüp tebessümler gönderecek bir feraset bir basiret odaklı ve kaynaklı canlı, dinamik ve inanmış bir yola çıkış benimkisi.

Aşırı yıpranmış, aşırı yontulmuş, aşırı zorlanmış kişiliksizlerin etrafında dahi dolaşamadığı, suratlarına balçıkta tükürüldüğü, iğreti bakışların bir ok gibi bağırlarına saplandığı omurgasızlara inat,samimiyeti örtmüş ve tüm mahremini saklamış namuslu insanlara bir davet benimkisi.

Demek istediklerimi, anlatmak istediklerimi anlayabilenlere selam olsun. Sağ ve solunuza bakmadan, kaç kişiyiz diye saymadan, nice azların nice çoklara galebe çaldığına olan bir iman ve teslimiyet duyanlara selam olsun.