banner4
03.11.2019, 01:49

NELER YAPTIK BİZ NELER

Neden ihtiyaç duydum, daha sonra belirteceğim, eski dosyaları karıştırırken, "Başka neler yaptım, yapıyorum!" başlığı altında vaktiyle sıraladığım aşağıdaki maddelerle karşılaştım: 
ÇOCUKLUĞUMDA: Çobanlık, salyangoz toplayıcılığı ve satıcılığı, meşe palamutu toplayıcılığı ve satıcılığı, odunculuk, bahçecilik, ziraat işçiliği, istasyonda tren yolcularına su satıcılığı, eskicilere aliminyum eski kab kacak satıcılığı, yumurta satıcılığı, posta dağıtıcılığı (hatta okuma bilmeyen mektup sahiplerine mektup okuyuculuğu), futbolculuk, öğrencilik, şairlik...
GENÇLİĞİMDE: Futbolculuk (Balıkesir Demirspor), inşaat işçiliği, boyacılık, hazır dış sıva işçiliği, soğuk demircilik, lokanta ve içkili restoran garsonluğu, marketçilik, büfecilik, kırtasiye toptancılığı, muhabirlik, kitapçılık, seyyar fotoğrafçılık, haşlanmış yumurta satıcılığı, daktiloda tez yazıcılığı, üniversitede 8 yıl öğrencilik, şairlik...
GENÇLİK SONRASI: Öğretmenlik, imamlık, bilgisayarda tez yazıcılığı, akademisyencilik (y. lisans civarında da olsa), beceriksiz öğrenci ve akademisyenlere makale yazıcılığı, muhabirlik, gazetecilik, köşe yazarlığı, radyo programı yapım ve sunuculuğu, televizyon programı yapım ve sunuculuğu, taş döşeme işçiliği, metin yazarlığı, yazar okulu hocalığı, kültürel projecilik, koordinatörlük, müdürlük, yayın danışmanlığı, editörlük, şairlik...
Her birinin ayrı ayrı hikayesi yazılabilir. Bunları yazmaya fırsat olur mu bilmem...
Yaşam öykümü bir şekilde renklendiren bu iş ve uğraşlara, düşünsem başka meşgaleler de eklenebilir. Ama şimdi bunu düşünmeme fırsat yok...
Peki, bunlar arasında, sözgelimi hangi çağa denk düşenler etkileyici, dahası yakıcıydı? Bakın bunu yanıtlayabilirim: "Gençliğimde" kategorisi...
Neden? Gayet basit nedeni, nedenleri! Bir defa "gençlik" başlıbaşına bir neden olabilir. Fakat bundan daha önemlisi, gençliğimizin bir darbe sonrası sürece tekabül etmesidir: 12 Eylül!
Gerçi benim bebekliğim 1960'lara, çocukluğum 1970'lere denk düşer. Gençlik sonramız ise 1990'larla kesişir. Nereden baksanız, her bir yanı darbelerle örülü bir hayat bizimkisi...
"Gençliğimde" kategorisindeki işlerin yakıcılığı, yıkıcılığı demek ki darbeyi ve sonraki süreci daha ciddi hissetmiş olmamızdan kaynaklanıyor.
Cidden böyle: Öncesine herhangi bir ilgi ve alakamızın olmadığı, dahası "aldatılmış" yüzde 90 küsur halkla birlikte (maalesef) hareket eder (darbeyi destekler!) bir zihin yapısına sahip liseli bir öğrenci iken, darbeden üç beş yıl sonra, üniversitede okurken akla karayı fark edip "okumuş cahil" olduk!
Darbe dönemlerinde hayat herc ü merc ettirilir. İllegal yeni oluşum, normali farklı boyutlarıyla tacize uğratır. 
Gençliğimize kasteden darbe süreci, doğal olarak bize pahalıya patladı. Kendisini yeniden inşa eden sistem, "bir sağdan bir soldan" infaz etkinliklerine farklı soslar eklemeyi de ihmal etmedi. 
Sonuçta, şiir okuyup yazmanın, ucundan kıyısından "İtiraza itirazım var" söylemine eklenmenin ceremesi, bizi "okulsuz toplum"un bireyi olmaya doğru iteledi. 
Çok şükür uçuruma iteleyemedi. Nice bunalıma, inkıraza, acı sendroma rağmen, ayakta değil, hayatta kalmayı başardık. 
İşte en iyi şiirlerimi o dönemde yazdım. Tan Tan Traska, Aşk Şiiri Sana, Korku Islığı... kitaplarım o dönemin mahsulü.
Sadece şiirle olmadı yaşayabilmek başarısı. Yaptığım, girip çıktığım işler de bana yordam oldu. İnşaat işçiliğini, soğuk demirciliği, garsonluğu, kitapçılığı, seyyar fotoğrafçılığı, haşlanmış yumurta satıcılığını, o yıllarda yaptım. Genel olarak İzmir, ama özellikle Kemeraltı, İkiçeşmelik, Buca tanıklarım arasında. Şunlar da: İkiçeşmelik-Karabağlar arasındaki yaya işe gidiş geliş güzergâhım, Buca Evka'daki kaba inşaattan ibaret poşet pencereli odalarda geçen sıtmalı gecelerim, "Malatyalı, Vanlı, Muşlu" inşaat işçisi arkadaşlarımla yenen "helav - ekmek"ten ibaret yemeklerim...
Nereden nereye; bundan beş altı yıl önce not aldığım hayatımda hangi işleri yaptığımla ilgili maddeleri, eski dosyalar arasından çıkarma ihtiyacı hissettim. Neden mi? Okuduğum bir  metin üzerine...
Şu maddeleri içeriyordu metin: Kafe (8 gün), emlakçı (2 ay), inşaat (2 ay), manav (10 gün), kafe (2 ay), sanayi (8 ay), beyaz eşya servisi (1 ay), hal (50 gün), sanayi (10 ay), inşat (devam)...
Bu maddeleri yazan ve açık kamuoyu ile paylaşan kişi, her kim ise, başına gelen bir beladan yakınıyor, haksızlığa uğradığını söylüyor, deyim yerindeyse imdat diliyor ve fakat her şeye rağmen ayakta ve hayatta kalmanın mücadelesini veriyordu... 
Beni alıp gençliğime götürüyordu... Orada paketlenmiş vaziyette duran isyanlarımı, sükûnetlerimi, feryatlarımı, ıstıraplarımı depretiyordu...
Darbeler sonrası dönemlerde oluyormuş bunlar: At izi it izine karışıyor, kanunlar adalete hükmen galip icra ediliyor, hayat herc ü merc ediliyor, canlar yanıyor...
Oysa "Darbeye Direnen Şiirler" yazmıştık, biz şairler, değil mi? 

Yorumlar (1)
İbrahim Demirkan 4 yıl önce
Senaristlik ve yönetmenlik için yeterli bir geçmiş )
12
az bulutlu