banner4
28.09.2019, 17:18

HÜKÛMETLERİN ŞERRİ KAPLANLARIN PENÇESİ

Konfüçyüs Thai Dağı eteklerindeki bir mezarlığın yanından geçerken, inim inim inleyen, ağlamaktan gözyaşı kesilmiş bir kadın görür.

Bu felaket manzarası karşısında sarsılan Konfüçyüs, beraberindeki Tze-lu ile birlikte kadına yaklaşır ve trajik halin sebebini öğrenmeye çalışır:

“Senin ağlaman, acı üstüne acı çekenlerin ağlamasına benziyor.”

“Öyle”, der kadın, “Bir seferinde kocamın babasını bir kaplan öldürmüştü. Sonra bir başka kaplan kocamı öldürdü. Şimdi, oğlumu da yine bir kaplan öldürdü.”

Halin vehâmeti karşısında çözüm üretmeye çalışan filozof, “Öyleyse nedenbu diyardan gitmiyorsun?” diye sormuş bulunur.

Kadının verdiği yanıt, ölümsüzleşir: “Burada hükûmet baskısı yok da ondan.”

Bunun üzerine Konfüçyüs şu hikmetli sözleri mırıldandı: “Evlatlarım unutmayın, baskı yapan hükûmetler kaplanlardan daha dehşet vericidir.”

Yeryüzünün farklı muhitlerinde öyle zamanlar yaşandı ki, hükûmetlerin şerrinden kaplanların pençesine sığınası geldi insanların.

Yine öyle zamanlar oldu ki, hükûmetler, kaplan pençesini kendilerine tercih edenlere her türlü engeli çıkardılar: Denizlere set çekip, havalara ketvurdular… Sınır kapılarına duvar örüp gümrükleri kilitlediler...

Ama insanların özgürlük tutkusu yitmedi. Zulmün karanlığına karşı, ateş kül olmadı, köz oldu, büyüdü. Dalları basan kiraz misali, alev aldı her yeri.

Zulmün hükûmetleri karşısında kaplanı tercih eden ahalinin yüreği, her devirde galip geldi.

Peki, böyle olur muydu, hükûmetler baskı makinesi halini almasaydı?

Vicdanla, dahası adaletle muameleye bağlı kalsaydı…

Yorumlar (0)
12
az bulutlu