banner4
26.12.2019, 06:05

MERHAMET

İsmini söylerken yüreği burkulmayan için değil yazacaklarım. Doğuştan kör olana renkleri kim tarif edebilir ki?... “Mutluluğun resmini arayanlar şöyle dursun, bana hüznü anlatabilenler lazım” derken Şair, aslında  göğsümüzün orta yerinde öksüz bıraktığımız insanlığımızın Annesini; “Merhameti” sorar etrafına.

Ondan bahsedeyim …

Merhamet ; Her gün geçtiğimiz yolun kenarında mendil satan küçük kız çocuğunun adı. Üstü başı perişan. Birkaç saniye gözümüzün önünden geçen  bu manzaranın devamını  yok aklımızda. Akşam olunca nereye gider? Ne yer ,ne içer? Hiç aç kalmış mıdır? Oyuncağı olmuş mudur kendi çocuklarımızın oyuncakları gibi?...Sahi , çocuk da olabilmiş midir? Bilmiyorsak merhametsiziz.

Merhamet: Boynu bükük bir dostun omuzuna uzatmadığımız elimiz. El uzatmadığımız için merhametsiziz. İsteyeceğinden korkarak esirgediğimiz iki çift söz; “Bir ihtiyacın var mı?... Söylemediğimiz için merhametsiziz.

Merhamet:  Sarı Özek bozkırında oğlunun okuyla vurulan Nayman Ana’nın  mankurt edilen oğluna yakarışları… “Sen bu değilsin, aslına dön”

Bu gün belki JuanJuan’lar yok etrafımızda. Ama en az onlar kadar acımasızlaşan kendi nefsimiz, bizleri his yoksunu mankurtlara çevirdi.

Merhametimizi terk ettiğimiz yeni  dünyamızda başka yaşam gayelerimiz, hedeflerimiz var artık;

Daha çok kazanıp daha lüks yaşayacağız. Nihai amacımız olan “en çok kazanan olmak” için dinimizi, imanımızı, şerefimizi , haysiyetimizi hülasa neyimiz var neyimiz yok feda edeceğiz düşünmeden!

Biz, en çok kazanmış olana saygı duyduğumuz için, en çok kazanan olunca herkes de bize saygı duyacak. Saygı duymayana da duyuracak kudretimiz olacak elbette.

Kuralları biz koyacak gerekirse yine biz değiştireceğiz, zira en doğru adalet bizim adaletimizdir.

Bizim ile birlikte ve bizim fikrimizde olan (yada öyle görünen ) kim olursa olsun niyetini sorgulamadan sahip çıkacağız. Karşıt fikirli olanları ise anlamaya tenezzül etmeyecek, saygı duymayacak, hatta yaşam hakkı tanımayacağız.

Bize “Yanlış yapıyorsun. Bu sen değilsin. Aslına dön “ diyenler bizi çekemeyip makamımızda ve kazandıklarımızda gözü olanlar! Bu yüzden onları da dinlemeyeceğiz.

Yükselirken, yanımızdakine çelme takmayı, düşenin sırtına basıp kendimizi daha da yükseltmeyi ihmal etmeyeceğiz. Zira bu dünya güçlülerin dünyası. Zayıflar çekilirse güçlüler daha rahat yaşarlar, daha çok kazanırlar. Doğal seleksiyon diye bir şey var neticede.

Malına sahip çıkamayanlar beceriksiz ve aciz olanlardır, biz onların malını himayemize alarak onlara iyilik etmiş olacağız…

Öylemi?...

Biz şimdi dünyanın, efendisi olmakla kandırarak kendisine köle ettiği “MANKURT”lara dönüşmedik mi?

İşte kalbimizden söküp dünyanın çöplüğüne attığımız merhametimiz eteklerimize sarılarak haykırıyor.

Bu sen değilsin. Bunun için yaratılmadın. Aslına dön. Senin adın İNSAN…

Yorumlar (4)
Suzan Çal 4 yıl önce
Selam.Tüm Vasat yazarlarımız kendi düşündükleri ve hissettiklerine göre
yazıyorlar. Açık konuşmak gerekirse ruhu hissederek yazmak farklı bir duygu. Her birinin yazısı özel.Farklı okuyucuları var. Kendimce ruhlar ne kadar farklı diyorum. Sizi okuduğumda ben kendimi görüyorum. Yolda yürürken canımı sıkan bir durum olduğunda ayağı nıza takılan Pet şişeye vurduğumda bir an gülen bir çocuğun tebessümüyle kendimin gülmesi gibi yazınız. Hayatın biticeğini kabul edip öldüğüm zaman tek gerceğim iyi anılabilmek.Bu kadar basit. Merhametim varsa insanım.Yoksa mutlulukta yok zaten.
Sağlıcakla kalın
Taner ALPARSLAN 4 yıl önce
Ne mutlu bana...
Gökhan Arslan 4 yıl önce
Doğuştan kör olana renkleri kim tarif edebilir ki?..
Memun Sekin 4 yıl önce
Senin adın insan...
12
az bulutlu