banner4
23.10.2019, 11:43

KIRMIZI DUDAKLAR…

Güneşten alınmış bir parça gibi yüzünün tam orta yerine Nişantaşı özen ve ihtimamı ile yerleştirilmiş kırmızı dudaklar.

Alnı yerkürenin arzı endam eden açık denizlerinden daha ak, gözleri  yeni tohumlanmış bir cenin zihni gibi  berraklar.

Kırmızı dudaklar, kırmızılığını güllerden aşırmış, bir çocuk şarkısından daha saflar.

Özenle yazılmış bir Tezhip gibi, paha biçemez bir araya gelse tüm sahaflar.

Kırmızı dudaklar, ay ışığında yanmış bir melisa gibi yumuşaklar.

Kıyamaz dokunmaya, ellerini Lokman Hekim’den almış ve hassas ruhlar terazisinden geçmiş tüm cerrahlar.  

Geceye uzanan bir deniz feneridir, gündüz sıcağına bir kuzey meltemi, anlamaz bu ferahlığı, gönül gözü kapalı olan tüm tutsaklar.

Oyalı bir yazma gibidir her kıvrımından aşk damlayan kırmızı dudaklar, yazma’nın anlamını yazılan’lar anlar.

Gayda eşliğinde bir İskoç dansıdır, Santur eşliğinde bir Acem türküsü, Anadolu’da kırmızı dudaklar Bağlama çalar.

Itrİ’den bir sestir, Dede Efendi’den bir nefes, Neşet Ertaş’ta Gönül Dağı olup, cennetten firari bütün sesler, o güzel, kırmızı dudaklarda uyuklar.

Yanında beyaz kalır bütün Fransız kırmızı şaraplar.

Alt dudakla üst dudağın arasında koca bir sessizlik, sessizlikte tüm periler konaklar.

Bir çocuk masalı olur dokunana, koca bir Alis Harikalar diyarında, Ali Baba bilir dudağın tadını ama Kırk Haramiler dokunamazlar.

Korkusuzdur aşkını ifade etmede kırmızı dudaklar, Makedonya’lı İskender tüm ordularını üstüne salsa bu aşkın dudaklarını korkutamazlar.

Zemheride bir köz olmuş yangın yeridir, Fizan çölünde bir vaha, mevsimler gelir geçer o kırmızı dudaklar hep ilkbahardırlar.

Şubat ayında bir Cemre’dir toprağa kayıtsız düşmüş, Mart ayında kırlarda bir kuzu, Nisan’da Kırkikindi yağmuru olup yağarlar.

Mayıs ayında Toroslar’da bir papatya, Haziran’da İstanbul’ da bir lalezar , Temmuz ayında Ağrı Dağı’ndan bembeyaz karlar.

Ağustos ayında bir buğday hasadı, Eylül ayında hüzünlü bir aşk, Ekim’de Ege bağlarında bir bağbozumudurlar.

Kasım’da bir patar, Aralık’ta bir Noel olup, Ocak ayında yeni aşk heyecanı ve kararlarıyla tüm yeryüzüne dağılırlar.

Ah! Kırmızı dudaklar, tüm galaksilerin kızıllığı bir araya gelse yanında sönük kalırlar.

Bir devri açıp kapatan Konstantinopolis Fatih’inden daha ateşli ve daha cüretkârlar.

Bir Yogi gibi kanaatkâr, Dalay Lama’dan öte bir sebat, Gandi gibi özgürlükte inatçı ve bir Geyşa kadar itaatkârlar.

Kırmızı dudaklar, yanan gönüllere bir yudum su, haksızlık karşısında Pir Sultan Abdal aşkına isyandalar.

Bozkırda bir Tezene olup avazı çıktığınca çığırır, Balkanlar’da halklara köprü olmuş Mostar’lar.

Kuzey’de bir Eskimo misafirperverliği içerisinde, Güney’de at üstünde bir mecnun olup Leyla’lara koşarlar.

Doğu’da Asya bozkırlarında bir Asena, Amazon’da tek kol ile yaşarlar.

Ah! O, kırmızı dudaklar, Bir Tanrı Parçacığı gibidir Bern Laboratuvarları’nda, kırmızının en şehvetli rengi olur bir Yakut yüzükte ve onu görenler kızıl gezegen Mars ortasından parçalandı  sanırlar.

Ben gördüm o, kırmızı dudakları, aşkla seven ve bakanların yanı başındalar.

Gelin! Ey! Kırmızı dudaklılar…

Bu gönülde size Firdevs cennetleri kadar yer var…

Yüreği aşkla çarpan, âşık, sevdası bol kırmızı dudaklılar...

Yusuf Akın/23.10.2019/İzmir

Yorumlar (0)
12
az bulutlu