banner4
18.05.2020, 03:58

KIRIM’ın SON YÜZYILI ve SÜRGÜN 

1917 senesinde Bolşevik Devrimi patlak verinc,e Rus zulmü altındaki Kırım derhal istiklalini ilan etti ve Kırım Müstakil Türk Cumhuriyeti kuruldu. Rusya 1.cihan harbinden çekilmiş ve ülkede çarlık yanlısı Beyaz Ruslar ile Bolşevik kızıllar arasında çok kanlı bir iç savaş çıkmıştı.

Rus Ordusunun en seçkin birliklerinden olan 5000 kişilik Kırım Türk Tatar Hassa Süvari Alayı da Kırım'a dönmüş ve Milli cumhuriyetin emrine girmişti.

Genç Kırım Cumhuriyeti bu silahlı gücün ve halkın da katılımıyla yarımadanın Akmescit (Simferepol) Bahçesaray, Yalta,dahil tüm şehirlerinde hakimiyeti sağladı.

Ancak, Rus Donanmasının en büyük deniz üssü olan (elan öyledir,Kırım'ın Ukrayna'dan alınıp ilhak edilmesinin tek sebebi bu üstür) olan Akyar'ı (Sivastopol) düşüremedi.

Bu tahkim edilmiş üste bulunan ve ağır silahları olan Rus Bahriye askerlerinin tamamı Bolşevikti. Hitler bile 20 sene sonra dünyanın en güçlü kalesi dediği bu üssü 9 ay her silahla bombaladıktan sonra güçlükle düşürebilmişti.

Ağır silahtan yoksun Kırım Tatar Süvarileri arka arkaya ölümüne düzenledikleri hücumlara rağmen başarılı olamadılar. Bu sırada Rus anakarasında hakimiyeti sağlayan Kızılordu kanlı bir yangın halinde kuzeyden indi ve Kırım'a girdi. Cumhuriyet, Leninin halklara özgürlük sözüne rağmen lağvedildi.

Kırım Cumhurreisi Numan Çelebicihan Kırım süvarileri subayları, ve milli Cumhuriyetin tüm önemli isimleri ile birlikte Bolşeviklerce Akyar (Sivastopol) hapishanesinde kurşuna dizildi. Bir çok Türk göçetmek zorunda kaldı. İlber Ortaylı nın annesi Şefika hanım da Kırım ın aristokrat ailelerinden olduğu için bolşevik zulmüne maruz kalmamak için Rusya içlerine kaçmak zorunda kalmıştı.

Sovyet dönemi iç savaşın bitmesine rağmen oldukça zor başladı. Yeni rejimde toprak sahipleri mülksüzleştirilmiş ve doğal düşman görüldüğünden tüm Sovyetler’de korkunç bir açlık başladı. Kolhoz sistemi işlemiyor dünyanın en verimli toprağı (çernezyom) Ukrayna’da bile kitlesel ölümler meydana geliyordu. Stalin bile komünist teorilerin işlemediğini görünce uygulamanın katılığından vazgeçmek zorunda kaldı.

Bu esnada yarımadada kalmış bir avuç Kırım Türk”ü sosyal ekonomik yaşam savaşı veriyordu. Toplu sürgünler durmuştu ancak NKVD ve ÇEKA marifetiyle halkın aydın kesimi bir bir yok ediliyordu.

Sene 1940 olduğunda molotov-ribbentrop paktı diye anılan Alman -Rus dostluk anlaşması son günlerini yaşıyordu. İki şeytan devlet bu anlaşma ile Polonya’yı paylaşmış ve Ruslar Polonya ordusunun asteğmenden genarale 13.000 subayını Beyaz Rusya’da katin ormanlarında daha yeni katletmişlerdi.

Hitler 90 milyonluk Almanya’nın yaşamak için bir hayat alanına (lebensraum ) ihtiyacı olduğunu ve bu toprakların Ukrayna’da olduğunu düşünüyordu. Üstelik Bolşevizm en büyük ideolojik düşmanıydı. Barbarossa harekatı ile savaş başladı. Alman birlikleri ilk aylarda tüm Ukrayna’yı ve Kırım yarımadasını ele geçirdi. Binlerce Kırım ve Kafkas Türk Müslümanları Kızılordu saflarında Almanlara karşı ilk onlar ölsün diye ilk hatlarda savaştı ve yüzbinlercesi esir düştü. Sovyet zulmü halkın sadece müslüman Türk kesimini değil, Ukraynalılar gibi hatta bazı Ruslar gibi birçoğunu yıldırmıştı.,Sovyet birlikleri çoğu yerde toplu halde Almanlara teslim oluyor ve bu devlet için ölmek istemiyorlardı. Ancak Almanlar ırkçı ve faşist ideolojik bakışları ve mağrur zalimlikleri yüzünden kendilerine uzanan elleri görmedi.Ünlü yazarımız Yakup kadri daha şavaşın neticesi şüpheli iken Ankara’da Alman büyükelçisi Von Papen “e Rusya’da tek şansınız vardı o da esir milletleri özgürlüğe kavuşturmaktı ama bu fırsatı teptiniz demişti.

Rusya, savaş esirleri anlaşması diye bilinen, Uluslararası Cenevre Konvansiyonunu imzalamamıştı. Almanlar çok defa teklif götürdüler ise de, Stalin kendi oğlu bile esir olmasına rağmen katil kibriyle reddetti. Bu her iki taraftan milyonlarca esirin son derece kötü şartlarda ölümüne yol açtı. Oysa bu anlaşmanın tarafı İngiltere ve ABD -Alman esirleri savaşın sonunu görebildi. Kızılhaç esirlerin iaşesini sağlıyor ve güvenliklerini temin ediyordu. Hiç bir esir kampında münferit olaylar dışında katliam olmadı.

Oysa Rus cephesi Stalinin bu uygulaması yüzünden bir cehennemdi.Almanlar sayısı milyonları bulmuş Sovyet esirlerinden kurtulmak için her çareyi denediler. Önce Yahudiler ve Sovyet ordu siyasi komiserleri öldürülmeye başlandı. Yahudileri belirlemelerinin tek kıstası  sünnetli olup olmadıkları idi. Binlerce Sovyet müslüman ve Türk sadece sünnnetli oldukları için Yahudi diye katledildi. Bu esnada Alman işgali altındaki Fransa’da bulunan sürgündeki Türkistan İstiklal Cemiyeti başkanları Veli Kayyum Han ve Mustafa Çokay esir Türklerin katledildiğini öğrenince Berlin ile temasa geçtiler. Alman Genelkurmay’ı başta hiç dinlemese de Türkiye den Zeki Velidi Toğan, Nuri Killigil, Kırım asıllı General Hüseyin Hüsnü Erkilet gibi isimlerin devreye girmesi müslüman esir katliamını durdurdu.
Esir kamplarına giden Türkistan komitesi bu askerler müslüman ve Türk, yüz çizgilerinden de bellidir, müslümanlar da sünnetlidir. Üstelik Ruslardan da nefret ederler istiklallarini isterler deyince Alman istihbarat servisleri hemen işe koyuldu.
Bu askerler pekala Alman safında savaştırılabilirdi, Rus kozağı General Vlasov bile Alman ordusuna (ünlü hainler tümeni ) girmemişmiydi?

Derhal Türkistan lejyonları kuruldu ve Alman üniforması ile Türkistan için Doğu cephesinin en tehlikeli cephelerine gönderildi. Almanlar Rusya yenilince doğuda Japonya ,ortada Türkistan ve batıda Almanya olarak dünyayı birlikte idare edeceğiz vaadinde bulunmuşlardı. Esir kampı bile değil toplama kamplarında her haktan yoksun yüzbinlerce esirin başka hiç bir şansı yoktu. Alman ordusuna katılmak zorundaydılar. Binlerce tutsak Kırım Türkü de bu lejyonlara katılmak zorunda kaldı. İlber Ortaylı’nın babası Kemal Ortaylı da Kırım lejyonunun en üst rütbeli subaylarındandı.

Savaş Almanlar aleyhine dönmeye başlayınca bu lejyonlar, Almanların savaştığı başka cephelere gönderilmeye başlandı. Ancak lejyon askerleri Ruslar dışında kimseyle savaşmak istemiyor ve Alman işgali altındaki halklarla aynı kaderi paylaştıkları için empati kurabiliyorlardı.
Polonya’da direnişçilerin, Yugoslavya’da partizanların Türkistan lejyonu başka Alman birliklerinin yerini alınca saldırı ve sabotajları derhal kesilmişti. Almanlar ,partizanlar Moğol askerlerinden korktu diyorlardı.Ama sebep korku değil sempatiydi. Bazı birlikler direnişçilere katıldı. Varşoya ayaklanması başlayınca taş üstünde taş kalmasın diyen Hitlerin emrini lejyon reddetti.

Bu esnada savaş tüm hızıyla devam ediyordu. Ruslar Almanları Kırımdan çıkardılar ve yarımada da kalan tüm Türkler için Stalin derhal sürgün kararı verdi. Kararda hiç kimse istisna edilmemişti, Kırım Bolşevik partizan Türkler bile aileleriyle sürgün edildiler. Oysa lejyona sadece Kırım Türkleri değil Ukraynalılar, Rus Kazakları Kafkasyalılar dahil birçok halk girmişti. Kızılorduda savaşan Müslüman Türk sayısı çok fazlaydı. Ama kızıl Çar Stalinin stratejik yerlerde Türk ve Müslüman nüfusa tahammülü yoktu, Türkistan büyüklüğü ve nüfusuyla daha 10 fırtınaya göğüs gererdi ama Kırım ve Kafkas Türkleri için artık son gelmişti. 18 Mayıs 1944 de gece yarısı Kırım’da her evin kapısı kırıldı ve hazırlanmaları için 15 dakika süre verildi. Herkes hayvan vagonlarına tıka basa dolduruldu ve kapılar zincirlendi. Azrail treni son hızla Asya içlerine ve sibirya ormanlarına doğru ilerliyor ve günlerce kapılarını bile açmıyordu. Binlerce Kırım Türk ü yolda öldü. Trenin geçtiği yerlerde bazı yerli Rus ahali bile gördüklerinden merhamete gelmiş ve vatan haini Alman işbirlikçisi düşman halk propagandasına rağmen sürgünlere ekmek ve su veriyordu.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu