banner4
19.06.2020, 20:38

RUHDA İHTİLAL ÖFKE SALTANATINA SON!!!

“ Öfke ruhsal bir intihardır.” (Swami Sivananda) 

Ruhu intihar edene tüm şiddetiyle gelen ölüm... 

Peki ya ‘Kendimle barışıkım, öfkeme alışıkım’, diyerek kendini rahatlatmaya çalışanlar? Bir yanlışlık olmalı tezatlar aynı yerde barınamaz ki derken... 

Hey! Orada ki Zuhal misin nesin! Sen kimsin de karışıyorsun! Biz öyle diyorsak öyle diye bir kulakları sağır eden bir haykırma! 

Yüzünü görmesek de yüksek sesle,  paldır küldür sayfaya girişinden anlıyoruz ki; Bize, size, bana tehditler yağdıran, dediğim olacak tüm insanlık bana itaat edecek sen kimsin diyen şiddete koşan öfke. 

Modern insanın tanrılarından olan ‘öfke’ çoğu zaman yok sayıp, çoğu zamanda ailemizden gelen gelenlere tüm sorumluluğu yükleyip, üstünü memleketsel özelliklerin doğası gereği doğalsızlığıyla süsleyip kenara çekildiğimiz büyük sıkıntılarımızdan. 

İyi de ne zaman nasıl karşımıza çıkar bu öfke? 

Sıklıklıkla engellendiğimiz, istemediğimiz sonuçlar yaşarken hissettiğimiz üzüntü, korku, endişe gibi en doğal insani duygularımızdan biridir aslında öfke. Doğal ve insani olanı yine biz insanlar doğallığından insanlığından pişman eder anormal, insanlıktan nasibini almamış bir hale getiririz. 

Öfke’nin en acımasız türü ise; ‘Kendimize yönelttiğimiz öfke dir. Çünkü orada kararı verenle uygulayan aynı kişi; Bizizdir. 

“ Öfke hiçbir zaman sebepsiz değildir. Ama iyi bir nedeni olanı nadirdir.” ( Benjamin Franklin) 

Hayat her zaman istediğimiz gibi gitmez. Öyle ya da böyle kafamızdakiler, arzu ettiklerimiz değildir çoğu zaman yaşadıklarımız. Bunun böyle olmasının sorumlusu da biz değilizdir. Esasen ortada suçlayıp sorumlu tutacağımız bir sorumlu da yoktur. Olan olması gerekendir. 

Hayattır bu yaşadığımız tam olarak.  İşlerin yolunda gitmesi kadar doğaldır aynı şekilde yolunda gitmemesi. Adaletten uzak bir şekilde kendimizi yargılayıp mahkum etmemiz; “Ben öyle yapmasaydım, ben böyle yapsaydım ya da ben şunu  yapsaydım, ben bunu yapsaydımlarımız varya işte onların hepsi kendi kendimizi kışkırtan faydasız, yersiz beyin işgallerimizden başka bir şey değildir. 

Emin olun olanların hepsi ne yaparsak yapalım olacaktı. Biz isteyelim ya da istemeyelim yazılmıştı yazılan yaşanacaktı. Yaşamamız, yaşamanız lazımdı ( o sebeple yaşadınız, yaşadık.) Buna rağmen tüm istediğimiz halde olmayanlar ya da istemediğimiz halde olanlar için kendimize öfke kusmamız,  öyle yapsaydım böyle yapsaydımlarımız ruh sağlığımızı bozup, özgüvenimizi kaybetmemize neden olmaktan başka hiç bir işe yaramaz.

 Oysa kendisiyle barışık özgüven sahibi, İslam inancına sahip, hayır ve şerrin Allah’dan geldiğine inanan insanlar Kadere müdahale edebilecekleri gafletine girmezler. Onlar bilirler ki;’Her türlü noksan sıfatlardan münezzeh ve bütün kemal sıfatlara muttasıf olan Allah’ın takdirindedir her şey.’ O ol der ve olur. ‘ Kun Fe Yekün.’

O yaşamayı istemediğimiz  halde yaşadıklarımızı değiştirme kudretimizin olduğunu sanma yanılgısına düşüp kendimizi hırpaladıklarımız varya işte onların tamamında Yarata’nın murad ettikleri vardır. Bize düşen murad edileni görüp yolumuza arkamıza bakmadan devam etmektir.

 Geçmişle geleceğe yol alınmaz. Aynı yerde sayılır. Ve emin olun hayat aynı yerde saymamıza yetecek kadar uzun bir zaman dilimi değildir. 

Hayat bizimdir evet ama yalnızca bizim tekelimiz de değildir. Cüzzi iradenin yanındadır her zaman Külli irade. Ondan bizler yaparız ve sonucu Yarata’nın takdirine bırakırız. Kadere söz de değil, öz de imanın gereğidir budur. 

Olayları anlama biçimimiz İslama uygun olduğunda çıkardığımız sonuç da İslama uygun olur. İslamla bağdaşmayan hatalı düşünce yapısından uzaklaşmayı öğrendikçe olmayanda ki hayrı görür, vaktine esir olmuş nimeti vakti geldiğinde yaşayacak olduğunuz gerçeğine olan inancımızla hayatımızı işkenceye dönüştürmeden Allah’a imanın, güvenin verdiği rahatlıkla haraket ederiz. Aksi en insani, belli başlı faydaları da olan öfke duygumuzun arasında sıkışıp kalmamız, kendi kendimizi, kendimizle birlikte etrafımızdakileri tüketmemize neden olur. 

Öfkenin faydaları mı dedim evet doğru okudunuz. Öfkeyi gördüğümüzde tanıyor ve onu kontrol altında tutabiliyorsak sorun yoktur. Kontrollü öfke motive edici, karşımızdakilere kırmızı ışıklı düşüncelerimizi gösterici, bazı işlerin hızlanmasında yardım edici, üstümüze fazla gelindiğinde sabrımın sonundayımın dur artık oradanın uyarısını içericidir. 

Lakin dozunda olduğunda bir takım faydaları olan öfkeyi yaşam biçimi olarak benimseyip her duygumuzun yerine öfkeyi koyarak olayları içinden çıkılmaz bir hale getirmek değildir istenilen.

Devamlı öfkeli olmak kendimize olduğu kadar diğer duygularımıza karşı da haksızlıktır. Diğer duygularımıza söz hakkı vermeyen, kendi dışında hiçbir davranışsal duygusal yaklaşımın olmadığı iddiasında olan, ilişkilerimizi zedeleyip bizi sevdiklerimizden koparan, gittikçe kendimize olan saygımızın yanında çevremizdekilerin de bize olan saygısını kaybettiren, sonunda bizi pişmanlığın verdiği dengesiz hareketlere sürükleyen, gerek ruhsal gerekse de fiziksel sağlığımızı kaybetmemize neden olan, yaşamımıza dair sağlıklı kararlar almamızın önünde bir set gibi durup bizi kaliteli yaşamdan alıkoyan öfkenin  haddini bildirme zamanımız gelmedi mi sizce de ? (  Bunun için neler yapmalıyızı başka yazıya saklayıp) 

Kapanış da; 

“ Öfke kısa bir deliliktir.” (Horace Corneille) 

 Her delilik vasatla çelişen ise... 

Vasatta kalma arzusunda olan bizler; Gelin Deliliği uzatıp yaşam biçimi haline getirmeyelim. Ruhumuzda ihtilal ilan edip öfkenin saltanatına son verelim... Zaman bu zaman... 

Hükmedebildiğiniz öfkenin asaletinde kalın... 

12
az bulutlu