banner4
28.09.2019, 17:09

VİCDANIN HAKEMLİĞİ ve İNSANIN EYLEMLERİNİ MEŞRULAŞTIRMASI SORUNU

Uzun süredir üzerinde düşündüğüm ve bazı dostlarımla tartıştığım bu iki sorun birbiriyle hem ilintili hem de yekdiğerinden bağımsızdır.

Sorunların ilki, vicdanın;bağımsız, objektif genel geçer ve kanun hükmünde bir ölçüsünün olup olmadığıdır.
İkinci sorun ise insanın her türlü eylemini kendi içinde meşrulaştırabilme sorunudur.

Vicdanı temel ölçü kabul eden akımlar genelde materyalist dünya görüşüne yakındır. 
Eylemlerini çok çabuk meşrulaştırma yetisine sahip olanlar ise genelde ilahi /dini sistemlere 
Yatkın görüş sahipleridir.

Vicdan bağımsız mıdır, bağımsız ise genel geçer doğru ve bilgeliğe mutlak ulaşabilir mi ? Vicdanın müeyyidesi var mıdır yoksa bazen sızlamakla mı yetinmektedir.
Hitler, işlenmesini emrettiği kitlesel cinayetler ve savaş suçları sebebiyle vicdanen hiç rahatsız olmuş mudur?
Stalin yatağında ölmüştür ve milyonlarca insanı yok ettiği, sürgünlere gönderdiği için uyuyamadığı vaki midir? Yoksa bazı kalpler taştan sert bazıları sütten yumuşak mıdır?
Vicdana tek başına nasıl ve ne kadar güvenebiliriz ?

İkinci sorun insan, çıkarlarını tatmin ederken kepçesini neden bu kadar geniş tutmaktadır? Yaptığı kötü işlerin kusur olduğunu bildiği halde nedametini neden ertelemekte, üzerlerine zamanın yorganını örtmekte ve sonra nisyanı tercih etmektedir.

Sürekli affedileceğim umudu mu büyütmektedir bu zehirli çiçeği ?

Tövbe kapısı mı açık unutulmuş, vaftiz kurması mı,

tüm günahlar çıkartılmış mı yoksa buhur kokulu vitrayların tanıklığında ?

Yehova’nın seçilmiş kavmi ondan mı bu kertede pervasız ?

Yorumlar (0)
12
az bulutlu