BEYRUT ve ETNİK ANAYASALAR

Seneler önce batılı bir grup uzman Irak “ın kaderini tartışıyordu.Önerdikleri çözüm Lübnan modeliydi.Kağıt üzerinde mükemmel,adaletli bir hukuki metin.

Kağıt insanlığın büyük buluşlarındadır.Kesekağıdı olarak da kullanıyoruz ,üzerinde düşüncelerimizi duygularımızı da saklıyoruz.Bazen de gerçeklerin üzerini ölü bir bedene serilen gazete gibi kapatıyoruz.

Beyrut’ta geçtiğimiz günlerde yaşanan patlamanın sebebi halen araştırılıyor.Sabotaj da olabilir ,kaza da ,bunun acı çeken Lübnan halkı İçin bir anlamı yok.Yüzbinlere yakın kişi evsiz ,200 civarı ölü ,6000 yaralı var.Zaten can çekişen ekonomisi iyice felç olmuş vaziyette.Halkın bir kısmı ulusal onurunu hiçe sayarak bağımsızlığından dahi vazgeçmeyi göze almış ,Fransız manda yönetimi için 100 bine yakın imza toplandığı konuşuluyor.

Gelelim emperyalist batının bu tür birden çok etnik çeşitliliğe sahip ülkeler için önerdiği Lübnan modeline.Bu model her etnik gruba bir hükümet ve yetki alanı vererek sorunları çözmeyi amaçlayan ,hiç bir ülkede başarılı olamamış bir modeldir.Bu modeli kendi uygulayan hiç bir emperyalist ülke de yoktur.Çok kanlı iç çatışmalara ,darbelere ,suikastlere ,ekonomik krizlere ,yabancı müdahalelerine ve en kötüsü kitlesel katliamlara yol açmıştır.

Bu anayasa İle en basit devletin dahi yaşayabilmesi için gerekli olan liyakati sağlamak mümkün değildir.Herkes kendisine verilmiş mevki ,yetki ve kotanın ardına tam siper Eli tetikte mevzilenir .Bu mevzilere başkasının liyakati ,başarısı ,yeteneği ne olursa olsun adım atması mümkün değildir.En küçük ihlal camdan evin yıkılması barışın taşlanması için yeterlidir.Alev Alatlı hanımefendinin Viva La Muerte kitabında dediği Türklerin has örgütlenme biçimi hemşericiliktir de ki hemşehriciliği 1000 çarpıp kan kırmızısına öfke karasına boyarsanız daha iyi anlamak mümkündür.

Lübnan bir çiçek demeti gibi rengarenk halklardan oluşan ama ulus olamamış bir yerdir.Etnik anayasası Cumhurbsşkanının Maruni (Hristiyan Arap ) Başbakan Sünni ,Meclis Başkanı Şii ,Genelkurmay Başkanı Dürzi olacak diye buyurmuştur.Sadece bundan ibaret değildir ,ticaret ve bürokrasi de aynı etnik oranlarda paylaşılmıştır.İlber hoca son yazısında cebeldeki (Arapça dağ demektir Lübnan özelinde denizin hemen ardındaki bereketli dağı ifade eder ) bol sulu dere ve nehirlerden hidroelektrik santrali yapımını ,jeneratör ithalini elinde tutan Dürzi grubun muhalefetinin engellediğini ifade etmiştir.Varın gerisini siz düşünün .

Etnik anayasaları Bosna da görürüz,3 milyonluk ülkede 2 ayrı devletçik ,3000 milletvekili ,300 bakan ,rotasyon usulü iş başına gelen devlet başkanı ve Başkanı dahi görevden almaya yetkili bir batılı kral .Kral demeyelim anayasamız demokratiktir ayıp olmasın “Yüksek Komiser “ olarak tadil edelim.Sonuç aynı sınıfta 3 ayrı tarih kitabı ,kalıcı ve kurumsallaşmış güvensizlik ve nefret ,işlemesi mümkün olmayan bir bürokrasi ,%45 işsizlik ,ve en kötüsü kıvılcım bekleyen iç savaş .

Etnik anayasalar toplu katliamlardan ve insanlığa karşı işlenen suçlardan da mahkumdur.Ruanda da katliamcılar kimliklere bakarak kimin Huti ve kimin Tutsi olduğunu görerek 1 milyonu aşkın insanı katletmişlerdir.

Ülkemizde de barış ve özgürlük adı altında çözüm sürecinde yapılmaya çalışılan etnik bir anayasa denemesidir .1000 ni aşkın evladımız kendi ülkelerinin belediyeleri tarafından sokaklara yerleştirilmiş patlayıcılarla şehit edilmiştir.

Etnik anayasalar hukuk önünde herkesin eşitliğini yeterli bulmaz ,ulus devleti bazı ülkelerde din bazı ülkelerde halkların kardeşliği tema sını kullanarak etkisiz kılmaya çalışır.Oysa ulus olmayı beceremeyen toplumlar ne ümmet olabilir ne de halkların kardeşliğini gerçekleştirebilir.

Amin Maaluf un ,Halil Cibranın ,Feyruzun sevgili yurdu komşumuz Lübnan’ın acılarının son bulması dileğiyle.11 Ağustos 2020 

Av.Erkul Erdem