banner4
01.01.2020, 13:45

FELSEFECİLERİNTUTARSIZLIĞI-8

İmamGAZALİ

Tehâfüt El-Felâsife (Felsefecilerin Tutarsızlığı)

...

Buna itiraz iki yöndendir:

Birincisi;siz“bu düşünülemez” sözünü zorunlu olarak mı, yoksa düşünsel olarak mıbiliyorsunuz. Gerçekten ikisinden hiçbirisini de iddia edemezsiniz. Allah’a özgü iradeyi bizim irademizle örneklemek yanlış bir kıyaslamadır ve bilgi konusundaki kıyaslamaya benzer. Allah'ın bilgisi birçok bakımdan bizim bilgimizden ayrıdır. O halde irade konusundaki farklılık niçin uzak karşılanıyor. Bu söz; “evrenin ne dışında ne içinde ne ona bitişik ne de ondan ayrı bir varlığın kendisi düşünülemez. Çünkü biz onu kendimiz hakkında düşünemiyoruz” diyenin sözü gibidir. Buna şöyle denir: Bu senin kuruntunun eylemidir. Akla ait kanıta gelince; akıl sahipleri bunun doğrulanması yönünde hareket etmiştir. Budurumda, “akla ait kanıt; özelliği, bir şeyi benzerinden ayırt etmek olan herhangi bir niteliğin Allah için tespitini kabul etmiştir” diyenlere ne karşılık verirsiniz. İrade ismi buna uyumlu gelmiyorsa başka bir isimle isimlendirin, çünkü isimlere saygınlık yoktur. Biz, irade ismini dinselhükümlerinçerçevesinde kullandık, aksi durumda sözlük bakımından irade; kasıtlı olan şeyi belirlemek için kullanılır. Oysaki Allah konusunda amaç söz konusu olamaz. Budurumda iradeden amaçlanan; söz değil anlamdır. Kaldı ki, bunun “benzer iki şeyden birinin irade ile tercih edilmesi konusunun” bizim için düşünülemeyeceği savını kabul etmiyoruz. Çünkü her bakımdan birbirine eşit iki elma varsayalım, bunlar onu yemek isteyen kişinin önünde hazır olsun, ancak o kişi ikisine birlikte uzanmaktan kararsız olsun. Kuşkusuz ki adam bu iki elmadan birisini, bir şeyi benzerinden ayırt etme özelliğine sahip olan bir nitelikle alacaktır. Sizin güzellik, yakınlık veya kolay elde etmek gibi belirttiğiniz bu konuların “ayırıcı nedenlerin” yok olduğunu varsayalım, o zaman geriye, almaktan başka bir olanak kalmayacaktır. Bu durumda siz iki durumla karşı karşıya bulunursunuz: Ya “kişinin amaçlarına ilgisiyle eşitlik kesinlikle düşünülemez” diyeceksiniz ki bu saçmalıktır, ama varsayılması olasıdır. Ya da eğer eşitlik varsayılırsa o elmaları almak isteği duyan kişi, süresiz kararsız kalacaktır, her iki elmaya da bakacak, soyut irade ve amaçtan ayrı olan tercih etme gücüyle, iki elmanın birisini alamayacaktır diyeceksiniz, ama bu da boş sözdür ve de gerçek dışı olduğu zorunlu olarak bilinmektedir. Öyleyse ister görerek ister uzaktan olsun, isteğe bağlı fiilin gerçekleşmesi için bir şeyi benzerinden ayırt eden özelliğe sahip bir niteliğin kabul edilmesi gerekmektedir.

İkinci itiraz şekli; biz diyoruz ki, sizin görüşünüze göre; siz, şeyi benzerinden ayırt etmekten tarafsız kalamadınız. Çünkü evren; zıtlarına benzer olan özel şekiller üzere varlığını gerektiren nedenden var edilmiştir. Öyleyse evren niçin bu nedenlerden bazıları için özelleşmiştir. Şeyi benzerinden ayırt etmeyi fiilde veya doğal gereklilikte ya da zorunlulukta olanaksız saymak farksızdır.

Dersenizki: Evrenin bütünsel düzeni ancak bugün olduğu şekle olanak vermektedir. Evren eğer, bugün olduğundan daha büyük veya daha küçük olsaydı bu düzen tam olarak gerçekleşmezdi. Gökyüzü ve yıldızların sayısındaki söz de böyledir. Sizin savınıza göre; büyük, küçüğün karşıtıdır. Çok; irade edilen bakımından azdan farklıdır. Bunlar birbirinin benzeri değil aynı şeylerdir. Ancak insanlık gücü, ölçü ve ayrıntılarındaki varlığın gizli ve bilinmeyen noktalarını kavramak gücünden yoksundur. Bunun yalnızca bir kısmını kavrayabilir. Burçların yörüngelerinin gündönümü noktasından eğimindeki yıldızların, dünyadan en uzak noktada olmasındaki ve merkez dışı yörüngedeki bilgiler gibi. Çoğunluk bunların gizemini bilmez yalnızca farklılığını bilir. Bir şeyin karşıtından; o şeyin düzeninin bağlantılı olmasından dolayı ayırt edilmesi uzak görülemez. Zamanlara gelince; olanak ve düzene bağlantıları bakımından kesinlikle birbirlerine benzerler. Çünkü evrenin yaratıldığından bir saniye önce veya sonra yaratılmış olması halinde bu düzenin varlığı düşünülemeyecek diye iddia etmek olası olmaz. Çünkü durumların birbirine benzeştiği zorunlu olarak bilinmektedir.

Biz diyoruz ki; Her ne kadar durumlar konusunda size aynı şekilde karşılık vermeye gücümüz yeterse de “gerçekten bazıları evreni Allah yaratılmaya en uygun olan zamanda yaratmıştır demektedirler” bu karşılıkla yetinmiyor, sizin kuralınıza göre, aralarında iki farklılığın belirlenmesiolası olmayan bir ayırmanın varlığını varsayıyoruz. Bu iki farklılıktan birincisi hareket yönü, diğeri de o bölge üzerindeki hareketin kutup noktasının belirlenmesidir.

....

Yorumlar (0)
12
az bulutlu