banner4
01.01.2020, 13:47

GİDİŞATIMIZ HAYRA ALAMET DEĞİL

Dünyada herşey hızla değişiyor. Ama bu değişimler beraberinde birşeyler getirirken, çok şeyler de alıp götürüyor. Ancak biz farkında değiliz, haberimiz yok.

Teknolojide öyle, ekonomide öyle, tarımda, sanayide öyle, savunma sanayiinde - savaş sanayiinde öyle, siyasette öyle, bürokraside öyle, ticarette öyle, telekomünikasyon da öyle, bilişimde öyle.  

Bunlar tamam da gidişatı tehlikeli kılan ne, ne var bunda derseniz, bu gelişmeler ve kontrolsüz değişimler, insanoğlunu doyumsuzluğa, bilinçsizliğe ve kendini kontrolsüzlüğe itiyor. Neyi, ne zaman, ne kadar kullanacağımızı bilmiyoruz. Bu da beraberinde toplumdaki örf, âdet ve gelenek göreneklere bağlılığı, milli manevi değerlerin el üstünde tutulmasını, büyüğün küçüğe sevgisini, küçüğün de büyüğe saygısını yani kısaca ahlakımızı bitiriyor. Ama farkında değiliz, haberimiz yok.

Bu kontrolsüz, bilinçsiz, hormonlu ve sanal büyüme ve gelişmeler bizi, hissettirmeden hissizliğe doğru götürüyor. Mutluluk kriterlerindeki değişimler, bireysel ve toplumsal hassasiyetlerdeki değişimler, milli ve manevi değerlerimizdeki törpülenmeler, ahlaki değerlerimizin yok olmaya yüz tutması, işte tüm bunlar bizi biz yapan bireysel ve toplumsal değerlerimizi aşındıra aşındıra bizi bitişe doğru sürüklüyor da haberimiz yok, farkında bile değiliz. işte burası sıkıntılı geleceğimiz için.

Kısaca maddi ve manevi hayatta, bir başka ifadeyle soyut ve somut tüm alanlarda, konularda böyle. Herşey çok hızlı değişiyor. Ve değiştikçe de farkında olmadan bizden birçok hasletler yavaş yavaş eriyerek yok oluyor da farkında değiliz, haberimiz yok..

Bu değişimler çoğunlukla, yaşamın kolaylaşması bağlamında lehe gibi gözükürken, esasında uzun vadede toplumları çöküşe doğru götüren türden değişimler, ama biz fark edemiyoruz, haberimiz bile yok..

Ama en büyük değişim, daha doğrusu dejenerasyon toplumu oluşturan fertlerin yani herbirimizin bizatihi kendisinde, ama farkında değiliz, haberimiz yok..

Nasıl mı? Bakınız şöyle;

Henüz 20-25 yıllık mazisi olan akıllı telefonlar hem uzakları yakın ederek yaşamı kolaylaştırıyor, hem de vakit geçirmemize yardımcı oluyor, ama aynı zamanda da bizlere sıla-i rahimleri unutturuyor, arkadaş-akraba-eş dost ziyaretlerini unutturuyor da farkında değiliz, haberimiz yok..

Akıllı telefonlardan söz etmişken, sosyal medyada yazdıklarımızla, paylaşımlarımızla, beğenilerimizle, içeride ve dışarıda birileri bizim her türlü tahlillerimizi yapıp, birgün lazım olursa kullanmak üzere bir yerlerde depoluyor da farkında değiliz, haberimiz yok..

İnternet, aradığımız bilgiye istediğimiz anda kavuşma imkanı sunarken, bir taraftan da kitap okuma, araştırma ve düşünme, muhakeme etme yeteneklerimizi törpülüyor. Ve bizim yerimize düşünenlerin, bilmemizi istedikleri bilgilerle donatılıyoruz, kendi özgün araştırmalarımızla değil. Yani beynimiz yıkanıyor, yönlendiriliyoruz. Bir bakıma beyin kontrolü mağduruyuz da, farkında değiliz, haberimiz yok..

Apartmanlarda yaşıyoruz; toprakla, yaprakla, bitkiyle temasımız yok. Bu hayat bize bir taraftan daha kolay gelirken, bir taraftan da negatif eneriyi atamadığınızdan hep gerginiz ve sebepsiz yere mutsuzuz da farkında değiliz, haberimiz yok..

Akıllı telefonlara ilaveten, bir de TV’ler alışkanlık ve hatta bağımlılık haline gelmiş; bir şekilde dizi, açık oturum, belgesel, yarışma programları vs müptelası olmuşuz ve iyi vakit geçiriyoruz ama, bir taraftan da bırakın apartman komşuluğunu falan, aynı evin içinde aynı ailenin bireyleri olarak bile hasbihal etmekten uzak, sanki pansiyoner gibiyiz de farkında değiliz, haberimiz yok..

İş yapıyoruz, ticaret yapıyoruz, para kazanıyoruz, ancak fakirin hakkını ayırmadığımızdan çok para kazandık sanırken, cebimizde o kadar da paramız olmadığını para lazım olunca fark ediyoruz, yani paramız bereketsiz de farkında değiliz, haberimiz yok..

Müslümanız elhamdulillah diyoruz da, bırakın dinimizin asli gereklerini yerine getirmeyi, ne işimizde dört dörtlük ehiliz ne de topluma karşı sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Ne 2’li ilişkilerimizde, ne ticaretimizde, ne verdiğimiz sözlere sadakatte ve ne de kimsesizlere sahip çıkmakta yeterince ahlaklı değiliz. Sadece adımız Müslüman kalmış da farkında değiliz, haberimiz yok..

Her türlü ahlaksızlık, cinayet, tecavüz, hırsızlık, ego, hırs vs vs adeta kol geziyor da, bu toplumda bunlar olmazdı, peki şimdilerde neden çoğaldı bunlar diye bir kamuoyu bilinci bile oluşturamıyoruz. Ama sorsak % 99’umuz müslümanız diyoruz. Dinden önce ahlakın sağlam olması lazım da, farkında değiliz, haberimiz yok..

Biz müslümanlığımızla kuru kuruya gurur duymaya devam ederken, elin hristiyanı yahudisi hatta ateisti bizi ahlâkta bile sollamış da farkında değiliz, haberimiz yok..

Çocuklarımıza herşeyi öğretmek için çabalıyoruz, okusun büyük adam olsun diyoruz tamam da, yaşantımızla onlara örnek olmayı beceremiyoruz. Çocuklarımız bize bakarak bizden sadece ve sadece, korkarım ki, “ne iş yaparsam daha çok para kazanırım”dan başka birşey öğrenemiyorlar ama biz bunun farkında değiliz, haberimiz yok..

Çocuklarımıza, küçüklerimize dinini öğretiyoruz ya da öğrensin diye çabalıyoruz da, önce ahlâk lazım, ahlâklı olmak lazım demiyoruz. Ahlakı önemsemiyoruz ve bunu öğretmemenin ne kadar büyük bir eksiklik olduğunun farkında değiliz, haberimiz yok..

Kamuda çalışıyoruz, özel sektörde çalışıyoruz, tarımda sanayide turizmde vb çalışıyoruz ama, işimize işyerimize saygımız gerçekten var mı? neden? buraya ne katkı verebiliyorum? ben olmasam ne değişirdi ki? sorularını kendimize sormuyoruz. Oysa çalıştığımız yerde bile, belki de sadece yüküz ve hatta biz olmasak da olur da farkında değiliz, haberimiz yok..

Kendimize baktığımızda bir çok şeye sahibiz: sağlığımız iyi, muhannete muhtaç olmayacak kadar da olsa imkanlarımız var, sıcak evimiz-çayımız çorbamız var, ama bu nimetlerin şükründen aciziz, birgün kaybedersek anlarız ama, şimdi farkında değiliz, haberimiz yok..

Bizim büyüklerimizden devraldığımız dünya bu değildi. Kendi sorumsuz davranışlarımız ve menfaatlerimize öncelik vermemiz nedenleriyle dünyayı kirlettik epeyce de, farkında değiliz, haberimiz yok..

Selam, saygı ve dua ile!..

Yorumlar (3)
Ömer Tekoğuları 4 yıl önce
Muhterem müstaşarım sen var ol, Türk milletine gören göz, duyan kulak, konuşan ağız, düşünen akıl ol... Allah(cc) seni var etsin Allah(cc) seni başımızdan eksik etmesin bu vesile ile yeni yılınızı ve cumanızı tebrik eder saygılar sunarım
Memun Sekin 4 yıl önce
Akibet hayr olsun inşAllah...
Olup bitenleri çok güzel anlatmışsınız elinize sağlık.
Recep Koçer 4 yıl önce
Hakikaten Müsteşarım bizim gönlümüzden geçenleri kaleme almışsınız; Maalesef toplum olarak çok erezyona uğradık. Dağdaki Orman yok olduğu zaman onu hemen fark ederiz, fakat toplumun erezyonunu anlamamız yapılan yanlış davranışlardan sonra anlaşılıyor. Rabbim : Sonumuzu hayır eylesin. Selamlar. Sağlıcakla kalın.
12
az bulutlu