banner4
06.11.2019, 19:49

BATININ TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ, RADİKALİZM,  FUNDEMANTALİZM, İSLAMOFOBİA AVRUPA VE AMERİKA

Evet son otuz yılımız bu kavramların en revaçta ve en sıklıkla kullanıldığı zamanlara sahne oldu. Batı, kendi eliyle sahnelediği tiyatrolarda radikalizm, fundamentalizm ve islamofobi gibi terimleri cilalayıp boyayarak piyasa da prim yapması ve kendi halklarını bu itici kavramlar etrafında mobilize ve konsolide etmek adına hayli emek harcadı.

 Kendince de başarılı olduğunu ve bu başarının kısa vadede ki etkin sonuçlarından da hayli memnun olduğunu görmek ve bu sonucu çıkarmak hiç zor değil. Ancak sosyolojik alt yapısı bulunan bu terimlerin toplumlar üzerinde ki etkisini belirleyecek olan yine o toplumların bizatihi kendisidir. Her ne kadar toplum mühendisleri, toplumu kendi planları doğrultusun da kanalize etmek ve bu amaç üzerinde mobilize etmek için planlar yapmış ve planların hayata geçmesi doğrultusun da girişimlerde bulunmuş olsalar da, en nihayetin de kalıcı mı gidici mi? etkin mi etkisiz mi? sorularına cevapları yine o toplum belirleyecektir.

 Az evvel de bahsettiğimiz gibi yapılan bu mühendislik faaliyetleri, kısa vadede etkin bir sonuç doğurduğunu görmemiz zor değil demiştik. Ancak, orta ve uzun vadede alınacak sonuçlar Avrupa ve Amerika'nın hayal dünyasını alt üst edeceğini tüm insanlık ama özellikle de ABD ve Avrupa halkı acı tecrübeler yaşayarak not edecektir.

Belki kısa vadede konsolide edilmiş bir toplumsal tabakanın varlığından söz ediyor olsak bile, orta ve uzun vadede aynı halk ve toplum, kendi sistemleri içerisin de ve yine kendi mühendislik algılarını sorgulayacak ve mevcut gidişattan dolayı kendi ülkelerinin payına düşenlere dair ciddi kuşkuları sesli şekil de dillendireceklerdir.

 Bugün için irrite ile bakılan bu terimler ve terimler eksenine oturtulmuş İslam ve Müslümanlarve bütün bu terörize mühendislikler süreç içerisin de merak ve dolayısıyla araştırmalara gebe olacaktır. Bu araştırmalar, araştıran kişiler için ciddi şaşkınlık ve hayret verici sonuçlar doğuracaktır. Toplum mühendislerince, bilinçaltına işlenen gerçek dışılıklar aynı toplumlarca daha bir şiddetle karşılanacak ve sistemin kan emicileri adına daha yıkıcı sonuçlar doğuracaktır.

O toplumlar, her ne kadar bugün için yalanlar etrafında mobilize edilmiş olsalar dahi, ilerleyen süreçte yaşadıkları ülkeleri ve sistemler için ciddi sorunların başlamasında etkin rol alacaklardır. Zira her şey er ya da geç aslına rücu edecektir…


İşte bu gerçek, Batının mutlaka karşılaşacağı ve yüzleşeceği bir gerçekliktir. Bu acı gerçeğin, Avrupa ve Amerika da bulacağı zemin sanıldığı kadar geç olmayacaktır. Batı, kendi bataklığı ve pisliği ile yüzleşirken ödeyeceği bedel de aynı oranda büyük ve haliyle yıkıcı olacaktır.

Zira İslam ve öğretisi, insan doğasında ve hem de ABD ve Avrupa halklarının bizatihi kendisinde karşılık bulacaktır. Çünkü şuan ki zıtlaşmalar, irrite bakışlar ve olumsuz yorumlar o toplumların kendi doğalarından kaynaklı menfi bir tavır ve tutum değildir.

Özenle ve özellikle vurgulamamız gerekiyor ki bu durum tamamen bir toplum mühendisliğinin getirisidir. Yalan ve yanlışlar üzerine kurulmuş olan bu mühendislik çalışmaları, sistemin vampirleri adınageçici ve sanal bir kazanım sağlamıştır.

 Şuan için aşırı milliyetçi akım ve takipçilerini konsolide etmiş olmayı bir başarı gibi gören batılı sistemler, kısa vadenin kazanımları ile avuntu içerisindedirler. Oysa bu projelerinin orta ve uzun vadede aynı olumlu sonucu doğurması insan gerçekliğiyle örtüşür bir durum ve sonuç değildir. Bu durum, insanın Ontolojik gerçekliği ile savaşır bir uğraştır.

 İnsan, yetiştiği ortam, kültür ve inanç düzlemine bağlı olarak hızlı, yavaş, yeteri ve ya değil ama mutlak sorgulayan bir varlıktır. Batı halkının yapacağı ve yapması gereken sorgulama, İslam’ın kendi kriterlerince mutlak doğruluk içermesi de gerekmemektedir. Yapılacak sorgulamanın cephesi, salt kendi yöneticileri ve sistemleri ile iktifa ediyor olması dahi, bahsini yaptığımız sonuçların meydana gelmesi için yeter bir sorgulamadır.

 İslam'ın kendi kriterleri ile bire bir uyuşması, bireyin kendi geleceği ile orantılı olması elbette elzem olandır. Burada, bir noktanın önemle ve özellikle altını çizmek isterim ki; Batı halkının gerek kendi sistemleri ve yöneticilerini ve gerekse sosyo-kültürel yaşamlarını sorgulama safhasında ki niteliği, bizzat Müslümaların belirleyecek olmasıdır.

Müslümanlar, kendi içerinde bütünlüğü başarmalarının yanı sıra eğitim, bilişim, teknoloji ve ekonomik gelişim süreçlerinde ki atlayacakları çıta, Batı halkının da bahsini yaptığımız devinim ve dönüşümün de hem miladını hem sürecini ve hem de boyutlarını tayin edici olacaklardır.

Hülasa!

Müslümanlar, gerek kendi coğrafyalarının ve gerekse tüm dünyanın istedikleri noktaya gelmesi için kendi göbeklerini kendilerinin kesmesi gerektiğini ivedilikle kavramak zorundadırlar. Bu durumun gecikmesi evvela kendilerini için ve sonra da dünyada ki olumlu dönüşümünde en büyük engeli durumundadır.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu