banner4
21.10.2019, 13:06

Aklı yerinde kullanmak ...

Akıl, kendi açısından maddeden soyut olan, eylemi bakımından maddeye bitişik olan bir özdür. Her kişinin “ben” derken işaret ettiği işte bu konuşan özdür. Denilir ki, akıl, ruha ait bir özdür ve Allah onu insan bedenine bağlı olarak yaratmıştır. Akıl, kalpte bir ışıktır, hak ile hak olmayanı tanıtır. Akıl, maddeden soyutlanmış bir özdür ve bedeneyönetme ve yönetim için bağlanır. Akıl konuşan özün bir gücüdür. Şurası açıktır ki akledici  güç konuşan öze aykırı bir buyruktur. Gerçekleştirmenin yapıcısı özvarlık olan nefis,  aracı ise akıldır. O, kesiciye kıyasla bıçak  konumundadır. Akıl, nefis ve zihin birdir. Ancak akla, akıl adı kavrayıcı olmasından dolayı verilmiştir. Birimsel özvarlık olan nefse de aklı dilediği gibi kullanmaktan dolayı bu ad verilmiştir. Zihin de kavramaya yetenekli olduğu için bu adı alır. Akıl, deveyi bağlama sözünden alınmış olup doğru akıl sahiplerini doğru yoldan ayrılmaktan alıkoyduğu için bu ad verilmiştir.  Doğru olanı,akıl soyut bir özdür ve görülmeyenleri, araçlarla, duyumlananları gözleyerek kavrar. Akıl, nesnelerin gerçeğinin akledildiği şeydir, onun yeri baştır ve yeri kalptir.

Akıl,ortak bir addır. Bu adıtüm bilginler, bilgeler vefelsefeciler veçeşitli anlamlarda ve değişik biçimlerde kullanırlar. Bu nedenle ortak ismin birleşik bir tanımlaması olamaz. Ancak halk bu sözcüğü üç şekilde kullanılır.

Birincisi, akıl ile insanlar arasında var olan ilk doğuştan gelen sağlık kastedilir. Bunun için doğuştan sağlıklı olanlara halk tarafından akıllı adı verilir. Buna göre; çirkin ile güzel şeyler arasında iyi bir ayırım yapabilme gücü diye de tanımlanabilir.

İkincisi, akıl ile insanların aracılığıyla edindikleri tümdeğer yargıları kastedilir. Buna göre aklın tanımı belki şöyleolabilir.Çıkar ve amaçların çıkarıldığı öncülleri oluşturan ve zihinde toplanmış bulunan anlamlardır.

Üçüncü anlam, insanın davranış biçimlerine yöneliktir. Buna göre aklın tanımı şöyle olabilir. İnsanın hareket ve duruşlarında, sözünde ve seçimlerinde insanı öğündüren bir şekildir. Bu ortak noktalar bakımından bir kişiye akıllı adının verilmesi konusunda halk tartışmalıdır. Bazısı şu akıllıdır derken onunla yaratılış yapısının sağlam olduğunu kasteder. Diğeri akıllı değildir derken deneyimsiz olduğunu kasteder ki, bu sözcüğün halk açısından ikinci anlamıdır.

Akıl konusunda Farabi şunu der; Akıl sözcüğü birçok anlamlarda kullanılır. Onlardan birincisi halkın “akıllı” bir adamdan söz ettiği zaman anladığı ya da algıladığı şeydir, yani bu seçmeye yetenekli demektir. İkincisisöyleyenin devamlı“bu, akla uygundur, bu değildir” dedikleri zaman söyledikleri şeydir. Üçüncüsü akıl, Aristo'nun Burhanlar kitabında incelediği akıldır. Dördüncüsü Aristo'nun ahlaka ait yapıtının altıncı kitabında belirttiği akıldır. Beşincisi Aristo'nun birimsel özvarlık anlamında“nefs” konusundaki kitabında sözünü ettiğidir. Altıncısı onun doğaötesi anlamındaki“Metafizik” adlı yapıtındasözünü ettiği akıldır.

Bu “akıl”sözcüğüyle halk bir insanın akıllı olduğunu söyler veya bir adamın seçmeye gücü yeten olduğunu anlatır. Ancak bazen de inancını koruyan kişiye akıllı derler. İnanç, diğer yönden onlarca erdem anlamında anlaşılmıştır. O halde onlar akıllı deyince, zekası, iyi ve uygun olduğu için yapılması gereken şeyi ve kötü olduğu için sakınması gereken şeyi bulmaya gücü yeten kişiyi anlarlar. Aksine kötülüğü ortaya koyan kişiye iyi bir zihin yüklemeden çekinirler, ancak ona düzenbaz, iki yüzlü ve bu türden diğer adları verirler, seziş ise bir zihnin iyi olan şeyi yapmak ve kötü olanı da sakınmak amacıyla ortaya çıkartmak yeteneğine sahip olmasına denilir. Aslındabunudiyenler akıl deyince genellikle Aristo'nun sezişten demek istediği şeyi anlıyorlar. O halde halk bu sözcüğün anlamında iki kısma ayrılır. Bazıları bir adamın ancak inancı yoksa akıllı adına yaraşır olmadığını söylerler ve kötülüğü düşünecek zeka özelliklerine sahip olduğu zaman bile, kötü bir adama ileri görüşlü demekten sakınırlar. Diğer bir kısmı ise aksine, gerek iyi gerekse kötü yapılması gereken şeyi zihinleri açığa çıkarmaya gücü yeten olan kimseye akıllı derler. O suretle ki onlara göre akıllı ileri görüşlüden başka bir şeyibelirtmez. Diğer yönden Aristo'da ileri görüşlü adam zekası, erdemli fiilleri yapmak için ne gerekiyorsa onları açığa çıkarmaya gücü yeten olan ve her an bu fiilleri yapmak gerekince, uygun olana göre ve bunun yanısıra ahlaksal sezişe sahip olan kimse anlamına gelir.

Özellikle günümüzde aklın anlamını algılamak, doğru kavramak ve gerekli biçimdegerekli yerde gerektiğizamanda kullanmakgerekmiyormu?

Yorumlar (0)
12
az bulutlu