banner4
26.12.2019, 20:13

AK Partinin Üç Bumerang’ından Biri: Kürdler

    Sistemin derin ehl-i beyti Müesses Nizam’a rağmen 2002 de iktidara gelen ve henüz 4 aylık iken yazdığım bir köşe yazımın adı; “Ak Partinin Bumernagları” idi.       Ak Partiyi bekleyen üç Buberang var demiştim.  

Bunlar;

1- Müesses Nizam

2- Müslüman Partizanları

3- Kürdler

olarak sıralamıştım. Siz ne dersiniz bilmem ama ne doğru tespitler yapmışım meğer, diyorum kendi kendime. Bu güne baktığımızda bu Bumeranglar, renk ve ortam değiştirseler de demokrasinin hedef engel barikatlarında kısmen gerileseler de eski tas eski hamam öne çıktıkları görülüyor… Bugün hala bu Bumerangların iktidar tarafından çok çaba sarf edilmesine rağmen sağlıklı bir demokratik tabana oturtulamadığı heğimizce görülüyor. Oysa ilk yıllarda çekingen ve korkarak siyasi gel gitlerle de olsa; bu iktidar bazen “defacto” bazen de “de jure” olarak hatırı sayılır, ciddi reformlar yaptı. Bu iktidarın ilk gününden, 2015 e kadar Laik, Kemalist ve Milliyetçi kesim nezdinde Ak Partinin Pkk’li Kürdlerden bir farkı yoktu. Oysa her vicdan sahibi biliyordu ki, bu iktidar göreceli bir yumuşama ve demokratik haklarla iklimi yumuşatmak, ülke birliğini sağlamak istiyordu.  2015 den itibaren gerginleşen iç ve dış politikalardan sonra bu kez HDP ve giderek Metropollerdeki muhafazakar ve ılımlı Kürdler nezdinde de “Ak Parti’nin MHP den farkı yok.” olumsuzlamaları başladı. Tam da bu esnada bir kısım ulus devlet milliyetçileri tüm Kürdleri terörizme odaklanmış tehlike saymayı bile neredeyse uygun gördü. Son üç büyük seçime sanki, damgasını vuran bu siyasi söylemler oldu.  Gerilemiş ve alanı sivillere bıraktığı sanılan sertlik yanlısı Militer Kemalist yapılar siyaset siperlerinin perde arkasına geri döndü. Tüm ulus devletlerde olduğu gibi bizde de yaşayan zenginlikleri demokratik yapı içinde uyumlu kılmak, her iktidar için zordur. Bu iktidar için de bu zorluklar devam ediyor.  Gelinen noktada ve bu nedenlerle; Türkiye hala kavranması zor bir demokrasi virajındadır... Ve maalesef tüm ülkede zamanın ve diyalogun yol arkadaşlığı eşit, demokratik koşullarıyla öne çıkarılamıyor. Oysa demokrasiye ve bir arada yaşamaya inanmış her yurttaş, her siyaset ve her siyasetçi; ortak, eşit ve demokratik bir yaşam için, biri birini kabul eder ve etmelidir. Ortak Toplanma Noktasında buluşmak için, diyaloglardan, buluşmalardan hiç kimse ve hiçbir siyaset çekinmemelidirBu anlamda birbirimize zaman ayırarak konuşursak, tartışırsak, birbirimizi duyarsakKürd Demokratik Hakları olmadan adaletin, barışın ve demokrasinin niçin olamayacağını da muhtemelen anlayacağız. O zaman da ne olacak biliyor musunuz? Ulus Devlet egemeni Türkün Kürde, Kürdün dünyaya bağırmasına gerek kalmayacak. Ne yazık ki, geçmiş iktidarlar bölgeye ve Kürd Haklarına ya asker ya da “sivil asker” kafası ile bakmışlar. Bu anlayışın hortlamaması ve terki gerekirBunun için de öncelikle yöneticilerin, siyasetlerin; uzlaşmayı, verilmiş taviz olarak görmek ilkelliğinden vazgeçmeleri gerekir. İş bu. Konu bu. Teşhis bu...

Yeni Başkanlık sistemiyle beraber artık yeni bir siyasi sistem de yaşıyoruz.

Başkan ve Yürütmesi genelden özele, güler yüzlü, yumuşak ve acil bir siyasi iklime göz kırpmalı diyoruz.

Devlet Başkanının etrafındaki kimi Siyasi Miyoplara rağmen cesaretle yeniden yapılanmaya başlanmalı diyoruz.

*Başkanlık sistemi ile çok şeyi geride bırakmak için, önce Demokratik Birliğe inananlarla oturup yeniden konuşmaya başlamalı ve başarmalı.

* Güneydoğu'da artık suçlu arama yerine çare arama süreci başlatılmalı.

* Güneydoğu tehdit ve tahdit bölgesi kapsamından çıkarılmalı.

*Bölgenin alt yapı eksikliklerini süratle tamamlanmalı.

*Bölge acilen Turizmin, Ticaretin ve Tarım Sanayisinin hizmetine sunulacak hale getirilmeli.

*Ak Parti iktidarının 2007 bütçesinden bu yana her bütçe yılında Gap İçin ayrılan total %8 lik oran aktifleştirilerek Gap tamamlanmalı.

 Devletin ve iktidarların göreceli de olsa bölgeye eşitsiz davranmasını engelleyecek Başkanlık sistemini yaşatacak yeni bir Anayasayı gündemine almalı. Böylece Bölgecilik yapma stratejisinin sürdürmesinin önüne yasal ket vurulmalı.

Sayın Devlet Başkanı bölgeci ve etnik milliyetçi politikalardan sakınılmasını zaman zaman öğütlemektedir. Şüphesiz ve kesin kes kendilerine katılıyoruz.

Lakin bu güzelim ülkede bu öneri ve tez, şüphesiz iktidarların şoven olmaması kadar, bölgeci ve etnik milliyetçi siyasetlerin de kalıcı olmama koşullarının yaratılmasıyla doğru orantılıdır. Bunun için; şu dört temel sonuna parmak basmak Sayın Devlet Başkanının yaptıklarını anlaşılır kılar. Yeni Başkanlık sistemini alt yapısını ete kemiğe büründürecek özlenen ziro, yeni  bir Anayasa’da bu satır başları  görülmelidir diye düşünüyorum.  

1- Siyasette Demokrasi ve Adalet,

2- Ekonomide Demokrasi ve eşitlik,

3- Sanayide Demokrasi ve Pazar üretkenliği,

4- Eğitm ve Kültür’de demokratik haklar ve alt yapısının köklerinden koparılmadan modern kurumlarda kurumsallaşması gerekir.

Son Söz: Eğer yanılmıyorsak, bugün azgınlaşan iki yaramız var. Biri;  dış politikamızdır. diğeri,  Kürdlerimizdir… Birincisini kirli bir gömlek gibi çıkarıp atabilirsiniz. Ya ikincisini ne yapalım diye hala bana soruyorsanız? Aristo mantığı imdadıma yetişti; ne yapacağınızı bir de  bize siz söyleyin…

Yorumlar (1)
Spas şewbaş 4 yıl önce
Te
12
az bulutlu