banner4
30.10.2019, 15:54

“ZAMAN VASAT’IN ÇOCUKLARININ ZAMANI…”

İyisi benim, kötüsü ben hariç herkesin diyenlerle bir giriş…

Her şey istediğimiz gibi giderken kerameti kendimizden bilen bizler isteğimiz dışına çıkan her şey de kabahatli başkalarını ilan ettik.

Nefsimiz Fail-i Mutlak'la kestiğimiz rabıtamızı göremeyelim diye öyle sıkı kapadı ki gözlerimizi tecelli eden tüm olumsuzlukların tek sebebi çok öncesinde ilan ettiğimiz o meşhur kabahatliler oldu.

Lütfedilen güzellikleri yaşarken böbürlenerek kendi hayatımız diye benimsedik, zorluklar da ise başkasının bu hayat istemiyoruz diye feryat figan mızıkçı çocuklar gibi arkamızı dönüp gitmeye kalktık.

Allah Teâlâ kullarına zulüm etmez, haksızlık etmez. Onlar, kendilerini azaba, acılara sürükleyen bozuk düşünceleri, çirkin işleri ile kendilerine zulüm ve işkence ediyorlar’ı unuttuk.(Nahl,33)

Güzeli yaşarken sahiplendiğimizden kötüyü yaşarken canla başla kaçmanın nankörlüğüne girdiğimizden beridirbaşımıza gelmeyen kalmadı.

Hadisatı yanlış yorumlamaktan hakikatten hakikatin sahibinden uzaklaştık.

Bir zamanlar kendimizi tereddütsüz feda edeceğimiz sahibimizin yalnızca adı kaldı dilimizde. Onun için yaptıklarımızın tamamı gün geçti kendimiz için oldu.

Ben ben dedikçe önce etrafımızdakileri, sonra kendi benimizi, en sonu    O’NU unuttuk.

Öyle işledi ki bu benlik duygusu içimize adeta çapa attı kaldı öyle. Oysaki şu ölümlü dünyada kendimizi sahiplenmemizin mantıksızlığı çıplak gözle bakıldığında ne kadar da ortadaydı.

Küçükken işin kolaylığını anlatmak için söylediğimiz bebek işi sözünün yaşanıyor hali idik şimdiler de. Benben deme şuursuzluğumuz yani yakamıza yapışmış o büyük illet bebek işi bu dediklerimizi bile yapamaz etti.

Makam… Mevki... Şan... Şöhret... Para... Pul… Obu derken Heyhat!biz bizi biz yapan Saadet ve terakki dininden ne çok uzak kaldık.

Yıllar geçti bulamadık, kaybettiğimizi fark edemediğimizden neyi kaybettiğimizi neyi arayacağımızı da bilemedik.

Ne yaşadığımız olduk ne yaşamak istediğimiz tam olarak da buydu bizim dilemmamız.

Dudaklarımız da yalnızca adı kalmış bir dinin arkasına gizlenip izlerken dünyayı, yanlışlıkla düşürsek kuşun dahi almaya tenezzül etmeyeceği beynimizle cennete talip olduk.

Yıllar önce Biz Müslümanların halini nazar-ı itibara alarak yazılmış şu dizeler yıllar sonra bugünün manevi kuvvet merkezi çökmüş Müslümanları olanbize de (maalesef ki) ne çok uydu.

Kaç hakikî Müslüman gördümse, hep makberdedir.

Müslümanlık, bilmem ama galiba gökler­dedir. (Mehmet Akif Ersoy-Safahattan)

Tüm (kast dışı)asi hallerimize rağmen inayet ve ihsanı sınırsız, her şeyden hakkı ile haberdar olan Allah Teâlâ’nın lütuf edip göndereceği Vasat zekâ da birinin bizi dürtmesiyle sinelerimizin tekrardan Nur-ı ilahiyle dolup kendimizi bilmez asi hallerimizinAllah Teâlâ’nınizniyleyok olup gideceğini bilemezdik.

Kendimize gelişin sağlayıcısı olacaktı o vasat zekâ sahibinin bizi dürtmesi ve o geldi çok şükür. Bize düşen“… O’na yaklaşmaya vesile arayın”(Mâide Suresi – 35)  ayetinde ki emre uyup vesileye yapışıpemek vermek, birlikte yol almak sonu Ve minallahi’t-tevfik!

Kendimizle kendimizi tanıştırırken şaşkınlığımız,bunca zaman ayrı kaldığımızı düşündüğünde çok da garipbir durum gibi gelmedi ona da elbet binâenaleyhanlayışla karşıladı bizi. İçten bir hoş geldiniz den sonra…

Şefkatle ve tevazuuyla vasatı kavrayış da ihtiyacımız olanın yalnızca biraz zaman olduğunu fısıldarken kulağımızaaynı duyarlı, kibar ses tonuyla ekledi;

Zamanın mutlak olanın “O” olduğunu hatırlayıp ahvalimizi bilen “Ona” uykunun en güzel, en derin yerinden kalkıp kalpten gelen yaşlarla niyaz etmenin, vasatla gelen huzuru tüm dünyaya yayacak biz  “Vasatın Çocuklarının zamanı”olduğunu…

Hakkın hatırı üstünde başka hatır tanımayan, haktan ve hakikatten başkasına teslim olmayan “Vasatın Çocukları”Ruşen kalın inşAllah…

Yorumlar (0)
12
az bulutlu