YARGI, YARGIYI YARGILAMALIDIR

Öyle günah çıkarma kabilinden ve dostlar pazarda görsün cinsinden kendisini ve milleti kandırmaktan bahsetmiyorum elbette. Tam bir adalet şuur ve bilinciyle ve ucu kime, nereye ve ne kadar uzanıyorsa uzansın yargı, yargıyı yargılamalıdır.

Şeriatın kestiği parmak acımazmış ya ?!

Hah tam da öyle parmağa denk geliyorsa parmağı,  bileğe denk geliyorsa bileği kola denk geliyorsa kolu kesecek bir yargı.

Bu olayın ucunda bu, ortasında falan ve sonun da filan var demeksizin, hakkaniyet, nereden başlanıp nerede bitirilmesine hükmediyorsa şayet, oradan başlayıp sonuna kadar gidip ve hak edene hakkını vermeli yargı.

Evvela kendisini yargılamalı ve kendisini temize çıkarmalı, bağırsaklarını temizlemeli yargı. Kendisine saygısından, devlet ve millete olan sorumluluğundan kaynaklı ilk hamleyi kendi dili, eli ve beline vurmalı yargı.

On beş Temmuz’un hemen sonrası, FETÖ meşeli mensuplarına dair bir el atmasını hafife almadığımın altınız çizip, yeterli olmadığını ve yapılması gereken daha çok işin varlığının altını çizerek, yargı, yargıyı yargılamalıdır diyorum.

Hem de en az karşısında ki kimsesiz, zayıf, kendisini ifade edecek meziyetlerden yoksun kişilere takındığı cevval tavrını kendisi içinde takınacak ve eli titremeden, sesi titremeden, hüküm neyi gerektiriyor ise o hükme hükmedecek ve kendisini temize çıkaracak bir yargı.

Yargı, yargıcını, savcısını, avukatını ve diğer tüm mensuplarını yargılayacak, içerisinde bir tek suç ve suçlu kalmayıncaya, sonu nereye ve kime varıncaya kadar gitmeli, hükmünü Türk Milleti adına verirken gücünü de aynı merkezden alarak yargıyı yargılamalıdır.

Elbette ki içerinde son derece temiz, hak ve hukuk, insan hakkı bilen, bu sorumluluğun ve böylesi bir vebalin büyüklüğünün farkında olan ve dolayısıyla görev yapıp hüküm verdiği esnada bu hassasiyeti gösteren mensupların varlığını tartışmak ne hacet!? İşte o güzide hâkim ve savcılar eliyle yargı, yargıyı yargılamalıdır.

Üstüne basa basa ve dahi altını çize çize diyorum ki; başı ve sonu nereye gider, kime dayanır ve arkasından kim ve kimler çıkar aldırmaksızın hakkı, hakkaniyeti söyleyecek, adaleti tesis edecek ve hükmü verirken evvela kendisine dürüst davranacak olan yargı, yargıyı yargılamalıdır.

Yerle yeksan olmuş inancı, kalmamış olan güveni, duyulmaktan imtina edilen eman ve emniyeti yeniden tesis edecek, herkese eşit davranıp adil hüküm verecek, zengin fakir, zayıf güçlü, etkili etkisiz, yetkili yetkisiz demeksizin hüküm neyi gerektiriyor ise kılıcı tam orta yerinden vurmaktan yana beri durmuş, hak ve hakikatten yana olmaktan hep kaçınıp muhatabına göre mevzi almış yargıyı, yargı yargılamalıdır diyorum.

Şunca tanığı bunca şahidi çağıracak ve dinleyecek vaktim mi var? Şu belgeyi, bu cd yi, falan kişiyi filan kişiyi çağıracak, dinleyecek, soracak ve sorgulayacak zamanım mı var?

 Diyen ve bütün bunları eksik ve hatalı yapan yargıyı!

Hak, hakikat ve adalet neyi gerektiriyorsa onu yapacak, gerekiyorsa onlarca tanık, yüzlerce şahit ve binlerce sayfayı Allah için okuyup dinleyecek, onlarca kişiyi çağıracak, izleyecek ve hükmü verirken vicdan süzgecinden geçirip hüküm vermesi gereken yargı, yargıyı yargılamalıdır.

Kendisini zaman, mekân ve muhatabına göre konumlandıran, olmayacak ve olması mümkünsüze akla zarar cezalar veren, aklanması, paklanması ve beraat etmesi mümkün olmayanları melek gibi temize çıkarıp gönderen yargıyı, yargı yargılamalıdır.

Milyonlarca dolara pazara kuranları, garip gurebaya aslan kesilip en vicdansız cezaları verip milyon dolarlar üzerinde tepinenleri, sana şu kadar, sana bu kadar diyebilmeyi adeta bir alışkanlık seviyesine indirgemiş olanları, yargı yargılamalıdır.

Yargı yargılamalı, yargı yargılanmalı ve yargı temizlenmeli, temize çıkarılmalıdır. Ve bütün bunlar yapılırken toplumun tüm kesiminin kalbi teskin edilmeli, tatmin edilmeli ve kimselerin aklında zerre kadar kuşku ve endişe de kalmamalıdır.

YARGI, YARGIYI YARGILAMALIDIR…