banner4
27.10.2022, 08:08

TÜRKİYE’MİZİN YERLİ OTOMOBİL SERÜVENİ

29 Ekim 2022 günü Türkiye’mizin yerli otomobili TOGG üretim tesisinde resmî olarak ilk banttan indirilme töreni yapılacak. Ben de bu vesileyle Türkiye’de otomobil üretim serüvenimizi ve sonrasını bir özetleyeyim istedim.

Türkiye’de ilk otomobil üretimi 1958-1961 yılları arasındadır. Ancak yerli ve milli değildir. Bu konu her nedense kamuoyumuzda pek bilinmez. 

Serbest gazeteci olan Alman Norbert Stevenson, Berlin Teknik Üniversitesinde makine mühendisliği okumuş bir mühendistir. 2. Dünya Savaşından sonra 3 tekerlekli 2 kişilik bir araba tasarlar, ilk prototipini de üretir. Uzun uğraşlardan sonra 1949 yılında sponsor olarak Karl Schmitt’i ikna eder ve tescilini de yaptırarak, ilk önce Almanya’nın Fulda kentinde üretmeye başlar. İşte bu kişinin lisansıyla 1958’de Türkiye’de de üretilmeye başlanır. Türkiye, İngiltere ve Şili’de Nobel adıyla üretimi ve satış planlanmış ve üretilip satışına da başlanılmıştır. Ancak Türkiye’deki üretim başlangıçta montaj olarak başlayacak yani demonte getirilip Türkiye’de monte edilecek, ilerleyen yıllarda fabrikası kurulup üretime geçilecektir. Bunlar tabiki konuşulanlardır.

O zamanki yıllarda firma merkezi Halaskargazi Caddesi Şişli/İstanbul olarak gösterilmiştir.

Ancak sonraki yıllarda ilginç gelişmeler olur ve sessizce Türkiye’deki üretim ve satış piyasasından çekilirler. Nitekim yıllar sonra, görüntüsü bu otomobili andıran önce Anadol marka, sonra Murat 124 ve Murat 131’ler üretilip fahiş fiyatlarla piyasaya sürülecektir. İlginç ve düşündürücü, öyle değil mi?

Gelelim ilk yerli ve milli olarak üretilen ilk Türk otomobili Devrim’in hikayesine.

15 Mayıs 1961’de Ankara’da Otomobil Kongresi yapılır. Devlet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel açılış konuşmasını yapar ve derki “Mühendislerimize sesleniyorum: sizden % 100 yerli ve milli bir Türk Otomobili üretmenizi rica ediyorum. Dünya hızla sanayileşirken biz seyrediyoruz. Pamuk gibi ürünler üretip satabiliyoruz sadece. Kaç balya pamuk, 1 araba eder?”.

Kongre çıkışı gazeteciler Devlet Başkanına sorular sorarlar: üretebilirmiyiz gerçekten, eminmisiniz efendim, çünkü birçok mühendis bunun mümkün olmadığını söylüyorlar vs vs.

Cemal Gürsel kararlı ve emin bir sesle: elbette üreteceğiz, neden üretemeyelim, biz Türkler isteyince herşeyi başarırız bunu da başaracağız vb gibi cevaplar verir.

Cemal Gürsel bir kaç gün kadar sonra Ulaştırma Bakanlığına gizli ibareli bir yazı daha doğrusu bir emir gönderir ve yerli otomobil üretimine başlanılması emrini verir.

16 Haziran 1961 tarihinde Ankara’da Ulaştırma Bakanlığında TCDD yetkilileri ve mühendislerinin katılımıyla bir toplantı yapılır. Toplantıda Devlet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel’in talimatı okunur.

Görüşmeler, tartışmalar, müzakereler derken neticede, 22 mühendis ve 1 mimar seçilir ve görevlendirilir. 1.400.000 TL de (o zaman 1 USD/dolar 9 TL imiş) ek ödenek çıkarılır. 

Eskişehir TCDD atölyesi merkez olacak, Ankara ve Adapazarı TCDD de hem bazı parçaların üretiminde, hem de teknik konularda destek verecektir.

İşin zor olan kısmı, üretim için ne alt yapı, ne üretim bandları, ne teknik teçhizat ve ne de tecrübe birikimi vardır ve üstelik proje güme gitmesin diye gizli yürütülecektir. Daha da zor olanı 29 Ekim törenlerine yetiştirilecektir ve sadece 130 gün vardır.

Mühendislerimiz hemen Eskişehir’e geçerler. Buradaki bir atölyeyi apar topar otomobil üretimine uygun hale getirmek için, artık olduğu kadar şöyle  bir elden geçirirler, atölyenin girişine de büyük bir kara tahta asarak hergün üzerinde 129 gün kaldı, 128 gün kaldı, 127 gün kaldı, 126 gün kaldı, .. diye yazarak güne erkenden başlarlar.

Bu arada, orada görevli mühendislerden arabası olan Salih Kayasır isimli mühendis vatan evladı aracını atölyeye getirerek tüm ekiple birlikte son civatasına kadar arabayı sökerler ve incelerler.

İlk günlerini anlatan ekipte bulunan mühendislerden Nurettin Erguvan “proje çizimiyle başladık. Ancak çizimi bitirince bir bakıyorduk, falanca ülkenin falanca marka otomobiline benzemiş, olmaz deyip yırtıp baştan başlıyorduk. Nihayet kendimize ait olan ve dünyada hiçbir ülkenin otomobiline benzemeyen otomobilin çizimini tamamlayınca rahatladık ve hızla çalışmaya devam ettik”.

Çizimler bitince otomobilin 1’e 1 ölçeğinde alçıdan modelini yaparlar. 

Süreçte zaman zaman morallerin bozulduğu da olur. Kimi zaman bir parçada takılırlar, kimi zaman bu kadar kısa sürede nasıl yetiştireceğiz derler vs. Ancak tüm bu durumlar kısa sürer, kısa sürmek de zorundadır, çünkü zaman hızla akıyordur. Ekipte bulunan mühendislerden Kemaleddin Vardar o günleri şöyle özetler: “zamanımız çok çok az olsa da, imkanlar neredeyse hiç yok ve teknik alt yapımız olmasa da, sayımız yetersiz olsa da, dedik ki bu sürede bu otomobili üretmek bizim için namus meselesi olmuştur”. Yani bu vatan evlatları bu konuda, bu derecede olaya inanmışlar ve konsantre olmuşlardır.

Motor üretilip çalıştırıldığında sevinçten hepsinin gözünden yaş gelmiştir.

Neticede adeta bir mucize gerçekleşir ve karar verildikten sonra toplam 129 günde tamamen yerli ve milli otomobil üretilir ve Devlet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel’in takdirine sunulan isimlerden “Devrim”i beğenmesiyle, otomobilin ismi de devrim konulur. 

3 tane üretilmiştir ve birisi Devlet Başkanının makam aracı olacağından siyaha boyanır. Bu 3 otomobil 28 Ekim 1961 tarihi akşamı Eskişehir’den trenle Ankara’ya getirilir. Hatta araçların pasta cilası Ankara’ya götürülürken trenin üzerinde yapılır. Bu nakil sırasında yolda bir sabotaja kurban gitmesin diye depolarına çok az benzin konulmuş ve Ankara’da sabahleyin deposunu doldururuz diye kararlaştırılmıştır.

Ancak Ankara’da otomobil kahraman gibi karşılanır ve o hengamede yeterli diyalog ve koordine kurulamayınca, resmî makam aracı olarak kullanılacak siyah renkli olana ilave benzin alınamamıştır.

29 Ekim 1961 sabahıdır. Devlet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel TBMM’den alınacak ve önce Anıtkabire gidilecektir. Cemal Gürsel sabahleyin planlandığı gibi Meclisten alınır, makam aracı 200-250 metre kadar gider ve stop eder. Uğraşırlar ama çalışmaz, benzinin bittiği anlaşılır. Cemal Gürsel “batı kafasıyla otomobil ürettiniz ancak şark kafasıyla benzin koymayı unuttunuz” diyerek iner ve çağırılan diğer bej renkli Devrim otomobiliyle gider.

Yollar insan seliyle doludur. Ankaralılar yani tüm Türk halkı otomobili görmek ve hatta dokunmak için adeta birbirini çiğnemektedir. Herkesin gözlerinden mutluluk gözyaşları damlamaktadır.

Ancak ertesi gün yani 30 Ekim 1961’de ve hatta devamı birkaç boyunca neredeyse tüm ulusal gazeteler olayı abartarak ve olumsuz şekliyle manşetten geçerler bu haberi: “Devrim yolda kaldı”, “Devrim zar zor 20 metre gidebildi”, “Paşa çok kızdı”, “Devrim boş çıktı”, “memleketin milyonlarca lirası çöpe gitti”, “Biz Otomobil üretemeyiz diye dememişmiydik” “dünyaya rezil olduk”, “milletin parası çarçur edildi” vs vs.

Zaten son haftalarda sürekli ellerini oğuşturan içimizdeki otomobil ithalatçısı büyük firmalar ile dışarıdaki otomobil üreticisi yabancı şirketlere de gün doğmuştur. Gazetelerde olumsuz haberler günlerce, haftalarca  sürer. Tâki proje iptal edilinceye kadar.

129 günde gece gündüz çalışarak ve bir dünya rekoru kırarak, yokluklar içerisinde 3 harika yerli ve milli otomobil üreten vatan evladı mühendislerimizi, teknisyenlerimizi, işçilerimizi bırakın teşekkür etmeyi, hatırlarını soran bile yoktur. Hatta suçlayıcı haberler bile çıkmaktadır. Hepsi adeta hayata küstürülür.

O günden itibaren zaten baskılar da başlamıştır Türkiye’ye. Ve nihayet proje tamamen iptal edilir. Daha da ilginci üretilen araçların hurdaya götürülerek tamamen preslenmek suretiyle yok edilmesi, proje çizimleri, üretim planları vb gibi tüm çalışmaların da imha edilmesi emredilir. Üretilen 3 araçtan 2’si preslenerek hurdaya çıkarılır, ancak 1 tanesi türlü bahanelerle saklanır. Aradan epey süre geçtikten sonra çıkarılır ortaya. Ve o zamandan kalan bu 1 tane Devrim Otomobili halen Eskişehir’de Türkiye Otomobil ve Lokomotif Müzesinde sergilenmektedir. Küçük bir bakımla çalıştırılıp kullanılabilecek durumdadır üstelik.

O zamanki ekipte yer alan Mühendislerden Yüksek Mühendis Emekli Topçu Albay Emin Bozoğlu’nun oğlu Atilla Bozoğlu (ki o tarihlerde 17 yaşında bir lise öğrencisidir) Şubat 2011’de (bu tarihte de 67 yaşındadır) kendisiyle yapılan bir röportajda, babasının ve arkadaşlarının bozulan morallerini, kendilerine atılan iftira ve suçlamaları, konuşmamaları için aldıkları tehditleri ve babasının bir akşam kendilerini akşam yemeğinde evde toplayıp bir daha bu evde asla devrim otomobili konuşulmayacak demesini, babasının arkadaşlarıyla bazuka bile ürettiğini ancak sadece fırça yediğini anlatmıştır.

Hepsinden Allah razı olsun bu vatan kahramanlarının, hayatta olanlara sağlık, vefat etmişlere Allah’tan rahmet diliyorum. Sizler destan yazmışsınız ama demekki içeride ve dışarıda hiçbir zaman eksik olmayan hainler, sizleri ve sizlerin şahsında da tüm ülkeyi sabote etmişler. Ve ne acıdırki bu ülke hem kıymetinizi bilememiş, hem de sizlere sahip çıkamamış. Olan da tüm millete olmuştur. Geçen 61 yılda daha da geliştirip, hatta başka markalar da çıkarıp yüz milyarlarca dolar ihracat geliri elde edebilecekken tam tersini yaşatmışlar bize. 

Ey kahraman vatan evlatları, Sizler Bizlere haklarınızı helal ediniz.

Şimdi de benzeri konularda 1-2 örnek vermek istiyorum: 

1950’lerde Kore savaşı sonrası, 1950’lerin sonları 60’ların başlarında Güney Kore, savaştan sonra terk edilerek bırakılıp gidilen Amerikan araçlarının kullanılabilir parçalarını birleştirerek ilk otomobillerini üretmiştir ve hiç bir Kore’li ve Kore gazeteleri bu olayı küçümsememiş, istismar da etmemiş ve bugün Güney Kore’nin KiaK900, Kia Telluride, Genesis ve Hyundai isimli 4 tane marka otomobil üretimi var, yıllık otomobil ihracat geliri geçtiğimiz yıl İçin 62 milyar dolar olarak açıklanmıştır. Bunlar tamamen kendi markalarından yıllık geliridir.

Bir başka örnek Almanların Opel marka otomobil üretimi, bizim Devrim otomobili ürettiğimiz tarihlere denk gelmektedir ve üstelik bizim Devrim otomobilimiz Opel’den tip, teknik özellikler, üretim maliyeti avantajları vs yönlerden açık ara öndedir o tarihte. Peki bugün için Almanların geliştirdikleri diğer markalarla birlikte yıllık otomotiv ihracat geliri nedir biliyormusunuz? 2019 sonu itibariyle 436,1 milyar Euro.

Üstelik bu 2 ülkede savaştan çıktı ve savaşta herşeyiyle tarumar olmuşlardı.

Hadi bakalım, tam 61 yıl sonra tekrar yerli ve milli otomobil üretiminde seri üretim için 29 Ekim 2022’de ilk otomobilimizin banttan çıkışının resmî açılışımızı yapıyoruz.

Öncelikle kararlı bir şekilde davranan ve teşvik eden Sn Cumhurbaşkanımıza, sonra otomobili üretmek için kolları sıvayan ve başaran Anadolu Grubu, BMC, Turkcell, Zorlu Holding ve TOBB’un en üstten en alta tüm mensuplarına, çalışan mühendislerimize, teknisyenlerimize, işçilerimize, kısaca her kademedeki herkese bir vatandaş olarak teşekkür ediyorum.

Ve son söz olarak diyorumki, yukarıda 2 örnek olarak verdiğim Güney Kore ve Almanya örneğini de unutmadan, artık bu tür konularda siyaseti ve siyasi gözle bakmayı bırakalım. Kendi kendimize yazık ediyoruz. Olan maddi-manevi hepimize oluyor. Yapana, yaptırana teşekkür etmek, bu tür konulara siyaset üstü bakmak zor değil. Aklımızı başımıza alalım artık.

İnsanlar fanidir, partiler de öyle; ama devletimiz bakidir. Yol gösteren, teşvik eden ve üreten kahramanlar da asla unutulmaz.

Gündeme getirenden, teşvik edenden, yapan ve üretenden, yaptırandan, çalışandan, katkısı olan herkesten Allah razı olsun.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu