banner4
01.11.2022, 00:16

8 KASIM 2022 YENİ BİR KAOS DÖNEMİ DENEMESİ Mİ?

Bugün ilginç bir konuyu araştırıp derleyerek yazmak istedim. Yazıma başlamadan, yazdıklarımın kaynağının stratejistlerin, araştırmacıların herkese açık YouTube kanalları, Yılmaz Özdil’in “Seçilmişler” isimli kitabı, bir kısım TV’lerdeki açık oturum ve tartışma proğramlarının YouTube’da yayınlanan bu konuya ilişkin bölümleri, Google’da yer alan bir kısım haber/yorumlar ve gazete haberleri olduğunu belirtmek isterim.

Konunun özeti, 8 Kasım 2022 salı günü, dünyada küreselciler diye tanımlanan kişilerin, başta ABD olmak üzere egemen güçlerin de desteğiyle sıradışı bir şeyler denemek istemeleri.

Geçtiğimiz aylarda, dünyada olacakları önceden planlayarak daha sonra görsel ve gizemli mesajlarla dünyaya iletmeyi ve bu şekilde güç gösterisi yapmayı âdet edinmiş bazı dergilerden birisi olan Rothschild’lerin kontrolündeki  “The Economist” dergisi bu konuyu kapak yapıyor.

“Schuman Rezonansı” olarak adlandırılan ve genel ifadeyle “dünyanın hem kendi etrafında hem de güneşin etrafında dönerken var olan 7,83 hertzlik titreşim oranını/gücünü, güçlü elektromanyetik dalgalarla müdahale ederek 6,78 hertze düşürmeyi amaçlayan bu planı 8 Kasım 2022’de deneyeceklerini açıkladılar.

Bill Gates bu açıklamayı Haziran 2022’de yapıyor ve diyorki “8 Kasım 2022’de dünyanın rezonansına müdahale 

edeceğiz”. 

Yani o kadar kendilerini güçlü ve insan üstü görüyorlarki, herşeyi aleni olarak açıklamakta ve göstere göstere yapmakta bir mahsur da görmüyor bu geri zekalılar.

(Winfried Otto Schuman 1888’de Almanya’da doğmuş, 1974’te Almanya’da vefat etmiş Alman bir fizikçidir. Yaptığı çalışmalar ve deneyler neticesinde, 1952’de yeryüzü ile iyonesfer tabakası arasında, güneşten gelen ışınlar, yağmur, kar, rüzgar, şimşek gibi elektriksel/elektromanyetik güçler ve akımlarla yeryüzüne ulaşan akımlar sayesinde dünyanın belli bir titreşimle döndüğünü ve bu sayede arılar ve hatta balıklar dahil bir çok hayvanın dengesini kurduğunu, yolunu bulduğunu ve yapacaklarını yaptığını, bitkilerin ve ağaçların meyvelerinin de bu sayede ürün verdiğini açıklamış ve bunun yani titreşim gücünün 7,83 hertz olduğunu açıklamıştır.)

Bu konuda, aralarında irtibat kurulan bir başka görsel mesaj olarak, Elon Musk’ın önceki hafta elinde bir lavabo taşı ile Twitter merkezine girmesi gösteriliyor ve verdiği mesajın hem Twitter’da hem de dünyada temizlik yapacakları mesajı olduğu şeklinde yorumlar yapılıyor.

Peki bunu başarılarsa dünya nelerle karşılaşacak, yani amaçları ne?

Var olan mevcut titreşim nedeniyle, en başta arılar olmak üzere tüm böcekler işlerini yaparlarken, artık yapamayacaklar; titreşim değeri gerçekten hedefledikleri 6,78 hertze düşürebilirlerse toplu olarak ve milyonlarca arı ve böcek ölümleri meydana gelecek, bu durum sebze ve meyvelerin tozlaşması/döllenmesini ortadan kaldıracağından önemli derecede kuraklık ve kıtlıklar başlayacak. Hedefleri bu.

Albert Einstein’ın arıların varlığı ve işlevi konusundaki bir açıklamasında, arıların yok olduğu bir dünyada insanlık ençok 4 yıl ayakta kalabilir diyor. Ve yine yapılan bilimsel araştırmalara göre, arıların olmadığı bir dünyada, insanlığın ihtiyacı olan gıdanın en az % 80’i tamamen yok olacaktır, geriye kalan % 20’lik gıda ise organik olmayacaktır.

Peki neden 8 Kasım tarihini seçmiş Bill Gates efendi? 2 nedeni varmış: birincisi dini bir ritüel günü olması, diğeri o gün ay tutulması olacakmış ve bu 2 nedenle başarma şansları diğer zamanlara göre daha yüksekmiş.

Bu sürecin öncesine ilişkin YouTube’da ve Google’da da var olan birkaç ilginç olayı daha öğrendim:

1952’de Alman fizikçi Schuman’ın yukarıda bahsettiğimiz tespitini müteakip, ABD Sovyetler Birliğini dinleyeceği ve Türkiye’yi komünizm tehlikesinden koruyacağı vs vs bahaneleriyle Sinop/Gerze’de güçlü bir radar üssü kurar. Birkaç yıl geçmeden, Sinop’ta kurulan ABD radar üssü nedeniyle Sinop’ta arıcılık ve tarım bitme noktasına geldi diye gazetelerde haberler çıkmaya başlar. Ancak ABD üssünde neler yapıldığını, olayın amacı ve ciddiyetinin ne olduğunu kimsenin bilememesi nedenleriyle olayın üzerinde durulmamıştır.

ABD üssünün kurulmasının üzerinden tam 40 yıl sonrasında, 1992 yılı baharında gelen bir ihbarla, Sinop/Ayancık’ta bulunan ABD radar üssüne yakın ve Sinop Merkezine 10 km mesafedeki ormanlık bir alanda yabancı bir şahıs yakalanır. Elinde radyoya benzeyen bir cihaz ve içerisinde yüzlerce ölü arının bulunduğu bir kaç cam kavanoz vardır. Götürülüp sorgulanır, neticede ABD radar üssünde görevli James Bedner isminde radar operatörü bir asker olduğu anlaşılır ve ne yaptığı da algılanamayınca götürülüp görevli olduğu ABD üssüne teslim edilir.

Aynı şahıs birkaç ay kadar sonra yine aynı bölgelerde arı kovanlarının yakınına küçük bir kısım cihazlar yerleştirirken yakalanır, yine elinde verici olduğu sanılan küçük bir cihaz ile birkaç kavanoz vardır ve kavanozların bazılarında ölmüş arılar, bazılarında ise diri arılar vardır.

Bu kez olay ciddiye alınıp tetkik edilince bu adamın sistemli olarak arılar üzerinde deneyler yapmakta olduğu anlaşılır. Konu tam olarak algılanamasa da, yapılan uzun araştırmalar neticesinde bu şahsın faaliyetlerinin, bölgede başta arılar olmak üzere doğal yaşama ve tarıma zarar verdiği sonucuna ulaşılır. ABD Büyükelçisi Bakanlığa çağrılarak durum protesto edilince, ABD radar üssünden bu şahsın sınır dışı edilerek ABD’ye geri gönderildiği açıklaması gelir. Oysa gönderilmemiştir ve çalışmalarına, deneylerine aynen devam etmektedir.

Konu, hiyerarşik silsile dahilinde Başbakan Turgut Özal’a intikal ettirilir ve 1992’de ABD üssü boşalttırılır. Ancak birkaç yıl sonra da bu kez aynı üs, NATO üssü olarak açılıp faaliyetlerine devam eder. 

24 Ocak 1975’te hürriyet gazetesinde çıkan bir haberin başlığı, (Sinop’taki bu ABD üssü için) “Kuşlara yolunu şaşırtan üs” olarak yer almıştır.

1991-1995 yıllarında dikkat çeken bir husus da, bölgeye binlerce arı kuşu ve arı şahini kuşları gelir. Oysaki kuşların geliş yada göç dönemleri değildir ve bu kuşlar Sinop’ta ölen ölmeyen tüm arıları yiyerek tam bir temizlik yapmışlardır. Bu kuşların üzerlerinde vericiler monte edilmiş olması da iddiaları doğrular niteliktedir. İddialara göre bu kuşlar frekanslarla bu bölgeye yönlendirilmişlerdir. Bunu doğrularcasına 1991-1995 yıllarında Sinop’ta arıcılık ve tarım en düşük, en verimsiz dönemini yaşamıştır. İlginç değilmi?

Aynı yıllarda (Ocak 1992’de) Sinop/Gerze sahilinde birkaç hafta boyunca bir beyaz balina görülür. Beyaz balina balıkçılardan bazılarının gayretiyle tirsi balığı vere vere sahile kadar getirilip alıştırılmıştı. Halk kendisine “Aydın” ismini vermişti. 

Günlerce yazılı ve görsel basında sempatik haberleri yayınlanır. Bir süre sonra, Beyaz Balina Aydın’ın davranışları normal bir balina gibi olmadığı dikkat çeker. Ve alınıp incelenince üzerinde bir verici çıkar ve bu verici hem frekanslar yaymakta, hem de Rusya’ya işitsel ve görsel aktarımlar yapmaktadır. İncelemelerin ve detaylı araştırmaların neticesinde ise, Rus bilim adamlarınca eğitilip yetiştirilen ve casus olarak kullanılan, Rusların bölgedeki ABD üssünden üzerindeki verici sayesinde görüntülü ve sesli bilgi toplayıp aktardığı, Rusya’da adının “Thiska” olduğu ortaya çıkarılır. Daha da ilginci İngiltere bunun yakalanıp kendilerine canlı olarak teslimini ister Türkiye’den. İsteyen de o zamanın Prensi bugünün Kralı Charles Philip Arthur George’dur.

Bu konular basına yansıyınca “aydına özgürlük” kampanyaları başlatılır. Aynı tarihlerde Sinop sahillerinde 10-15 kadar üzerlerine vericiler takılı olan yunus balıkları da bulunmuştur ve bunların tamamını frekanslarla bölgeye yönlendirildiği anlaşılır.

Rusya daha sonra yaptığı resmî açıklamada, bu beyaz balinanın Rusya Bilimler Akademisine bağlı “Hayvanlar Evolüsyon ve Morfolojisi Enstitüsü”nün havuzundan kaçtığını açıklayarak güya konuyu geçiştirir.

Nitekim frekanslarla en kolay etkilenen ve yönlendirilen hayvanların yeryüzünde arılar, denizlerde ise yunuslar olduğu bilim adamlarınca ispat edilmiştir.

Yine 1991 yılında ilginç bir şey daha oluyor Sinop’la ilgili. ABD Filorida’da bulunan roket ve uydu fırlatma merkezi olarak da kullanılan Cape Caneveral uzay kuvvetleri üssünde Rudy Bell isminde görevli bir mühendis Mars’ta yeni bir kriter bulunduğunu keşfeder. 23 53 110 SE.. locationda ve 15 km çapındaki bu kratere Sinop Krateri ismini verir. Bu isimle kayıtla geçse ve tescil ettirse de, birkaç gün sonra vatana ihanet suçlamasıyla tutuklanmasının altında yatan gizli sebepler açıklanmamıştır. Dikkat çeken tek husus tarihin 1991 yani aynı yıllar ve ismi verilen yerin de Sinop olmasıdır.

Yılmaz Özdil “Seçilmişler” isimli kitabında bunları anlatırken, bir de ilaveten Sinop’a yaklaşık 70 km mesafedeki ve Sinop’un en yüksek noktası olan Zindan Dağındaki yeraltı şehrine ve burada dâhi ve kimsesiz çocukların çok özenle seçilip yetiştirilmesini gizemleriyle birlikte anlatmaktadır.

Aynı yıllarda dünya bunları yaparken, Türkiye, içeride siyasi çalkantılar, kısa ömürlü koalisyon hükümetleri ve bir de pkk terör örgütüyle uğraştırılıyordu. Şimdi geriye dönüp bakınca tüm bu olayların ve bunların zamanlamalarının aynı tarihlere denk gelmesinin hiç de tesadüf olmadığını anlıyoruz. İlginç!.

Küreselcilerin hedefinin dünya nüfusunu en az yarıya düşecek şekilde azaltmak, dijital dünya yönetim sistemine geçerek insanları bir merkezden yönetmek olduğunu artık herkes biliyor. Bu hedeflerine ulaşmak için korona/pandemi denemesini zaten yaptılar. Bu bir adımdı sadece. Şimdi de güvenli gıdayı yok etmek üzerine atak yapacaklar anlaşılan. Kısa vadeli diğer bir hedefleri nükleer savaş. Bunların nihai hedefi kendi ifadeleriyle güya “Tanrı’yı kıyamete zorlamak”. Tanrıdan kasıtları Cenab-ı Allah ise, Allah’ın iradesini ve muradını, yarattığı hiç birşeyin etkileyemeyeceğini ve kimsenin Allah’ı kandıramayacağını bilmeyecek kadar zavallılar yada biliyorlarsa bile aynen iblis gibi kibirli ve inatçılar anlaşılan.

Yakın tarihlerde, bu frekanslardan yaydıkları güçlü elektromanyetik dalgalarla, son 10-15 yıl içerisinde toplu hayvan ölümlerini de gördük. 2010 yılı sonları ve 2011 başlarında gök yüzünden binlerce ölü kuşun yağması, bu yılın Haziran ayında ABD’de ve yine bu yılın Eylül ayında Hindistan’da binlerce ineğin merada yayılırken düşüp ölmeleri gerçekten tesadüfmüdür? Yoksa organik beslenme yerine yapay et ve yapay gıda üretimine başlayan bu şeytanilerin bir projesimidir? Bunlar nasıl bir frekansla öldürülmüştür? Yani denemeler her alanda devam mı etmektedir? 

Ülkemizde Çorum/Osmancık’ta 2014 yılında, yapılan bir aşıdan sonra telef olan koyunlara, Gümüşhane’de 2018 yılında durduk yerde ahırda ölü bulunan çok sayıda büyük baş hayvanlara, 2020 yılında Manisa/Kula’da telef olan büyükbaş ve küçükbaş çok sayıda hayvana, Ardahan’da bu yılın Ağustos ayında telef olan yüzlerce kümesi hayvanına ilişkin haberleri internet sayfalarından bulup okuyabilirsiniz.

8 Kasımla ilgili bir komplo teorisi daha var: Yunan gazetelerinde çıkan yazılar kaynak gösterilerek ifade edildiğine göre, Yunanistan Ege’de kıt’a sahanlığını 12 mil olarak ilan edecek, Türkiye bunu savaş sebebi saydığından, ABD’nin yıllardır yaptığı yığınağa güvenen Yunanistan da ABD’nin gazı ve tahrikiyle savaş başlatarak, bizim kurtuluş savaşı dediğimiz, onların küçük asya bozgunu dedikleri savaşın intikamını almak ve İstanbul ve İzmir’i işgal ve ilhak etmek isteyecekler. Böyle bir savaş olursa, bu savaşın Türkiye ile Yunanistan arasında değil, Türkiye ile ABD, Yunanistan, Fransa vb arasında olacağını sanırım herkes tahmin ediyordur.

Herneyse, geldiğimiz noktada Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını, bir çok noktada teknolojide epey mesafe kattettiğimizi biliyoruz. Nitekim, bugün için devletimizin herşeyin farkında ve takibinde olduğunu bahsedilen farklı frekansları kesici yada düzeyini tehlike sınırının altına çekici yazılımların çoktan hayata geçirilerek uçaklarımızda ve İHA/SİHA’larda kullanıldığını, bunlara ilaveten Suriye’deki operasyonlarımızda görev yapan, sinyalleri bozup radarları kör eden “Koral”imizin yaptıklarını ve geçtiğimiz yıl Doğu Akdeniz’e gönderilen fransız Uçak Gemisi Charles de Gaulle’ün elektronik sistemlerinin kör edilerek denizin ortasında aptal topal ördek gibi bırakıldığını, dünya savaş tarihinde ilk kez sürü dronlarla aldığımız sonuçları öğrenmek ve bilmek ayrıca hepimiz için gurur verici olduğunu da ifade etmek isterim.

Diğer taraftan, küreselciler bir yandan bu tür sıkıntılı operasyonlarla dünyayı tek elden yönetmek hedefine ulaşmak isterlerken, bir yandan da Mars’ta üs yapma çalışmalarını sürdürmektedirler. Belki de yakın gelecekte ülkelerin gücü, uzaydaki varlığıyla ölçülmeye başlanılacaktır.

Tüm bunlardan sonra olaylara inanç açısından baktığımızda, Kur’an-ı Kerim’de Âli İmran Suresinin 54 ve Enfal Suresinin 30’uncu ayetleri mucibince, en mükemmel planların da, tuzak kuranlara karşı en hayırlı tuzağın da ancak Allah tarafından yapılabileceğine olan inancımız nedeniyle, küreselciler olarak tanımlanan şeytanın müridlerinin tuzaklarının yine boşa çıkacağından eminim. 

Yani benim yorumum asla başarılı olamayacakları yönünde. Çünkü herşeyin yaratıcısı olan mutlak ve sınırsız güç sahibi Allah’ın kurduğu bu muazzam ve kusursuz düzenin/sistemin yarattıkları tarafından  bozulabilecek olması herşeyden önce akla aykırıdır.

Ancak, Cenab-ı Allah’ın İsra Suresi 13. ve Necm  Suresi 39. ayetlerde buyurduğu üzere, insanın dünyada ve ahirette karşılaşacağı olumlu olumsuz herşey kendi çabasına ve kendi gayretine bağlandığından, çalışmaya çabalamaya ve şeytanın müridleri olan bu zavallılardan daha akıllı, daha çalışkan, daha tedbirli ve daha uyanık davranmaya da mecbur olduğumuzu unutmamak gerekir. Çünkü çalışır, gayret eder ve uyanık olursak, rahmani akıl şeytani akılı her halükarda perişan edecektir.

Bunların dünyada başardıkları en büyük şey nedir biliyormusunuz? Bu tür haberlerle bir korku ve güç imparatorluğu kurarak, bu algılarla dünyayı daha kolay yönetmek. Gerisi laf-ü güzaf.

Yani 8 Kasım ve sonrasında da hayat iyilerin ve kötülerin olduğu bir dünya olarak devam edecektir. Asıl son kıyamet, asıl hesap mahşer, asıl yaşam sonsuzluk alemi olan ahiret yurdudur. İnanan inanır, inanmayan inanmaz ama gerçek budur.

Ali İmran Suresi Ayet: 139: “Korkmayın, gevşemeyin. Eğer gerçekten inanmışsanız üstün olan sizsiniz”.

Her konuda gayret bizden takdir Allah’tandır; sefer bizim zafer Allah’ındır..

Yorumlar (1)
Ömer taş 1 yıl önce
yüreğine sağlık hocam emeklerin için teşekkür ederim
12
az bulutlu