banner4
20.01.2021, 10:45

TERMAL TURİZMİNİN TANITIMI VE GELİŞTİRİLMESİ

Termal turizmi ifadesi yerine, birbirleriyle birebir örtüşmese de, “Termal/Sağlık Turizmi” demek daha doğru olacaktır belki de.

Termal turizm, termomineral su banyosu, soluma, içme, inhalasyon, çamur banyosu gibi etkinliklerin yanında, fizik tedavi, iklim kürü, egzersiz, rehabilitasyon, diyet, psikoterapi gibi tedavi türlerinin birleştirilmesiyle oluşan tedavilere ilaveten termal sularda rekreasyon ve eğlence ile oluşan turizm şekli olarak tanımlanmaktadır.

2017 verileriyle, dünyadaki sağlık turizminin yıllık 500 milyon insan hareketliliğine ve 100 milyar dolar toplam bütçeye ulaştığı, ve termal turizmi de bu hacim içerisinde küçük bir pay olarak açıklanmaktadır.

Bizim burada vurgulamaya çalıştığımız ise, ülkemizin, sağlık turizmi ile (gerekiyorsa) bağlantılı, ancak bundan bağımsız/müstakil bir “termal turizmi sektörü politikası” oluşturup, bu çizgide ayrı politikalar geliştirmek suretiyle, bu alandaki jeotermal potansiyelimizi hakkıyla değerlendirebilmektir.

Türkiye Sağlık Turizmi Derneği verilerine göre, Türkiye’de 1800’den fazla jeotermal sıcak su kaynağı bulunmakta, ancak bunların sadece % 6’sı turistik amaçlı kullanılmaktadır. 

Türkiye’de 46 ilimizde 196 adet kaplıca tesisi bulunduğu ve bu kaplıcalardan yılda 10 milyona yakın yerli, 300 bin civarında da yabancı turist yararlanmakta olduğu belirtilmektedir. İşte bizim vurgulamak istediğimiz, buralardan yararlanacak yabancı turist sayısının 300 binlerden, 10 milyon sevilerine çıkartmayı sağlayabilmektir.

Çünkü BM Nüfus Fonu verilerine göre dünya nüfusunun % 13’ü 60 yaş üstüdür. Bu oran Avrupa’da % 18 civarındadır. Bu oranların önümüzdeki 10 yılda % 25’ler civarında olacağı tahmin edilmektedir.

Termal Sağlık kaynakları açısından ülkemiz oldukça şanslı. İzmir, Bolu, Kocaeli/Ayazma, Kütahya, Afyon, Yalova, Bursa, Kastamonu, Çankırı, Kırıkkale, Ankara’nın bazı ilçeleri, Manisa, Denizli, Balıkesir, Çanakkale, Uşak, Nevşehir, Artvin, Samsun, Ağrı bu yönden şanslı bölgelerimizden bazıları sadece.

Yararlanacaklar için hem sağlık ve şifa, hem de turizm potansiyeli taşıyan, şifa ile turizmi birlikte sunan bu alanda, ülkemiz oldukça yüksek potansiyele sahip olmakla birlikte, dünyada yeterince tanındığımızı sanmıyorum.

Turizm denince sadece yaz sezonu ve deniz akla gelmesi ne kadar doğru ve yeterlidir, düşünmek gerekir.

Dünyada genellikle sağlık turizmi bünyesinde değerlendirilen termal turizminin, ülkelerin koordine ve desteğiyle daha kolay ve kalıcı büyüdüğünü görmekteyiz.

Son yıllarda ülkemizin sağlık turizmi alanında da önemli adımlar attığı, sektöre sağlanan sair desteklerle hızla gelişmeler yaşanmakta olduğunu gözlemliyoruz.

Ancak, termal turizmi politikaları oluşturarak, sektöre sağlanacak sair kamu desteklerinin yanısıra, özellikle yine kamu (mesela Sağlık ve Turizm Bakanlıklarımızın) işbirliği ve koordineleriyle reklam ve tanıtım gibi yöntemlerle, Avrupa Ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyada gerektiği düzeyde tanınırlılığını başarabilirsek, önümüzdeki 10 yıl sonrasından itibaren, bu alanda da yılda minimum 30-40 milyar dolar ciro sağlayabilecek potansiyele sahip olduğumuza inanıyorum. 

Ülke olarak bu seviyelerde ilave gelir elde etmek demek, aynı zamanda ilave yeni yatırımlar ve ilave ciddi istihdam artışlarını da sağlamak demek olacaktır.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu