banner4
13.01.2024, 10:51

"siyasetin matematiği" "Özgürlük ve Sorumluluk"

ÖZGÜRLÜK;  sorumluluk bilinci ve çabasıdır!

Eğer her kes “ÖZGÜR” değilse; hiç kimse ÖZ ve ÖZGÜR değildir!

Aramızda çaresiz ve esir olarak yaşayan varlık olan “ÖZGÜR”lük tıpkı kayıp insanlık gibi bulunmayı ve adilce herkesin hakkı olan pay/paylaşılmayı beklemektedir!

GÖZ’lerimizin önünde yaşayan yaratılmış her nimete muhtaç yaşamak ne muhteşem bir çelişkidir!

HAK’lı İSYAN ve HAK’lı despotizm kadere yazılmış reçete olarak önümüzde çaresiz raks etmektedir!

HAKKIN heybesinde saklı duran “ÖZGÜRLÜK” er ya da geç adilce doğacak ve dağıtımı yapılacaktır!

TOPLUM’sal bilinç için bireysel bilinç şart; toplumsal linç eşiğini aşmak mümkün, bireyi bilinçlendirmek ve bireysel bilinç ile “toplumsal bilinç” tıpkı arıların muhteşem başarıları gibi İNSAN’a sunulacaktır!

ÖZGÜRLEŞMEK için tek düşman cehaleti kıyamet öncesi muhakkak yenecek İNSAN

GEÇMİŞ i kirli tarih ile hesaplaşmak ve geleceğe odaklanmak lazım!

İNSAN, TOPLUM/lar, MİLLET/ler ,DEVLET/ler ve SİYASET ne kadar sorumlularsa ancak o kadar ÖZGÜR/lerdir..!

Türk siyasetinin geçmişine yolculuk yapmaya devam edelim..!

Demokrat Parti Paradigması

Demokrat Parti’nin Türk Milleti adına devlet salahiyetini kullanma ve “Büyük Milleti” “Türkiye Meclisi”ne  taşıma felsefesiyle ürettiği paradigma Türk siyasetinin temel referansını oluşturmuştur. “Yeter Söz Milletindir” tümcesinin siyasal bir reklam sloganından çok bir imdat çağrısı olarak yankı bulması ve Milleti, Devlete karşı koruma ekseninde örgütlemesi siyasetin tanımına ilişkin önemli bir kompozisyondur.

Yukarıda bahsini ettiğimiz Siyaset, iktidar, devlet ve derin devlet kavramlarının mahiyetiyle algılanması, son tahlilde Milletin devlete karşı verdiği mücadeleden elde ettiği ilk zafer olarak siyaset tarihine geçmiştir.

Bir paradigma olarak Demokrat parti; siyaset felsefesini ahlak ve demokrasi mayasıyla yoğurmuş, milleti devlete karşı bu minvalde harekete geçirmiş, millet adına devlet erkini kullanmaya çalışmış ve son tahlilde devletle girdiği çatışmanın mağlubu olarak siyaset mezarlığındaki yerine gömülmüştür.

Referans teşkil ettiği sonraki siyasi partilerin devlete karşı konumlanırken “karşı duruş”tan “çapraz duruş”a geçişi idare-i maslahat haline gelmiş ve devleti karşısına alan  her türlü siyasi paradigma, tosladığı devlet duvarının dibinde toplu bir mezara defnedilmekten öteye gidememiştir.

Mülevves devr-i istibdat (Kirli baskıcı dönem) olarak anılan imparatorluğun son çeyrek asrı ile ulus devlete geçildikten sonraki ilk çeyrek asrın sistem savunmaları teorik olarak değilse bile politik ve pratik olarak benzerlik arz eder.

Biri bir imparatorluğu elde tutmak adına kuşkuyu kronikleştiren istibdatla hükmederken diğeri yeni bir ulus devleti tesis etmek adına tek parti despotizmini olağanüstü dönemin savunması olarak hükmetmiştir. İkisinin ortak hassasiyeti statükonun devamını korumaktır. Bu anlamda pratikte görülen istibdat ve darbelerin siyasi kimliği muhafazakardır.

İmparatorluk sonrası bir paradigma olarak tezahür eden cumhuriyet hareketinin kendini muhafaza ve müdafaa etmek adına devlet aygıtını baskı unsuru olarak kullanması Demokrat Parti paradigmasının temel çıkış noktasını oluşturmuştur. “Yeter Söz Milletindir” diyerek siyaseti devletten millete eviren Demokrat Parti aynı zamanda demokratik bir evrimin ilk mimarı olmuştur.

Ancaaak!!!

Önemli  diğer hususları göz ardı etmemekte fayda vardır. Zira Türkiye Cumhuriyeti çok kısa bir zamanda büyük işler başarmasının yanında  kısa bir zaman diliminde büyük ve acı tecrübelerle de  ar ve iftiharı bir arada barındırmaktadır….

Yukarıda büyük bir demokrasi iştihasıyla bahsini ettiğimiz “Demokrat Parti”nin tezahürünü, idamla sonuçlanacak bir hareketin kahramanlık macerası olarak algılamak fazlaca hamaset olur.

Demokrat Parti CHP ye rağmen kurulmuş bir hareket değil, ancak kuranların da öngörmediği bir şekilde CHP’ye rağmen büyümüştür.

Zira  konjonktürün icapları da bu harekete vaziyet etmiştir. CHP ile başlayan tek partili dönemin 1930 lu yıllara kadar oluşturduğu dikta görüntüsünün perdelenmesi için bizatihi Mustafa Kemal tarafından güdümlü bir muhalefet partisinin kurulduğunu unutmamak lazım.

 Demokrat Parti’nin böyle bir telkin talimatla tezahür ettiğini söylemek mümkün değilse bile tek partili dönemin izin ve icazetiyle harekete başladığı da yadsınamaz.  Mustafa Kemal’in telkin ve talimatıyla kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası Demokrat Parti’nin pasif bir örneği olarak siyaset tarihindeki yerini korumaktadır.

Mustafa Kemal’in, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurucularından Fethi Bey'i parti kurma konusunda ikna etmek için "Bu günkü manzaramız aşağı yukarı bir diktatör manzarasıdır. Vakıa birer meclis vardır. Fakat içeride de dışarıda da bize diktatör nazarıyla bakıyorlar.”diyerek acil muhalefet isteğini dile getirmesi Demokrat Parti’yi tahlil etmek açısından önemli bir argümandır.

Zira 1929 dünya ekonomisinde yaşanan bunalımın Türk Ekonomisine de yansıması, toplumsal hayatta yapılan devrimlerin bir sosyal kimlik bunalımına yol açması, tek partinin halka karşı baskıcı uygulamalarda bulunması  gibi nedenler halk arasında derin bir hoşnutsuzluğa neden olmuştu. 12 Ağustos 1930'da, oluşturulacak güdümlü muhalefetle Meclis’in tepkisini ölçmek, milletin hassasiyetlerini deşifre etmek, ve gelişen tepkilerin boyutunu anlamak maksadıyla Mustafa Kemal’in talimatıyla eski başbakanlardan Fethi Okyar başkanlığında Serbest Cumhuriyet Fırkası kurduruldu.

Fakat bu güdümlü ve suni muhalefet, beklenilenin ve sanılanın üstünde bir ilgi uyandırmış , çeşitli illerde kısa sürede kolayca örgütlenmiş ve  Fethi Okyar’ın gittiği illerde izdihamla karşılanmasına yol açmıştır. İzmir’e girişi sırasında  İzmir Valisi  Kazım Paşa ve CHP’lilerin engellemelerine rağmen halk Fethi Bey'i karşılamaya gitmiştir. Güvenlik kuvvetlerinin rastgele ateş açması üzerine 14 yaşında bir çocuk öldürüldüğü bu olayda, babanın çocuğunun cesedini Fethi Bey'in önüne koyarak "iste size bir kurban! Başkalarını da vermeye hazırız. Yeter ki sen bizi bu zalimlerin elinden kurtar!" dediği bilinir.

Gelecek cumartesi  Demokrat Parti Paradigması konusuna devam edeceğiz..!

Yorumlar (0)
12
az bulutlu