banner4
17.02.2024, 10:24

"siyasetin matematiği" "İntikam  ve Sabır"

Sabır kurtuluşun anahtarıdır...

Sabır ikinci akıldır.

Meyvesi çok lezzetli olandır sabır.

Taşar sabır.

Taşmayan sabır da sabır değildir.

             Kabuğunu genişletemeyen ağaç ya kurur, ya da çatlar.

 Mücadele ve çaba devam edebildiği sürece yenilgi yoktur.

Başkalarının kararlarıyla davranmaya devam edersek, kendi kararlarımızı veremez hale geliriz.

Bugün diktiğiniz ağacın yarın meyve vermesi imkânsızdır.

Önemli olan, başarıya ulaşmak değil, başarı yolunda bugün yeni bir şey yapmayı başarmış olmaktır.

Başaranlar vazgeçmeyenlerdir...

İntikam ve Siyaset

İntikam güzeldir, ama sabretmeyi bilene…

Hiçbir zaman erken değil, her zaman geç…

Namlular soğumamış ve henüz kan kurumamışken alınan intikam düşmanın canını yakmaz.

Her şeyin unutulduğunu ve yaptıklarının yanına kar kaldığını düşünmeye başladığı zaman saldırmalı belki de…

Belki de en büyük intikam henüz kan kurumamışken bağışlamaktır düşmanı.    Ama namusun tüfengini omuzdan düşürmemek kaydıyla.

“Kin susturur adamı adına çıdam (Sabır) denir, susulunca tutulan çetele simsiyahtır…” (İ.Özel).

Kini iyi saklamak herkesin harcı değildir. Kin, zekanın yüksek tepelerinde değil iyi terbiye edilmiş bir ruhun mahzeninde tutuldukça değer kazanır.

Orada zamanla yok olmuyorsa zaten ruh da kalmamış demektir.

Görünen halin telkin ettiği itimat alınacak intikam için bir mermi değeri taşımıyor.

Zira kinine ve davasına değer veren adam silahını çekmese bile şarjörüne boş kovanlar doldurmaktan  utanır.

Kuru sıkı taarruzların tercümesi ise lisan-ı vakvakiyedendir.

Aile içi geçimsizlik çatışmaya dönüşmedikçe kimsenin boşanma iradesiyle mahkemeye başvurduğu vaki değildir.

Böyle bir halin vukuunda menfaat ve muvazaa aranır.

İstifham bu noktada başlar ve bir soruyla başlayan merak tahmini imkansız bir cevap olarak karşısına çıkar insanın.

Ve hayrete şayan kırılma da tam bu noktada yaşanır.

İstifhama muhatap olanın ise “Biz böyle düşünmemiştik” ayarındaki mahcup duruşu yerini zamanla mizansen pozlara bırakır.

Sebepler konuşulmadan ve tartışılmadan savaşlar açılmaz.

Sebebini, açtığı savaştan sonra anlatmaya çalışsa da hala meşruiyet zeminine oturmamıştır.

Kart görmeden, hakemle tartışmadan, koçla dalaşmadan, rakiple sürtüşmeden, kurulu bir takımdan, maçın son çeyreğinde ayrılan ve eline aldığı topu patlatmaya çalışan bir oyuncunun hali kadar garabet arz ediyor siyasi canbazların peşmürde halleri.

Siyasi partiler muhalefette iken söylem ve siyasetiyle desteklenir, iktidarda iken icraatlarıyla muhasebe edilir.

“Zeka, babacan tavrıyla tiksinti verir” (İ.Özel) dizesinin siyasetteki te’vilini ve tefsirini iyi yapmakta fayda vardır.

“Doğru konuşmak” la “güzel konuşmak” noktasında ayrılır peygamberler ve şairler.

Doğruyu güzel ifade etmek ise İlahi bir kudretin tasarrufundadır.

Bir siyasetçi ise kendisinden duyulmak isteneni değil, doğru olanı (hakkaniyeti) doğru yerde ve yerinde vurgularla konuştuğu zaman büyür.

Onu peygamberlerden ayıran özellik ise hakkaniyete olan bağlılığı ve vekalete olan liyakatidir.

Siyasetin taktik ve tekniğiyle giriştiği bazı temasların medyada yer alması siyasete ilişkin endişelerini ele veriyor aslında.

Mevcut siyaset kurumlarının dışında yeni oluşumlar tasarlayan eşrafa medya yoluyla yaptığı davetler samimiyetten çok yol kesmeye işaret ediyor.

Oysa milletin kaderine yön veren bir makama talip olanların tüm samimiyetleriyle kendini ortaya koyması gerektiğini önce Siyasetçi bilmelidir.

Herkesin kaptanı olmak istediği bir takımdan rakip ceza alanını zorlayacak bir oyun çıkmaz.

Sağ siyasetin içinde bulunduğu utanç verici kompleksin sosyolojik boyutta kırılmalara yol açtığını görmek gerekiyor.

Görünen o ki kaptanlık pazubendini taşıyan Siyasetçinin kendi dışında oluşacak yeni takımların kurucularını kendi takımına oyun kurucu olarak dahil etmek istiyor. Bunu ise taktikle değil samimiyetle yapmasıdır. O’nu daha da büyütecek ve siyaset üstü bir kişilik haline getirecek şey de budur.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu