banner4
02.02.2021, 11:31

Sistemin Zehirlediği Toplumdan Panzehir Yapmak

Tarihte toplumu kutuplaştırma rolünü üstlenenler, isteseler de ölümcül inatlarından kolay kolay vazgeçemezler. Bu unsurlar partilerin, mahkemelerin ve güvenliğin ideolojik karakollara dönüşmesine gizli açık öncüleri olurlar. Sonra bu gibi tabloların oluşmasını özenerek seyrederler. Yine bu unsurlar toplumsal olumsuzlukları körükleyerek içinden çıkılmaz ortamlara sürüklemeye bire birdirler. Tarzları değişir, niyetleri değişmez... Özgürlük heveslisi görünür, ama diktatörlük isterler. Devletin güvenlik önlemleri artırıldıkça bireysel ve toplumsal özgürlüklerin kısılacağını, bireyin ve toplumun kalkışmalarında daha kolay manivela olacaklarını bilirler ve bu ortamların görünmez koçudurlar.  

Ülkemizde Başkanlık sisteminin sandıktan çıkmasına engel olamayan siyasetlerimiz ezberlerini bozmaya bir türlü alışamadı; “demokrasiye dönüş”,” parlamenter rejim”, “güçlendirilmiş parlamento”, “yarı başkanlık sistemi” ve son durakları;“tek adam hâkimiyetine son” gibi, eski yeni tasarlanmış sokak siyaseti feveranları ile ülkeyi yeniden cadı kazanına çevirmeyi deneme niyetleri, değişmemişe benziyor. Başkanlık sistemini parlamentarizmin siyasi pandemi çıkmazından çıkarmaya niyetleri yok... Başkanlık yönetiminin henüz tam oluşturulmayan alt yapısını, henüz dokunulmayan yeni anayasasını göremediklerinden olsa gerek ki, parti sayısının başkanlık sistemiyle iki, iki buçuk partiye inmesi beklenirken, parti sayısı hülle iddialarıyla, prematüre partilerle, eski tas eski hamam çoğalıyor, çoğaltılıyor. Bu olumsuz gelişme bile  onları korkutuyor.

Başkanlık seçiminde siyasetlerin yasal mecburiyetten iki aday üzerinden şah-mat hamlelerini anladıkça; iki aday için, ittifakların şekilleneceğini de nihayet anladılar… Meclis için, Milletvekilliği seçim tarihi önem taşısa da yedi sekiz parti olarak renkliliğe ve her kafadan bir ses getirmekten öte bir işlev görmeyeceğe benziyor.

İç politikada bu belirsizliğin yarattığı sataşma, karşılıklı sertliği ve siyasi gerginliği tırmandırmaya devam ediyor. Kabul etmek gerekir ki, bugünkü toplumsal moral motivasyonumuz ülkesel demokratik birliğimizi sağlayamıyor. Demokrasi masasının hiçbir ayağında, Yeni Anayasa’nın  talep edilmesinde neden muhalefet partileri yok?

Bu anlamada 19 yılda siyasi narkozdan ancak çıktığını sanan muhalefet partilerinde görünen manzara iç açıcı değil; fikri ve dini inançlarda, reformlarda u dönüşler anlamada, yeniden demokrasiyi koruma ittifaklarını sağlayacak durumda değiller. Millet ittifakı deyip duruyorlar. Millet ittifakının iki umutsuz şansı var: Biri Pkk’nin silah bırakmasıdır. Diğeri Hdp’nin seçimlere girmemesidir.  Bu iki seçenekte yakın süreçte na mümkündür. Bu nedenle, kısmi illegal Kürd silahlısının legalitesi olan Hdp’yi demokrasi için, legal, meşru Millet ittifakına resen dahil etme ve millete izah etme şansları yok, siyasi cesaretleri ise hiç görülmüyor. Sürüsünün yönünü belirleyemeyen çoban, saldıran Kurt’a hiç ateş edebilir mi?

Toparlarsak, her vatandaşımız ülke kalkınmasında iki temel engelimizin olduğunu biliyor.

Bunlar, ekonomi ve Kürd Haklarıdır. Ekonomik sorunu şimdilik başka zamana bırakalım ve devam edelim.

Kürdler siyaseten ülke ve devlet demokrasisinin hem zehiri hem panzehiri olmaya devam ediyor.

Görünen o ki; yalnız bölgede değil, ülke sathında yapılacak her türlü seçimde iktidar olma şansı olan siyasetleri iktidara taşıyacak “demokrasi için birlik” enerjisinin olmazsa olmazı Kürd seçmenlerdir. Bu seçmenin hangi yöne eğilim göstereceği siyaseten ve sistemsel olarak önem taşımaktadır.

Pamuk ipliğine bağlı Millet İttifakının millete sunacağı ciddi bir gerekçesi ve stratejik manifestosu yok. 

Sine-i Kürd’e dönüşleri, davranışları, bakışları günü birlik, kaygan ve taktiksel...

Kürd seçmenin İktidar’a alındığı, İktidar’a darıldığı propogandası, muhalefetin iştahını kabartsa da Kürd demokratik hakları anlamında iktidarın çeyreği kadar Kürd ve Türk halkları arasında siyaseten güven veren garantör olamıyorlar.

Yerel kültüre dair sözler ve vaatler, parti liderlerinin bölük pörçük ve yüzergezer sözel söylemlerle bir okşanıp bir ötelenirken, belirsiz, rotasız ve güvenden uzaktır.

Millet ittifakı muhalefetinin henüz adını koyamadığı, ancak fısıldadığı söylemleri, zaten bu iktidar Kobani,  Hendek-Çukur ve 15 Temmuz olayları nedeniyle kısmi u dönüşüne rağmen, daha önce yaptığı şeylerdir. Bu anlamda muhalefet birleşik bir ittifak için, Kürdlere siyasetten açacağım dediği yeni sayfa siyasetin Bit pazarında bile alıcı bulmaz.

Bu ülkede kimsenin kolay kolay “ben Müslümanım, ben Kürdüm” diyemezken, daralan demokrasiyi genişleten ve Kürd Haklarının demokratik yollarını 2005 ten 2015 yılına kadar reformlarla sürdüren bu iktidardı. Taa ki, yukarıda değindiğimiz gibi iktidara fiili olarak teke tek ve birlikte yönelen Fetö-Pkk ve militer Kemalizmin kuşatması başlatılana kadar. Bu nedenlerle daralan demokrasi ve Kürd hakları yolunu yine ve ancak yeniden ve en iyi açabilecek siyasi güç bu iktidardır.

Son 19 yılda siyasetin işi bilenlerle yapılması gereken bir hizmet olduğunu ve bu ülkede Başkanlık sistemine geçişin artık şarttan öte bir zorunluluk olduğunu ilan etmek bile cesaret isterdi. Halka başvuruldu ve 16 Nisan 2017 den beri başkanlık sistemine geçiş için, halktan onay alınmış... Aradan geçen süre içinde sosyo ekonomik politik alt yapısı oluşturulmayan Başkanlık sistemi, muhalefet partilerince demokrasi meyvesi tutmayan, adı konulamayan aşısız ağaca benzetiliyor.

Başkanlık sistemini rölantide durmuş iddiası ile muhalefet partilerine adeta olmayan “ehveni şer” ittifakı üzerinden parlamentarizme geri dönüş hayalleri kurduruyor.

Süreç yeni süreçlere gebe ve sıkıntılı olabilir mi?

Bu iktidar, salt ülkücü milliyetçilerin, resmi Kemalist ideolojinin, sağ muhafazakarların iktidarı için mi? Ya da iktidarı kemirip düşürmek çabası kimlerin? Dem’i devranı geçmiş milliyetçi söylemlerle, palyatif, duygusal dalgalanmalarla, hamaset politikalarıyla gündemi sanki Mhp- Vatan partisi belirliyor. Bu yazıda; Türk Milliyetçiliğini kimler ve hangi güçler yapıyor? Kürdleri anlamak kime düşer? soruları okuyucuya kalsın istiyorum.

Barikatın öte yanında 2023 seçimleri veya baskın bir seçim olması halinde; iki yıldan beri parlamentarizm ile başkanlık sistemi diyen siyasetlerin arasında ilerici gerici seçimi şekline dönüştürülüp, topyekun Kürdleri taraflarına çekmeye çalışan bir muhalefet politikası geliştiriliyor.

Mhp Cumhur ittifakında ama işin farkında değil sanki, ipi çekerek toplumsal gerginliği artırdığını duymaz olmuş. Bu gidişatla Millet İttifakına psikolojik katkı, pozitif enerji sağlıyor. Muhalefetin işini kolaylaştırıyor. Bu sıkıntıyı, hem Sayın Devlet Başkanı hem Devlet Bahçeli görmek durumunda. İktidarın sert milliyetçiliğine devam etmesi, Kürde mağduriyeti periyodik bir duygu seli oluşturması kadar bölgede ve metropollerde Pkk’yi en yakın örnekle 2018 genel ve 2019 yerel seçimlerinde kendini pasif savunma politikasında tutarak, yine sessizce, direnmeden seçimi bekleyecek bir konuşlanmaya iter.

Muhafazakar, demokrat, mütedeyyin Kürdleri yine Millet muhalefetinin 23 Haziran 2019 İstanbul Belediyesi seçimlerinin benzer taktiğiyle büyütülmüş, genişletilmiş bir versiyonuyla 2023 seçimlerinde de seçimlik tava getirmeye çalışan bir Chp kadar, istemiyorum yan cebime koy diyen bir İyi parti tetikte duruyor.

Ayrıca Kürdün sırtından bir türlü inmeyen Pkk’nin seçimlerde Hdp üzerinden alacağı nihai kararlarını metropollerde uygulamaya koyacağa benziyor. Bu nedenle Başkanlık makamınca reformlar, yasalar ve yeni Anayasa geciktikçe demokratik siyasetimizin çoklu organ yetmezliğiyle uc verdiği görülüyor.

Ülke siyasetimizin akciğeri su topluyor.  

Peki çıkış yolu nedir?

Siyasi fay hatlarımızın derinleşmesine engel olabilecek, barış sofrasını kurabilecek, başkanlık sisteminin bu ülkeye neden, nasıl ve hangi yerel ve genel yasalarla gerekli olduğunu anlatabilecek argümanlara sahip erk, hâlâ iktidar partisidir.

Yerim dardır, demeyecek, yeni demokrasi için gerekeni sunacak, vatandaşları kimlik siyaseti yapmaya mecbur bırakmayacak, toplumsal ayrışmaya götürmeyecek, milliyetçi kan uyuşmazlıklarını gideren yeni bir iklim yaratacak güç ve deneyimin sahibi hâlâ bu iktidardır.

Bugünkü koşullarda;

Muhalefettin parlamentarizme dönüş hayali tutmaz.

Başkanlık seçimini Sayın Erdoğan yeniden kazanmasına kazanır.

Gizli açık ittifaklar nedeniyle hormonlu particikler bile birer, ikişer hatta üçer milletvekili çıkarırlar, ana muhalefette, muhalefetiyle kalır. Parlamento heftreng (Newton çarkı) olur.

Millet ittifakının Parlamenter sisteme dönüş hayalleri oluşmaz, ama kimilerini parlamenter yapabilir.

Bütün bunlar olur ama, olması gereken reformlarda zaman kaybına uğrarsa, bu ülkede ve güzelim insanlarında; politik dostluk kaybolmaya, ideolojik ayrışmalar öne çıkmaya ve bundan da ülkenin eko-politik demokrasisi yani istikrar ve toplumsal barışı ne kadar zarar görecek?

Düşünülmesi gereken budur…

Bunu da; siyasetin esnafları değil, siyasetin erbapları iyi düşünmeli...

Nokta…

Yorumlar (1)
Akif 3 yıl önce
Evet malesef dünden günümüze değişmeyen bazı trajik durumlar
12
az bulutlu