banner4
07.08.2023, 11:57

KAYMAKAM KÖPRÜLÜ HAMDİ BEY VE AKBAŞ CEPHANELİĞİ BASKINI

Hamdi Bey 1886 yılında Makedonya’nın Vardar Kazası’nın Köprülü Kasabasında doğmuştur.

Babası Kolağası İbrahim Beydir. Küçük yaşta yetim kalmış ve dayısı Celalettin Bey tarafından yetiştirilmiştir.

İlköğrenimini doğduğu Köprülü’de, Orta öğrenimini Üsküp İdadisinde yaptıktan sonra İstanbul’a gelerek Mülkiye Mektebinde yüksek öğrenimine başlamıştır.

20’li yaşlarında Mülkiye tahsili yaptığı yıllar, Osmanlı’nın son dönemleridir. Yaşanan olayları herkes gibi üzülerek ve ne yapabileceğini düşünerek izlemektedir.

24 yaşında Mülkiye’den mezun olduktan sonra, ilk defa açılmış olan İhtiyat Zabiti Mektebine (Yedek Subay Okuluna) girmiş ve 1911 yılında Asteğmen olarak mezun olmuştur.

Aynı yıl Kosova’da Maiyet Memuru olarak memuriyete başlar. Ancak 1 yıl sonra Balkan savaşları patlayınca orduya katılarak, savaşın sonuna kadar Osmanlı ordusunda subay olarak görev yapmıştır.

Edirne’yi kurtaran ordunun sol cenah komutanı Kazım (Özalp) Paşa, Hamdi Bey’den bahsederken “Önceleri bir fikir adamı olan, okumayı seven, şiir yazan, yağlı boya ve kara kalem resimler yapan, ud, keman ve tambur çalan, hergün traş olan, şık giyinen naif bir Maiyet Memurundan, gözünü budaktan sakınmayan, cesur ve çetin bir savaşçı çıktı” demiştir.

Edirne’nin geri alınmasından sonra, önce Edirne Polis Müdürlüğü İdari Bölüm Başkanlığı’na, birkaç ay sonra da Demirköy Kaymakamlığına atanır.

1914-1918 yıllarında Demirköy, Malkara, Sındırgı, Edremit Kaymakamı olarak görev yapmıştır.

Edremit’te kaymakam iken sık sık toplantılar yapmaya ve halkı Kuvay-ı Milliye’ye destek vermeye ve katılmaya teşvik eder. Bir süre sonra bu İstanbul’dan duyulunca uyarılsa da uyarılara kulak tıkar.

Dağlarda kimi çetelerin halka zulüm ettiği, kimi çetelerin ise yunanla işbirliği yaptığı bir dönemde, dağlara haberciler göndererek herkesten silahını teslim etmemesini ve milli direniş hareketi için hazırlık yapmasını ister. Kesin ve kararlı duruşu işe yaramıştır.

Hamdi Bey milli duruşu ve kuvvacılara destek vermesi nedeniyle Damat Ferit Hükümetince azledilince, O da önce Ayvalık’ta bulunan 172. Alay Kumandanı Ali Çetinkaya’nın yanında kalır, daha sonra Balıkesir’de kurulmuş olan Müdafa-i Hukuk Cemiyetine katılır. Biga ve Yenice bölgelerinde işgalcilere karşı bir çok savaşa katılır.

O dönemde Edremit’te Kuvay-ı Milliye marşı yazılmıştır:

Osmanlı’yız ey kardaşlar, birdir bizim yurdumuz,

Yürümektir, çalışmaktır vatan için borcumuz,

Şan vermiştir, şan almıştır şu heybetli ordumuz.

Yastığımız taştan olsa, yorganımız yapraktan,

Vazgeçmeyiz bu ordudan, bu kırmızı sancaktan.

Yürüyelim, ecdadımız bu yolda yürüdü,

Şu toprakta nice Aslan kemikleri çürüdü,

Vatan aşkı gayrı bizim sinemizi bürüdü.

Yastığımız mezar taşı, yorganız kar, taş olsun,

Ben bu yoldan dönersem, namus bana ar olsun..

Yunan işgali genişledikçe, Kuvvacıların silah, mühimmat ve asker ihtiyacı da çok artmaya başlamıştır.

Böyle bir ortamda, İşgalci Fransız Birliklerinin kontrolünde ve koruması altındaki Gelibolu Yarımadasının doğusunda küçük bir koyda bulunan Akbaş Cephaneliğine baskın yaparak buradaki cephaneleri ele geçirme fikri gündeme gelir. Gündeme getiren de, daha sonra planlayan da bizzat kendisidir.

Hamdi Beyin planı, başlangıçta, baskın yapılarak el konulacak olan koyun gerek coğrafi durumu ve gerekse çok sıkı korunuyor olması gibi nedenlerle kabul görmez. Sadece denizden ulaşım vardır ve denizde İngiliz ve Fransız savaş gemileri sürekli devriye, gözetleme ve kontrol faaliyetleri yapmaktadır. Ancak Hamdi Bey kararlıdır ve üstelik vatan savunması için buna çok ihtiyaç vardır. 

Neticede Hamdi Bey tüm riskleri kendisi alarak, kuvvacı üstlerini ve bölgedeki Kaymakam meslektaşlarını zor da olsa ikna eder.

Gizli, dikkatli ve ayrıntılı çalışmalar, araştırmalar ve planlamalar yapar. Araştırmalar ve çalışmalar tamamlanınca baskın planı kesinleşir. 26/27 Ocak 1920 gecesi Hamdi Bey komutasında 30 kadar yiğit askeriyle harekete geçer. 200 civarında işgalci fransız askerinin koruduğu Akbaş Cephaneliğine denizden sessizce sızarak ele geçirirler.

Baskında 8.000 tüfek, 200 tabanca, 40 mitralyöz, 20.000 sandık cephane ele geçirilmiştir.

Baskında ele geçirilen silahlar ve mühimmatların kuvay-ı milliye güçlerimize dağıtıldıktan ve gereken yerlere ulaştırıldıktan sonra, esir alınan fransız askerleri iade edilir.

Balıkesir’de bulunan 61. Tümen Komutanı Kazım (Özalp) Paşa bilgilendirilir. O da Ankara’ya bir telgrafla durumu bildirir. Mustafa Kemal Paşa cevabi telgrafıyla memnuniyetlerini ve teşekkürlerini ifade eder.

Olayın duyulmasıyla, İstanbul’da bulunan İngiliz ve Fransız işgal kuvvetleri üst komuta kademeleri çılgına dönerler. Bölgeye faillerin yakalanması için büyük birlikler sevk ederler.

Bu sırada Hamdi Bey atına atlayıp Yenice taraflarına doğru yola çıkar. Amacı Yenice’de depolanmış silah ve mühimmatı da ele geçirip Kuvay-ı Milliye’ye dağıtmaktır. Yenice’ye doğru at koştururken, İnova Köyü yakınlarında hain-işbirlikçi çete reislerinden Hacıoğlu tarafından yakalanır. Büyük işkencelere maruz bırakılır. Biga’ya götürülürken de yolda kafasına sıkılarak şehit edilir. Tarih 18 Şubat 1920’dir.

Cansız bedeni Biga’ya getirilerek, halka gözdağı vermek için sokaklarda ayağından sürüklenerek gezdirilir.

Olayı haber alan 14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzet Paşa, güçlü bir birlikle Biga’ya gelerek Hamdi Beyi ve beraberindeki şehit arkadaşlarını uygun bir şekilde mezarlığa defneder.

Hamdi Beyin mezarı, 1941 yılında Biga Şehitliğe nakledilir ve adına bir anıt dikilir.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah..

Yorumlar (0)
12
az bulutlu