banner4
10.11.2021, 12:13

İRFAN MAVRUK

İRFAN MAVRUK

1940 yılında Adana’da Celal ve Hüsniye çiftinin oğulları olarak dünyaya gelen İrfan Mavruk, kardeşinin çeşitli gazetelerde çıkan beyanlarına göre daha İlkokul öğrencisiyken teknolojiye ve özellikle de füzelere ilgi duymaktadır.

Ortaokulu bitirdikten sonra Adana Erkek Sanat Enstitüsüne devam ederken roket tasarımları yapıp onları denemeye başlar ancak hakkında çok fazla şikayet gelmektedir ve sürekli gözaltına alınır, karakola götürülür.

Çizdiği füze resimleri, eliyle boş bir kağıda çizdiği karmakarışık bir kısım resimlerden oluşmaktadır.

İrfan Mavruk projelerine destek olunması amacıyla her kapıyı bir ümitle çalmaktadır, ancak destek çıkan olmaz. Başvurduğu yerler arasında, Adana Elektrik Mühendisleri Odası da vardır. Heyet olarak Mavruk’un projelerini dinlerler ama sonuç yine aynıdır, projelerini imkansız olarak değerlendirirler. Bununla da yetinmezler, 1959 yılında yayınlanan Oda Dergisinde çıkan bir yazıda, İrfan’ın projelerinin gerçekleşmesi imkansız ve İrfan kendisinin kuruntuları, fantezileri veya hayalleri olarak nitelerler.

O, bunların hiç birine kulak asmadan, projelerini azimle yapmaya devam eder. Çünkü kendisi inanmakta ve nasıl yapılacağını kafasında planlamaktadır.

Hatta, bir keresinde, Adana’da Yamaçlı Mahallesindeki evlerinin odasında ateşlediği füze evlerinin tavanını delince, evde sıkıntı bile yaşamıştır.

Kardeşinin anlattıklarına göre, bir gün okulda atom dersi işlenirken öğretmene yine projelerinden ve geldiği aşamalardan bahseder. Bunun üzerine öğretmen okul müdürüne, okul müdürü milli eğitim müdürüne, o da Adana Valisine  konuyu intikal ettirir. Tam da o sıralarda yeni açılan İncirlik Hava Üssünden ABD’li mühendisler de konudan bir şekilde haberdar olunca gelirler ve İrfan’a tepkili motorları sorarlar, o da izah eder. ABD’li mühendisler İrfan’ı ve anlattıklarını dikkatlice takip ederler ve “olağanüstü” olarak nitelendirirler.

Bu gelişmeler üzerine dönemin Adana Valisi, TBMM Başkanı Refik Koraltan’a bir mektup yazarak konuyu iletir ve Koraltan da durumu dönemin Başbakanı Adnan Menderes’e anlatır.

İrfan Mavruk Ankara’ya getirtilir. Önce Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü hocaları kendisiyle bir mülakat yaparlar ve neticesi olumlu olunca, konu ilgili Bakana iletilir. Bakan da konuyu Başbakan Adnan Menderes’e intikal ettirir.

Menderes, yetkililere İrfan Mavruk’u Dolmabahçe Sarayı’nda görmek istediğini söyler. Ve ilgili heyetle birlikte getirilen İrfan’ı ve heyeti dinleyince ikna olur.

Bu yaşananları müteakip İrfan Mavruk, giderleri üstün zekalılar fonundan karşılanmak üzere ABD’ye gönderilir.

1959 yılında ve henüz 19 yaşındayken ABD/New York’a giden İrfan Mavruk, orada testlere ve mülakatlara tabi tutulur. Bunların sonucunda da Columbia Üniversitesine kaydedilir. Elektrik-Elektronik Mühendisliği okumaya başlamıştır.

Abisine yazdığı mektuba göre üç ay gibi kısa bir sürede İngilizceyi öğrenmiş ve kendisine arkadaşlar da edinmiştir.

Ülkemizde 27 Mayıs 1960 günü İhtilal olunca, İrfan Mavruk ’un aldığı öğrenci bursu kesilir ve Amerika’da beş parasız kalır. Aynı üniversitede öğrenim gören İspanyol kız arkadaşının maddi desteğiyle öğrenimine devam eder ve okulundan mezun olunca bu İspanyol kız ile evlenir.

Bu dönemlerde, askerlik döneminde Türkiye’ye dönüp askerliğini yapmadığı gerekçesiyle vatandaşlıktan çıkarılmıştır.

ABD’de üniversiteden mezun olduktan sonra, Houston’da bir nükleer araştırma merkezinde çalışmaya başlayan İrfan Mavruk’un çalıştığı merkezde, hidrojen bombasını icat eden bilim insanı Edward Teller de vardır. Onunla da yakın çalışma fırsatı bulur.

Daha sonra, nükleer silahların parçalarını üreten fabrikalarda çalışan Mavruk, uzaydaki atom yükünü ölçen bir cihaz da geliştirir. Abisine yazdığı bir mektupta atom bataryası geliştirdiklerinden bahseder.

İrfan Mavruk kendisine imkan tanındıkça daha büyük projelere ve çalışmalara imza atmaya başlar.

NASA Apollo projesinde de görevlendirilir.

Sonraki yıllarda da Apollo projelerinde önemli görevler alır, özellikle yerden kumanda edilmesine gerek kalmayan roket üretimi çalışmalarında üstün başarılar sağlar. Ay’a ilk çıkan Apollo Mekiğindeki astronotlarla yerden bizzat kendisi telsizle konuşur.

ABD’de 16 Şubat 1965 tarihli gazeteler “25 yaşındaki bir Türk genci Feza ilmine ışık tutuyor” “Dâhi Türk neler başarıyor” şeklinde haberler çıkar.

Aynı tarihte Türkiye’de çıkan gazetelerde de, “Amerikalıların üstüne titrediği harika çocuk: İrfan Mavruk”; “ABD’de hakkında özel kanun çıktı. Gizli polis de onu koruyor”; “İrfan Mavruk tarafından yapılan ve radarsız olarak fırlatılan roket büyük bir başarı sağladı” “Türkiye’de aklından zoru var denilen İrfan, Amerikada füze uzmanı oldu” şeklinde haberler çıkmaktadır.

“Klasik mekanikte ihtisasımı tamamladım. Roketleri, projesinden başlayıp uçuşuna kadar imal edebilecek ve uçuşuna kumanda edebilecek kadar donanımlıyım. Bunları yapabilecek durumdaki elektronik beynim, benden ne zaman istenirse vatanımın emrindedir. ABD devlet Üniversitesinde Elektronik Bölümü Başmühendisliğine kadar da yükseldim.” diyecek kadar samimi, içten ve vatansever bir vatan evladıdır.

5 Ağustos 2010’da, 70 yaşında iken ve muhtemelen daha birçok projelere imza atabilecek birikime ve azime sahipken, Türkiye’de ‘deli’ Amerika’da ‘dâhi’ olarak tanımlanan İrfan Mavruk, geçirdiği kalp krizi sonucu ABD’de (Newyork’ta) vefat eder ve vasiyeti üzerine cenazesi memleketine getirilir ve Adana Ali Hocalı Köyü mezarlığına defnedilir.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun..

                                                                   

Yorumlar (0)
12
az bulutlu