Gülümsüyorum Tebessümle..
Hüzün dolu günün kıyısından yüreğime çarpan dalgalar misali gönlümün yüzüme yansırken
satırlara dökülen derinlikler için sadece kısa bir an öylece durdum.
Satırlara yansıyacak sözler için bir konu, evet bir konu diye iç yolculuğumuzu çeken yönlere doğru kayıveririz.
Sayfalara dökülen sözler,
kendimizden ve hayatta olup bitenlerle insanlara kattıklarımızdır.
Bizler, bu durumların kısaltılmışına köşe yazıları deriz.
Gülümsüyorum.Tebessümle.
Ben bu tanımlamayı sevemedim. Sanki bana kalıplaştırılıp, sıkıştırılmış bir hissiyat gibi geldi.
"Köşe yazısı"
Yazı, özgür olmalıdır. Bir insanın tüm sesiyle haykırışı gibi. Yazı insanı özünü anlatır.
Evet.. Yazılar konuları açısından insanlara farklılıklar aktarsa da içinde ruhu tanımlar. Sitemi, hırsı, idealleri, aşkı, huzuru o an yazan insanı anlatır. Hiç... farketmez. Siyaset, ekonomi, din, felsefe, tarih daha sayabilirim.
O an yazılara gönül gözüyle bakabilirseniz, o insan için inanın yanılmazsınız.
Evet.. Şu şekilde cevap verecek kişilerde vardır.
"Ya oynayan
insanlar"
Yok mu? Herşeyi yazılardan anlayabilir miyiz Suzan Hanım?
Evet herşey zincir halkası değil mi? Hayatımıza girip kalan ya da hayatımızda yüreğimizde yer edip yok olan insanlar.
Eş, dost, sevdiğimiz hatta kardeşimiz evet inanıp güvendiklerimiz.
Peki biz mi iyi olan, yoksa gittiğini düşündüklerimiz midir kötü olan.
Hayat bir duygu selinin karmaşası aslında. Suçlu kim? Kalanlar mı gidenler mi?
Suçlu elbet biri değil mi?
Evet hayat savrulmaları bu durum. Bense gidenlerde daima iyi birşey bulabilme çabasında olan biri. Kolay mı? Hayır değil.
Sevdiklerimizin gitmesi içimizde hissedilen tarifi olmayan bir acı.
Evet nereden nereye geldik derken, satırlar bu konu üzerinden gidiyor.
Kalan acı çeker. Ya gidenler?
Denge terazisi burada işler mi?
Bir insan için en acı olan
"Haketmedim sözüdür."İyi olduğunuzu düşünmek sadece kendi hissiyatınız değildir. İyiyseniz çevreniz bu durumun size yansımasıdır. Bu sizin doğruluğunuzun, en büyük kanıtıdır.
Peki karşınızda ki yada karşınızdakiler. Sonuç olarak hayal kırıklığınızsa!
Evet uzun süredir tanıdığınız kişi ya da kişiler hayatlarındaki yolda ruhlarını değiştirmişlerdir! Ya da siz tanıdığınızı zannettiğiniz kişilerce sadece oyunun içinde oynayan bir oyuncu musunuzdur?
İşte iyi düşünen bir insansanız size acı veren, verdiren kişi ya da kişilerin sizi sadece bir oyuncu olarak görüp görmediğini bir türlü anlayamamaktır.
Biz bu duruma güven duygusu deriz.
Sahip olup alıştığımız güvenden yoksun kalınca insanın hissediceği duygu, yıkılan bir binanın kalıntıları arasında kalma hissinin nefessizliğidir.
Evet zincir halkaları birbirini tamamlarcasına devam ederken,
kabul etmiyorum, yakıp yıkan insanları. Hiçbirşey olmamış gibi yoluna yol katmaları. Böyle bir yol olamaz. Olmamalı diyorum.
Ey Yaradan hangi kulunun hangisinden, üstünlüğü var ki! Bir insan değerliyken, iyimserken, kim onu değersiz hissettirebilme gücünü kendinde hak olarak bulabilir ki? Birinin içini acıtan, birilerinin gözyaşlarını içine akıtan kişi senin yanında nasıl yer alabilir?
İnsanoğlu her an şaşırtabiliyor.
Bir çocuğun en sevdiği oyuncağını alır gibi sizden herşeyini alıp gidiyor.
Arkasına bile bakmadan. Bıraktığı enkaza aldırmadan.
Kalansa, sadece bakakalıyor. Gökyüzüne bakarak içine akan yaşlarla Yaradana anlatıyor. Bir çocuğun oyuncağına sarılırcasına Yaradana sığınıyor.
Hüzünlü bir tebessümle
Hayat diyip geçiyor.
Şuan hissettiklerimle
Sağlıcakla
Efendim
İnsanoğlu her zaman şaşırtabiliyor