banner4
28.09.2019, 22:08

Yağmurlu bir cuma gecesinden benden sizlere samimiyet dolu sevgiler..


Nasıl desem nasıl başlasam... Yazanlar bilirler, bazen düşünürken yüzünüzde anlamlı anlamsız ifadeler oluşur. Tebessüm , donukluk hali , başınızın ve gözlerinizin bulunduğunuz yerde sanki yaşıyorcasına sürekli hareket etmesi gibi.
İşte şu an bende aynı durumdayım. Son günlerde, okuduğum bir büyüğümün sözleri ve yazıları görüp geçirmiş zamandan yaşadıklarını, farklı bir üslupla anlatıyor sanki.
Bazı insanlar sürekli böyledir, yazdıklarıyla farklı bir durum yaşatırlar ruhunuzda. Sizleri öyle bir durum alır ki okudukça kendinizce akıl ve ruhla bütünleşen düşünceler oluşturursunuz. Bir insanın bir insana katabileceği en güzel gerçektir.
Bu yazım aslında diğer yazılarımdan biraz farklı ama sonuç inanın aynı hissiyatları veriyor.
Bu beyefendi aynen şu şekilde ifade etmiş; “Öyle bir hukuk oluşturmalıyız ki dünyanın bir ucundaki insanın vatandaşımız olma isteği olsun. “
İnanın bu söz, beni ülkemin vatandaşı olarak neden olmasın neden o ülke biz olmayalım, önümüzdeki engelleri neden aşmayalım. Bu sözü o kadar derinden hissetim ki, yok bunu ben yazmalıyım dedim.
Memleketim , vatanım candan yürekten hissedince taşı toprağı her köşesi ayrı kültürü, gelenekleri, lezzetleriyle farklıdır içten seven için. Doğal zenginliklerimiz, tarihi eserlerimiz, hayranlık uyandırır insanoğlunda. Evet geçen de söylemiştim. Bu güzellikler bizlere, insanoğluna yansırken bizi rahat bırakırlar mı diye düşünmeden kendimi alamıyorum.
Peki ya biz, toplum olarak nasılız, başarabilir miyiz? Türkiyem hep bir mücadele içinde. Yok olan bir imparatorluğun ardından, bizlere kalan, bir türlü gözlerini bizim üzerimizinden alamayan bizi içsel olarak çökeltmeye çalışan yabancı toplumlar.
Ülkeme bakıyorum, insanımı dinliyorum. Anlamaya çalışıyorum. Eleştirmeden sessizce, bazen yutkunur ya insan yutkunuyorum. Sadece dinleyebilmek için.
Osmanlıdan bize kalan tek vatan, ne ara bu kadar oyunlara dalar oldu. Evet öyle bir zamanda yaşıyoruz ki her şey gözlerimizin önünde bir örnek, bazen kendimin burada sessiz sessiz bağırdığını düşünüyorum.
Ülkeme bakıyorum kültür ve geleneklerden oluşan imrenerek bakılacak insanlarımız.
Ama biz nereye gidiyoruz? Evet büyük karmaşaların anlayamadığımız dönen dolapların film gibi çevrildiği ülkemiz. Bu karışıklığın içinde Ortadoğu’da süren savaş ve arada bulunan masum insanların kurtarıcısı olduk.
Kimimizin istemeyerek, kimimizin başka çareleri, yok diyerek baktığımız insanlar, vatanımızda bütünlüğümüzü koruyabilmek için kaybettiğimiz genç fidanlarımız.
Peki yaşanılan, gerçekler söyler misiniz bazen insan olarak anlayamadığımız gerçekler. Kim bu kadar olay içinde yaşayıp ayakta kalmayı başarabilir.
Nice ocakları yanan aileler, birbirimize düşmekten kılpayı kendimizi kurtardığımız bizler.
Hangimiz düşünmüyoruz ki bunları ama düşünmemiz gereken tek gerçek var, millet olarak birlik ve beraberliğimizi bizleri yıpratmaya karşı olan kuvveti içimizdeki inançla yürekten hissetmek.
Evet bütün bu yaşanılan gerçekler ülkemizin gerçekleri ama umut olmazsa hiçbir şey gerçek olmaz.
Nedir biliyor musunuz? İçinizdeki o vatan sevgisi var ya...
Vatan için güçlü olmak. Eğitim alanında çocuklarımız, kadınlarımız, erkeklerimiz, en başta ebeveynler olarak kendimizi geliştirip çocuklarımıza kendimize kattıklarımızdan katmalıyız.
Unuttuğumuz öz, hoşgörü ve anlayış. Hani hep büyüklerimizin hatırladığı geçmişin özlemindeki yumuşaklık, son zamanlarda kaybedilen saygı. Evet dinimizin hoşgörüsü.
Bizler ilk önce unuttuğumuz önemli durumları hatırlayalım.
Küçük ama önemli bir örnek. Bugün öğleden sonra dört yaşındaki küçük kızım ve ben metrobüsteyiz. Oldukça kalabalık. Ve o kadar üzüldüm ki o kadar oturan insan içerisinde fark edilmemeye imkan var mı , bindiğim yerden gidiş mesafen o kadar kısa değil. Ne ara bu kadar duyarsız olduk. Sadece bir yer verme konusunda...
Bu durum rahatsız olabilmektir, merhamettir, insanı düşünebilmektir.
Biz toplum olarak geçmişimize bakıldığında, evet özümüz böyle değildi. Hiçbir yaşam şartının yaşam şeklinin bu durumla ilgisi olamaz.
Eğer gerçekten kendi özümüzü ,terbiyemizi,görgümüzü unutursak bırakın hatırlanabilmeyi, yok olur gideriz.
Bir toplum ilk önce ruhani güzellikleriyle hatırlanır. Sizlere karşı haddimi aştıysam affola.
Son sözüm; Özümüzü unutmayalım.
İyilik, hoşgörü, merhamet, saygılar ve sevgilerimle..

Yorumlar (31)
Gülhan Gülhan 4 yıl önce
Suzan hanım, içten ve samimi duygularınızı paylaşıyorum. Ortak hissiyatlarımızı dile getirmişsiniz. Yazılarınızı beğenerek okuyorum.
Fatih Demirel 4 yıl önce
Çok duyarlı bir yazı,çok beğendim.
Fatih Demirel 4 yıl önce
Yüreğinize sağlık Suzan Hanım
İsmet Akdoğan 4 yıl önce
Elinize yüreğinize sağlık Suzan hanım. çok mükemmel bir tespit olmuş. İnan’ın hepimizde aynı tespit ve rahatsızlıklar var. Zamanla beraber saygı sevgi ve ilgi yokoldu. İnsanlar duyarsız ve hiç bir iletişim yok. Kimse kimseyi Dinlemiyor. herkes elindeki telefonla meşgul. Hayırlısı diyelim hayır olsun. Mutlu akşamlar diliyorum.
Mehmet Şahin 4 yıl önce
Elinize, yüreğinize, emeğinize sağlık..
Eda 4 yıl önce
Tebrikler Suzan, harikasın
Seval bakırcı 4 yıl önce
Canımm suzim yıne tüm samimiyetinle dıle dokmüşsun gerceklerı emegıne saglık cok cok dogru
İnci arslan 4 yıl önce
Çok güzel anlatmışsın ablacım, tebrikler
Bütün Yorumları Görmek İçin Tıklayın
12
az bulutlu