banner4
20.12.2019, 11:40

FELSEFECİLERİN TUTARSIZLIĞI-3


İmam GAZALİ
Tehâfüt El-Felâsife (Felsefecilerin Tutarsızlığı)
...
DÖRDÜNCÜ ÖNSÖZ
Felsefecilerin inkarcıların mucizeleri yolundaki en büyük aldatmalarından birisi de “oysaki bu
aldatmaları onlara kanıt konusunda sorun çıkarmıştır.” şöyle demeleridir; “Allah’a özgü
bilgiler, kapalı ve gizlidir ve mutlak anlayışlara en zor gelen bilgilerdir. Bu sorunlara cevap
verebilmeye ancak matematiksel ve mantıksal bilgilerin öne alınmasıyla ulaşılabilir”. Onların
inkarlarında kendilerini taklit eden kimseye, onların görüşü konusunda bir zorluk varsa,
kendilerine iyi zan besleyerek der ki; kuşkusuz onların bilgileri bu zorlukları çözücü içeriğe
sahiptir, ancak ben mantıksal bilgilerde sağlam bilgiye sahip olmadığım ve matematiksel
bilimlerde eğitim almadığım için anlaşılması bana zor geliyor.
Biz deriz ki; ayrı niceliklere bakıştan oluşan fen bilimlerine gelince ki bu hesap bilimseldir,
dinsel bilginin onunla hiçbir ilişkisi yoktur. “Dinsel bilgiyi anlamak için ona ihtiyaç vardır”
diyenin sözü saçmadır. Bu söz, “tıp ve dil bilgisi, fen bilimlerine muhtaçtır ya da hesap tıbba
muhtaçtır” diyenin sözü gibidir. Bitişik niceliklere bakıştan oluşan geometrik bilimlere
gelince bunların özü; göklerin ve onun altında merkeze kadar bulunan şeylerin şeklinin küre
biçiminde olduğunu açıklamaya, göklerin tabakalarının sayısını belirtmeye, gökyüzünde
hareket halinde olan yıldızların sayılarını ve hareket ölçülerini belirtmeye yöneliktir. Biz
tartışma için veya inanarak bu konuda kanıt ortaya koymaya muhtaç bırakmadan onların
görüşlerinin hepsini kabul edelim, ancak bu kabul dinsel bilgilere bakış konusunda hiçbir şeyi
engellemez. Dinsel bilgilere bakış konusunda bunların zorunluluğunu söylemek; “bu ev,
irade, güç, bilgi sahibi ve canlı bir yaratıcının sanatı sonucunda ortaya çıkmıştır, bunu
bilmek; evin altıgen veya sekizgen olduğunu, bölümlerinin sayısını veya tuğlalarının
sayısını bilmeyi gerektirir” diyenin sözü gibidir. Bu söz, yanlış olduğu saklanamayacak bir
saçmalamadan oluşur. Böylece bu söz, soğanın sonradan var olduğu; katları bilinmeden
bilinmez, narın sonradan var olduğu; tanelerinin sayısı bilinmeden bilinmez diyenin sözü
gibidir. Bu ise akleden herkes tarafından saçma kabul edilen uygunsuz bir sözdür. Evet,
onların, “mantık bilimlerinin hükümleri mutlak gereklidir.” sözleri doğrudur. Ancak mantık
yalnızca onlara ayrılmış bir bilim değildir. Bu, bizim söz bilgisinde, “Kitap el-Nazar” (bakış
kitabı) adını verdiğimiz kuralın kendisidir. Onlar bu söylemi kendi isteklerine uyarak mantık
şeklinde değiştirmişlerdir. Oysaki biz, bazen ona “Kitap el-cedel” yani (tartışma kitabı) adını
veririz. Bazen de “Medârik el-ukûl” yani (akıl bilgileri) adını veririz. Ne var ki, güçsüz ancak
akıllı görünmek isteyen kişiler mantık adını duyunca bunun, kelamcıların bilmediği yabancı
bir bilim olduğunu ve felsefecilerden başka hiçbir kimsenin bu bilimden bilgili olmadığını
sanırlar. Biz bu yanlışlığı savuşturmak ve gerçeği saptırma konusundaki bu aldatışı kökünden
yıkmak için, “Medârik el-ukûl” yani (akıl bilgileri) konusunda bu kitapta ayrıca söz etmek ve
kelamcıların, yöntem bilginlerinin sözlerini bırakarak, mantıkçıların sözlerini kullanmak ve
konuyu onların kalıbına dökmek istiyoruz. Sözcük sözcük onların izinden gideceğiz. Bu
kitapta kendi dilleriyle mantıktaki sözlerini belirtiyorum, onlarla tartışacağız ve kıyas
maddesinin sağlığı için Mantığın Burhan (11.Analitikler) kısmında şart koştukları şeylerle,
Kıyas (I.Analitikler) kitabında, kıyasın şekli konusundan şart koştukları şeyleri ve mantığın
bölümleri ve önsözlerinden olan Kategoriler ve İsâgûcî (Eisagoge) de koydukları durumları
açıklayacağız. Onlar metafizik bilgilerinin hiç birisinde bunlara dayanmamışlardır.

Ancak biz Medârik el-ukûl'ü (akıl bilgileri) kitabının sonunda bir başka kitapta ayrıca
açıklamayı gerekli görüyoruz. Çünkü kitabın amacını kavramak için o, bir araç niteliğindedir.
Ne var ki, bakanların birçoğu anlama konusunda ona gerek duymazlar. Onun için biz de bunu
geriye bırakıyoruz. Yeter ki ona muhtaç olmayanlar o bölüme bakmaktan vazgeçsinler.
Felsefecileri ret konusunda bu sorunların herhangi birindeki söylediklerimizi anlamayanların
Miyar el ilim (bilgi ölçüsü) kitabımızı ezberlemeye başlamaları gerekir ki bu kitap onların
yanında mantık adıyla anılır. Şimdi ise, önsözlerden sonra bu kitapta felsefecilerin
görüşlerinin çelişik olduğunu açıkladığımız sorunların içeriklerini kısaca belirtelim. Bu
sorunlar yirmi adettir.
Birinci sorun: Felsefecilerin evrenin başlangıcı olmayan, öncesiz oluşu konusundaki
görüşlerinin tutarsızlığını ve çelişkilerini ortaya çıkarmakla ilgilidir.
İkinci sorun: Felsefecilerin evrenin sonsuz oluşu konusundaki görüşlerinin tutarsızlığını ve
çelişkilerini ortaya çıkarmakla ilgilidir.
Üçüncü sorun: Felsefecilerin “Allah, evrenin yaratıcısı ve evren Allah'ın yapısıdır”
sözlerindeki aldatmacanın açıklamasına aittir.
Dördüncü sorun: Felsefecilerin, yaratıcıyı kanıtlamaktan çaresiz bırakılmalarıyla ilgilidir.
Beşinci sorun: Felsefecilerin iki Tanrının varlığının olanaksız oluşu konusunda kanıt
getirmekten çaresiz bırakılmalarıyla ilgilidir.
Altıncı sorun: Felsefecilerin niteliklerin reddi konusundaki görüşlerinin tutarsızlığını ve
çelişkilerini ortaya çıkarmakla ilgilidir.
Yedinci sorun: Felsefecilerin “İlk'in kendisi, cins ve kısım diye bölümlenmez” sözlerinin
tutarsızlığını ve çelişkilerini ortaya çıkarmakla ilgilidir.
Sekizinci sorun: Felsefecilerin “İlk, niteliksiz ve basit bir varlıktır” sözlerinin tutarsızlığını ve
çelişkilerini ortaya çıkarmakla ilgilidir.
Dokuzuncu sorun: Felsefecilerin, İlk'in cisim olmadığını açıklamaktan çaresiz bırakılmalarına
aittir.
Onuncu sorun: Felsefecilerin zaman ve yaratıcının reddini söylemenin gerekli olduğunun
açıklanmasına aittir.
Onbirinci sorun: Felsefecilerin “İlk, başkasını bilmez” sözlerindeki tutarsızlığı ve çelişkileri
ortaya çıkarmakla ilgilidir.
Onikinci sorun: Felsefecilerin, “İlk, kendisini bilmez” sözlerinin geçersiz kılınmasıyla ilgilidir.
Onüçüncü sorun: Felsefecilerin, “İlk, kısımları bilmez” sözlerinin geçersiz kılınmasıyla
ilgilidir.
Ondördüncü sorun: Felsefecilerin, “gök, dileme ile hareket eden bir canlıdır” sözlerine
dairdir.
Onbeşinci sorun: Felsefecilerin, göğü hareket ettiren amaç konusunda belirttiklerinin
tutarsızlığını ve çelişkilerini ortaya çıkarmakla ilgilidir.
Onaltıncı sorun: Felsefecilerin, Göklerin ruhlarının tüm parçaları bildiği konusundaki
sözlerinin tutarsızlığını ve çelişkilerini ortaya çıkarmakla ilgilidir.

Onyedinci sorun: Felsefecilerin, alışkanlıkların bıraktırılmasının olanaksız olduğu
konusundaki sözlerinin tutarsızlığını ve çelişkilerini ortaya çıkarmakla ilgilidir.
Onsekizinci sorun: Felsefecilerin, insan nefsi kendiliğinden var olan bir özdür, cisim ve
sonradan var olan değildir sözlerine dairdir.
Ondokuzuncu sorun: Felsefecilerin, insan ruhlarının yok olmasının olanaksız olduğu
konusundaki sözlerinin tutarsızlığını ve çelişkilerini ortaya çıkarmakla ilgilidir.
Yirminci sorun: Felsefecilerin, bedenlerin tekrar dirilişini, cennet ve cehennemde bedensel
zevkler ve acılar duymayı inkar etmelerinin tutarsızlığını ve çelişkilerini ortaya çıkarmakla
ilgilidir.
İşte onların metafizik ve doğa bilimlerinin tümündeki çelişkilerini böylece açıklamak istedik.
Matematiksel bilimlere gelince, bunları inkar etmenin veya onlara karşı çıkmanın hiçbir
anlamı yoktur. Çünkü bu bilim hesap ve geometriye dayanır.
Mantıksal bilimlere gelince ki bu, akla uygunlar konusunda düşünmenin aracısı niteliğindedir
ve bu noktada önemsenebilecek bir anlaşmazlık konusunda birleşme yoktur. Biz Miyar el ilim
(bilgi ölçüsü) kitabında, bu kitabın içeriğini anlamak için gerekecek konuların tümünü
inşallah açıklayacağız.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu