banner4
04.05.2021, 10:30

ÇİN’DE TÜRK PİRAMİTLERİ

Piramitler deyince herkesin aklına genelde ve sadece Mısır Piramitleri gelir. Bunun nedeni, piramitlerin dünyadan gizlenmediği gibi tam tersine haklarında inceleme ve araştırmalar yapılmasına müsade edilmesi, tanınırlığı artırma yönündeki çabalardır ve normali de budur.

Oysa Çin’deki Beyaz Piramitler de denilen Türk Piramitleri, en az Mısır Piramitleri kadar eski, önemli, tarihi ve gizemli olduğu halde, bırakınız haklarında inceleme ve araştırma yapılmasına müsade edilmesine, tam tersine dünyadan saklanmış ve gerçeklerin gün yüzüne çıkarılması gizlenmiştir. Bu da yetmemiş, üzerleri toprakla kapatılarak ağaçlandırılmıştır.

Çin’in orta kesimindeki Şaanşi eyaletinin başkenti Xian (Şian) şehrinin 100 km mesafesindeki Qin Ling Dağlarında bulunan Piramitleri ilk keşfeden kişinin, 2’nci Dünya Savaşı sırasında Amerikalı Pilot James Gaussman’ın olduğu ve bu pilotun Hindistan’dan Çin’e uçarken bu Piramitleri farkettiği ifade ediliyor. 

Bir başka iddiaya göre ise, Piramitleri ilk olarak fark eden, Trans World Havayolları’nın Uzakdoğu Yöneticisi Binbaşı Maurice Shehan olduğu söyleniyor.

Shehan 28 Mart 1947 tarihli The Newyork Times gazetesinde piramitleri gördüğünü açıklamış ve bu açıklamadan 2 gün sonra 30 Mart 1947 tarihinde, Shehan’ın bahsettiği “Büyük Beyaz Piramit”in fotoğrafı da yayınlanmıştır. Bu fotoğrafın daha sonra Amerikalı pilot Gaussman tarafından çekildiği söylenilmiştir.

Bölgeye gidip, kısıtlı da olsa araştırma yapabilen ilk araştırmacı Alman Hartwig HausDorf’tur. Bu araştırmacının bölgeye gittiği ve kısıtlı da olsa materyaller topladığı biliniyor.

Araştırmacı-Yazar Oktan Keleş bir açıklamasında, HausDorf’un bu piramitlerde, Türklere ait yazılar ve çok değişik mumyalar bulduğunu söylediğini, ancak bölgeye girişe ve araştırmaya izin verilmediği için bunları delillendiremediğini belirtmiştir.

Piramitlerin sayısı irili ufaklı 100 civarında olduğu tahmin ediliyor. Bugün Piramitlerin olduğu bölge, yasaklı bölge; girilmesi, fotoğraf çekilmesi, görüntü alınması yasak.

Çin’in bu Piramitleri gizleyerek dünyanın gündeminden düşürmek ve hatta unutturmak için, üzerlerine toprak döküp ağaçlandırdığı da ileri sürülen iddialar arasındadır. Ve muhtemelen bu iddialar da doğru. Çünkü Çin, bölgeye girişi yasaklamış; bir taraftan da burada piramitlerin bulunmadığını ve bunların Höyük olduğunu iddia ediyor. Ancak Çin, iddialarının doğrulanmasına müsaade etmiyor.

Piramitlerin M.Ö. 15.000 yıllarında yapıldığı, en büyüğünün 300 metre yükseklikte olduğu, en büyük piramite “beyaz piramit” de denildiği, dolayısıyla dünyada bilinenin aksine en büyük piramitin Mısır’da bulunan Keops Piramiti değil, Çin’deki bu “Beyaz Piramit” olduğu belirtiliyor. Ancak Çin, bırakınız bölgede geniş, bilimsel ve objektif bir araştırmaya izin vermeyi, bölgeye girmeye bile izin vermediğinden, bugün itibariyle kesinleşmiş, netleşmiş, doğrulanmış kesin bilgilere sahip değiliz.

Çin’deki Beyaz Piramitlerin (Türk Piramitlerinin), Mısır piramitlerinden 2 kat daha büyük olduğu, bu piramitlerin MU Uygarlığı zamanında Mu adlı Kağan döneminde bölgede var olan Uygurlar dönemine ait olduğu iddiaları da mevcut.

Gizlenen Türk Piramitleri konusunda, çeşitli bilgi ve iddiaların sahiplerinden biri Prof. Kazım Mirşan’dır. Geçtiğimiz yıllarda vefat eden Prof. Mirşan’a göre, Türk Tarihinin başlangıcı M.Ö. 15.000’lere dayanır; yazıyı bulan ve ilk kullanan Türklerdir; Sümer-Hitit-Frig-Etrüks gibi uygarlıkların kökeni Türklere dayanır; Çin’deki piramitler de Türkler tarafından inşa edilmiştir.

“Beyaz Piramitler” de denilen “Türk Piramitleri” hakkında kısmen de olsa araştırmalarda bulunan ve piramitlerin içine giren ilk Türk araştırmacı yazar Oktan Keleş, piramitlerdeki metaryellerin Türk tarihi açısından büyük önem arz ettiğini ve bugüne kadarki tüm bilinenleri ve tüm ezberleri bozacak kadar dünya tarihi açısından da önemli olduğunu, tarihin yeniden yazılmasının gerekebileceğini söylemiştir. 

Ki, Eylül 2019 tarihinde aksehirpostası.com adresli internet sitesinde yayınlanan habere göre, Oktan Keleş 2010 yılında, bu yasak bölgeye büyük bir risk alarak yasa dışı yollardan girmiş ve kısa da olsa gezmek ve incelemek imkanı bulabilmiştir.

Oktan Keleş, daha sonra Anadolu Ajansına yaptığı bir açıklamada, yaşlı bir Çinli rehberliğinde piramitlerin iç kesimlerine girdiklerinde, Türklere ait olduğunu düşündükleri sembol, heykel ve tabletlerle karşılaştıklarını, bu kapsamda çeşitli işaret ve yazıların yanısıra Ayyıldız ve Kurt başları gördüklerini, ancak rehberin bir nedenle korkması ve kendisini o bölgeden uzaklaştırması nedeniyle sağlıklı ve yeterli inceleme-araştırma yapamadığını; Ve kendilerinin ortaya koyabildikleri bu deliller karşında Çin’li yetkililerin “eski dönemlerde Uygurların, Çinliler adına paralı asker olarak görev yaptıkları ve buradaki sembol ve işaretlerinden de onlardan kaldığı” şeklinde (pek de inandırıcı olmayan) açıklama ve savunmada bulunduklarını ifade etmiştir.

29 Haziran 2002 tarihli Ceviz Kabuğu adlı TV proğramına telefonla bağlanan eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, kendisinin 1984 yılında Çin’i ziyareti sırasında Turfan bölgesinde Çinli yetkililerce gezdirilirken, Çinli yetkililerin mumya bulduklarını söylediklerini ve bu mumyayı kendilerine de gösterdiklerini, gördükleri mumyaların Mısır’daki mumyalardan çok farklı ve çok eski olduğunu  Çinli yetkililerin kendilerine o zaman anlattıklarını, dolayısıyla mumya kültürünün de ilk kez Türklerde başladığı ve oluştuğunun bilim adamlarınca da ortaya konulduğunu söylemiştir. 

Halil Şıvgın aynı proğramda, 1987-1988 gibi İsviçre’de Prof. Gazi Yaşargil’le olan bir diyaloğu anlatıyor ve Prof. Gazi Yaşargil’in bilim adamlarıyla o bölgeye gidip yaptıkları araştırmada, şu anda kendilerinin yaptıkları beyin ameliyatlarını Türklerin çok önceden yaptıklarını tespit ettiklerini, hatta kendisinin orada Türklerin binlerce yıl önce yapmış oldukları ameliyatlarla ilgili aletlerden bir tanesini aldığını ve günümüze uyarladığını ve bu aletin halen kendi adıyla anıldığını söylediğini aktarmıştır.

Geçmişte kısıtlı olarak yapılabilen bu araştırmalar göstermektedir ki, şu anki Çin’in Sincan bölgesi ve hatta ona sınır olan diğer bir kısım Çin bölgeleri, esasen çinlilerin gelmesinden çok öncelerden itibaren Türk bölgesidir. Sincan eyaletinin tarım havzasında bulunan 10’larca mumya bulunduğu ve bunların yaşlarının 4.000 civarında olduğunun tespit edildiği aktarılmaktadır. 

Bu piramitlerle ilgili, ekşi sözlükte (eksisozluk.com) piramitlerin koordinatlarına da yer verildiği, mesela en büyük piramitin koordinatının 34°23’50.70”n, 108°42’51.48”e olduğu kayıtlıdır.

Neticede, gerek mumyalar ve gerekse Çin’in saklamasına rağmen uçaktan çekilen fotoğrafların incelenmesiyle tesadüfen tespit edilen Türk Piramitleri (Beyaz Piramitler), bölgenin Türk Bölgesi olduğunu, bunların, konusuna vakıf uzmanlarca incelenmesine izin verilmesi halinde belki de dünya tarihinin bile en başından yeniden yazılabileceği anlaşılmaktadır. Muhtemelen bu nedenlerle de, bir başka ifadeyle Çin bütün gerçeklerin ortaya çıkması durumunda dünya kamuoyu nezdinde istemediği sonuçlarla karşılaşacağını düşündüğü için, bölgeye girişleri, bölgede araştırma ve inceleme yapılmasını yasaklamıştır. Bununla da yetinmeyen Çin, Piramitlerin üzerlerini toprakla örtüp ağaç dikerek ve piramitlerin içlerindeki (sembol, yazı, heykel vb) delilleri de tahrip etmek suretiyle tarihi yok etmeye, planlı ve sistematik olarak devam etmekte olduğu anlaşılmaktadır. 

Çin’deki “Beyaz Piramitler” (diğer adıyla “Türk Piramitleri”) ile ilgili, yeterli ve detaylı sair inceleme ve araştırmalar Çin devleti tarafından izin verilmediği için yapılamadığından, çoğu husus şimdilik iddia ve kanaat aşamasında kalmakla birlikte, bilimsel ve objektif gerçeklerin ne olduğu ileride mutlaka ortaya çıkarılacaktır.

Bugüne kadar, bu piramitlerle ilgili yazılıp çizilenler, yerli ve yabancı çeşitli kişilerin bölük pörçük araştırma ve incelemelerinden çıkarılabilmiştir. Detaylı ve sağlıklı bir araştırma imkanı ise, Çin’in izin vermemesinden dolayı ne geçmişte ne de şimdilerde mümkün olamamıştır.

Çin’in gizleme, yasaklama ve inkar politikası, yukarıda bahsettiğimiz mevcut kanaatlerin doğruluğunu teyit eder mahiyettedir. Aksi takdirde neden bu şekilde yasaklama, yalanlama, inkar etme ve hatta sistematik olarak delilleri yok etme politikası gütsün ki?

Benim kanaatim ve de anlaşılan odur ki, Çin şimdilik istediği kadar gizlesin, tahrip etsin, yasaklasın hiç fark etmez, günün birinde belki de Türk Tarihi ve dolayısıyla dünya tarihi yeni baştan yazılacaktır. Çünkü gerçeklerin mutlaka birgün ortaya çıkmak gibi, değiştirilemez bir özelliği vardır.

Yorumlar (1)
Cihan BÖYÜR 3 yıl önce
Aynen güneş balçıkla sıvananaz.
12
az bulutlu