banner4
27.08.2020, 17:06

BİLGİSEL BOYUT-03

D. BİLİM KAVRAMI

Bilim kavramının anlamını açıklamak üzere atılacak ilk adım, bu kavramın terimsel kökenine inmektir. Bilim yani “Science” sözcüğü, Latince Scire kökünden türemiş bir terimdir vebilinen şey anlamına gelir. Terimsel kökeninden hareketle, en geniş anlamda Bilimi, “bir bilgiler kümesi” olarak tanımlamak olanaklıdır. Ancak, bu bilgiler, olgusal ve mantıksal olarak birbirine ilişkin bir bütündür. Diğer bir deyişle düzensel ve örgün bir bilgiler bütünüdür. Ancak bu nitelikleri taşıyan ve adına da bilim denilen ama bilimsel olarak kanıtlanamayan doğaötesi ve maddeötesi gizemsel bilgi dalları da vardır. Örneğin, Allah bilimi ve yıldızbilim gibi. Allah bilimi, doğaüstü ve deneyüstü bir varlık alanıyla ilgili bilgiler kümesi olup, konuları olan, salt yaratıcı, ruh, öteki dünya gibi boyutsal ve inançsal kavramlara ilişkin olgulardır. Yıldızbilim denen, belli gök cisimlerinin doğa olayını yönettiği ve insanların yazgılarında etkin olduğu kadar, aynı zamanda yaşam boyunca etkinliğinin sürekliliği görüşüyle, astronomik olaylarda doğaüstü güçler tasarımlayan yıldızbilim de böyledir.

E. GÜNÜMÜZDE BİLİM

Deneysel; Bilimin konusu olan nesne ve olayların gözlenebilir olması,

Nesnel; Bu gözlemin herkese açık olması,

Mantıksal; Mantık biçimine uygun olması,veuygulamada doğrulanmış olmakla diğer bilgi türlerinden ayırıma uğrar. Bilim, yöntemle elde edilen ve uygulamada doğrulanan bilgiler bütünüdür.

Bilim terimi günümüzde, nesne, olgu ve olayların yasalarını bulmak amacı güden araştırmaları dile getirir. Nesnel gerçeklikleri, insan eylemleri ile doğrulanmış kavramlar, nitelikler ve yasalar ile yansıtır.

Bilimin konusu evren, doğa, insan ve toplumdur. İnsanın, kendisini ve çevresini daha iyi anlayıp, gerektiğinde etkileyebilme, egemen olma ve denetim altına alma biçimindeki istek ve güdüsünden kaynaklanmıştır.

Bu bağlamda bilim, evren, doğa, olgu ve olaylarının ilişkilerini ve nedenlerini bulmak için, onları gözleyen, inceleyen, deney yolu ile bilgi ve veri toplayan, bu gerçeklerden hareketle, ilke, kural ve yasalara ulaşmayı amaçlayan bir yaklaşım biçimidir.

Başka bir deyişle, nesnel dünyaya ve bu dünyada yer alan olgulara ilişkin, yansız, gözlem ve yöntemsel deneye dayalı zihinsel etkinliklerin ortak adıdır.

F. BİLİMİN AMACI

Doğadaki genel doğruların ve temel yasaların bilgisine ulaşmak ve bu verilere dayanarak olguların alacağı biçim ve izleyeceği doğrultu üzerinde önceden çıkarımlar yapmak, ön deyilerde bulunmaktır.

Bilim, doğal ve toplumsal ilişkileri açıklayarak, evreni ve yaşamı anlamlı kılmaya çalışır. Sonuçta, düşüncede ve toplumda bir düzen oluşturmayı amaçlar.

Bu düzen oluşturma düşüncesinin köklerini, tarihsel süreç içerisinde toplumların düşünlerinde varlığını buluruz. Tarih sürecinde bazı toplumlar, doğadaki uyumluluğa, dil, söz, işaret, mimik ve anlatım araçlarının bütünü olarak akıl boyutu demişler ve tüm bunları, evrensel düzenin akıldaki yansıması olarak kabul etmişlerdir. Aklın, evrensel düzeni edinebilmesi için sınıflamalar, kıyaslar ve çeşitli yöntemler oluşturmuşlardır.

Bilimin de amacı, kanıtlanmış doğru ve geçerli bilgiler ile bu evrensel düzeni anlayarak kişisel ve toplumsal olarak ilkelendirmek suretiyle, kişiden kişiye değişen yargılar ve seçimler yerine, tarafsız, genel, geçerli ve uygulanabilir ölçülere ulaşmaktır. Amaçlanan,sağlam ve güvenilir bilgi elde etmektir. Bilimsel bilgi dediğimiz bu bilgi türü ile nesnel gerçekliği akılda yansıtarak tüm insanlığın bilinçlenmesini sağlar.

Bilimin bir yönü, teknolojideki uygulamalar sonucu, yarar ve rahatlığa yönelik yeni buluşlar ile insan yaşamına kolaylık ve rahatlık getirir.

Bilimin diğer yönü ise, nitelikleri belli bir akıl disiplini ve akılcı bir dünya görüşü oluşturarak, evrenin insanoğlu için giz olan yasalarını ve işleyişini çözümleyebilmek için yeni yöntemler geliştirir.

G. BİLİMSEL BİLGİ

Şimdiye kadar söz ettiklerimizden anlaşıldığı gibi, bilgi, nesnelerin kendinden başlar, duyular ile algılanır. İnsan aklında çeşitli soyutlamalara ve bireşimlere uğrar, kavramlaşır, kurallaşır ve yasalaşır. Sonra yeniden doğaya, nesnelere döner, kendini uygulamada denetleyerek doğrular. Uygulamada doğrulanma gerçekleşmez ise, bilgi süreci tamamlanmamış ve bilimsel bilgi henüz yeterli ölçüde oluşmamış demektir.

Bilimsel bilgi, deneyime dayalı iki olay arasında neden ile sonuç biçiminde mantıksal bağ kurarak edindiğimiz bilgidir. Diğer bir deyişle herkesçe kabul edilen, kanıtlanan ve istenildiğinde tekrarlanabilen deneyimsel sonucu, iki olay arasında nedensellik bağı kurulduğunda, bilimsel bilgi elde edilmiş olur.

Bilimsel bilgi, iki aşamalı bir süreç sonucu oluşur; Duyumsal aşama ve Mantıksal aşamadır. Bilgilenme süreci, devamlı, nesnel gerçekliğin duyu organları aracılığıyla algılanmasıyla başlar. Duyumsama olmaksızın, nesnel gerçeklik üstüne hiçbir şey öğrenilemez. Duyu organları, insanın dış dünyaya açılan kapılarıdır; bilgi bu kapıdan içeri girer. Ne var ki bu yetersiz bir bilgidir. Örneğin, duyularımızla elektrik ışığını görebiliriz, ancak elektriğin ne olduğunu anlayamayız. Duyumsal bilgi, nesnel gerçekliğin iç yapısını ve değişim yasalarını bildirmez. Buna karşın, duyumsal bilgi olmadan nesnel gerçekliğin iç yapısının ve evren yasalarının bilgisine ulaşılamaz. Bu nedenledir ki, duyumlarımızla algıladığımız gereçlerin aklımızda değişime uğraması gerekir.

Duyumlarımızla algıladığımız gereçler, aklımızda kavramlaşır. Kavramlar, akılsal bilgilenmenin temel biçimidir. Aklımız duyularımızın getirdiği gereçleri ayıklar, değişik bir deyişle soyutlar, çözümleme ve bireştirme işlemlerinden geçirerek kavramlar kurar. Belirlenmiş kavramlar yargıları, yargılar, bilinen veya doğru olarak kabul edilen belirli önermelerden başka önermeler çıkarmaları oluşturur.

Kavramların, yargıların, çıkarımların birliğinden bilginin en yüksek biçimleri olan varsayımlar ve kuramlar ortaya çıkar. Bunların doğru olup olmadıkları deneylerle ve toplumsal uygulamalarla denetlenir ve doğrulanır. En ilkel duyumlardan, en gelişmiş kuramlara uzanan bu süreç, tarihsel ve toplumsal bir süreçtir. Bu süreçte insanlar, kendilerinin dışında ve kendilerinden bağımsız olarak var bulunan maddesel evreni, kuramsal ve uygulamalı etkinliklerinin konusu yaparlar ve onu bilim, ideoloji, din, sanat gibi çeşitli toplumsal bilinç biçimlerine dönüştürüp yeniden üretirler.

Gözlemden soyut düşünceye ve oradan da uygulamaya”, işte nesnel gerçekliği bilmenin akıl yürütme yolu budur. Bu süreçte maddesel olan, düşünsel olana dönüşür; ama düşünsel olan da maddesel olanla denetlenir ve doğrulanır, maddesel olana uygulanır. Bu bağlamdabilimsel bilgi bireysel değil, toplumsal bir çalışmanın ürünüdür.

Bilimsel bilgi, eşit kabul gören ve insanlar arasında soy, din, dil ve millet ayrımı gözetmeyen genel ve geçer bilgidir.

Bilimsel bilgi yöntemli, yansız, genelleştirilmiş ve kanıtlanma niteliği olan bilgidir. Bilimsel bilginin yolu, soyuttan somuta ilerleyen kavramsal düşünceninyoludurki, somut gerçekliği, düşünsel olarak özümseyip, onu kavramlar aracılığıyla üretmenin veyeniden üretmenin sürecidir.

Bilimsel bilgiyi elde etmekten amacımız, doğru bilgi ile bilinçlenip doğru eylemde bulunmaktır. Bu yönde yapılan çalışmalar, yani doğru düşünme ve yöntemsel bilgi edinme sürecibilimsel bilgiyioluşturur. Ancak, herhangi bir konunun bilimsel olabilmesi için temel ilke, ya da tek ölçüt, konunun gözlenebilir bir varlık alanı ve nesnel bir gerçeğinin bulunmasıdır. Bu nedenle bilimsel bilgi, kişiden kişiye ve toplumlara göre değişen yargılar yerine, tarafsız ölçütler getiren genel geçer bir bilgi türüdür.

Bu nitelikte bilgi elde etmek, başka bir deyişle belirli bir soruna, olguya ve olaya bilimsel olarak yaklaşabilmek için, bilimsel düşünceyi ve bilimsel tutumu benimsemiş olmak gerekir.

H. BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Yöntemli düşüncedir; Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya düşünce yönteminin temeli yapılan savlardan ancak kanıtlanamayan görüşlerden kaçınan, konusunu deneyleme, gözlemleme, çözümleme, açıklama ve kanıtlamaya yönelik bir düşünce biçimidir.

Gerçeğe dönük, olaylara saygılı bir akıl disiplini gerektirir. Bu disiplini kazanmış kimse, yargılarında tutarlı ve ölçülüdür. Olgulara dayanmayan gelişi güzel genellemelerden kaçınır. Akla ya da sağduyuya uygun görünse bile, hiçbir konuda önyargılardan ve doğruluğu sınanmamış düşüncelerden kaçınır.

Bilimsel düşünme yeteneğini kazanmış bir kimse için, düşüncenin başlangıç noktası ve geçerlik ölçüsü, güvenilir gözlem verileridir. Gözlem verilerine aykırı düşen, ya da onları aşan her türlü öneri, kuram veya genelleme kuşku konusu olmak zorundadır. Herhangi bir çıkarım, ya da savın geçerliği, olgulara uygunluk gösterdiği kadardır. Özetle bilimsel düşünce demek, bir anlama, bulma ve doğrulama yöntemidir.

...

Yorumlar (0)
12
az bulutlu