banner4
08.11.2020, 13:33

4 KASIM SEÇİMLERİ ABD’DE Mİ OLDU TÜRKİYE’DE Mİ?

Son zamanlarda yazılı ve görsel basında yoğun gündem ABD Başkanlık seçimleri.

Diğer ülkelerde, özellikle de kaale alınan gelişmiş ülkelerde, bizdeki kadar 7/24 yoğun gündem oluyor mu bilmiyorum, ama pek sanmıyorum. Belkide biz, ABD basınından daha çok ilgileniyoruz ABD seçimleriyle. Sizce de Tuhaf değil mi?

Ben ABD başkanının kim olacağı, kim olursa bizim Türkiye olarak işimize geleceği ile çok ilgilenmiyorum, yazılı ve görsel basınımızda ve hatta sosyal medyada bu derece yoğun gündem oluşturmasını da doğru bulmuyorum.

Biz ABD’nin, biz sizi korumasak orada 2 hafta bile oturamazsınız dediği Suudi yönetimi değiliz; biz lütfen bizi Türkiye’ye karşı koruyun diye Yunanistan da değiliz; biz daha güçlü destek verin de sınırlarımızı biraz daha genişletelim diye İsrail de değiliz; biz Rusya’ya karşı bizi NATO’ya alın veya aldınız madem bizi koruyun diyen eski Doğu Bloku ülkeleri de değiliz; biz kökü binlerce yıla dayanan ve tarihte bilinen 10’larca devlet kurmuş ve her seferinde küllerinden doğmuş bir milletiz. 

Bu durumda, tamam elbetteki dünya gündemini takip edeceğiz ama, sanki bizim için hayat-memat meselesiymiş gibi 7/24 ABD Başkanlık seçimlerini takip etmenin, Trump gelirse şöyle olur Biden gelirse böyle olur demenin anlamı nedir? Bizi onlar mı ihya edecek yoksa?

Bence biz ya kendimizi tanımıyoruz ya da kendimize güvenmiyoruz. İyi ama neden?

Bütün mesele bizim kendimizle ilgilidir: ekonomimiz ne kadar sağlam; kısa-orta-uzun vadeli ekonomik planlarımız nedir; geleceğe ne kadar sağlam bakıyoruz; sanayicimizin-müteşebbisimizin-üreticimizin dünya pazarlarında rekabet edebilmesi ve kalıcı yer edinebilmesi için ne kadar çok yönlü destek olabiliyoruz; bunlara ilaveten yine kendi içimizde birlik ve beraberliğimiz, karşılıklı güven, hukuk ve adalet gibi asli unsurlarda ne kadar sağlamız; iç siyasetimiz ne derece saygın ve kurumsal; vb, işte bunlar önemlidir.

Yani, ABD Başkanı o değil de bu olsa bize sair iyilikler mi yapacak? 4 yıldır Trump başkandı, ne hayrını gördük? Ya da Trump’tan önceki Obama döneminde veya daha önceki Bush’lar veya Clinton döneminde çok mu iyiydi? Hayır; her dönem zor ve sıkıntılı idi. Şimdi de birşey değişmeyecek. 

Zayıfsan herkes kullanmak isteyecek, güçlüysen anlaşmak isteyecektir. Bu kadar basit.

Önemli olan bizim ekonomide, siyasette, savunma sanayiinde, dünya ölçeğindeki sanayii ve ticarette, tarımda, güvenli gıdada, suda, enerjide, vb ne kadar güçlü olduğumuzdur. Biz, ABD başkanlık seçimlerine değil, bunlara kafa yormalıyız.

ABD’deki bu başkanlık seçimleri, esasında, ulusalcılar ile küreselcilerin çekişmesi idi ve görünen o ki küreselciler kazanacak; bunu bilip planlarımızı buna göre revize edelim ve gardımızı alalım yeter.

Öte yandan, ABD başkanı kim olursa olsun, bizim bulunduğumuz bölgede bize her zamankinden daha fazla ihtiyacı olacaktır. Çünkü bu bölgede bizden daha sağlam ne ortak bulabilir ne de müttefik. Üstelik Türkiye’nin o kadar çok avantajları varki saymakla bitmez. O halde lütfen kendimizin ve değerimizin farkında olalım.

Birkaçına değinelim mesela: 

-Bir islam ülkesi olması hasebiyle, müslüman ülkelerle kurulacak köprüde, en uygun ülke Türkiye’dir.

-Türk ülkesi olması hasebiyle, Türki Cumhuriyetlerle kurulacak köprüde de en uygun ülke Türkiye’dir.

-Bölgemizde Rusya’yı dengeleyebilecek tek ülke Türkiye’dir.

-Özellikle son yıllardaki atılımlarımızdan sonra, Afrika’nın büyük kısmında sözü dinlenen bir ülke haline gelmeye başladığımız dikkate alındığında, bize Afrika için de ihtiyaç vardır.

-Çin’in başlattığı bir kuşak bir yol (demiryolu) projesini Avrupa bağlayan yol da bizden geçmektedir. Siz bugün Yavuz Sultan Selim köprüsünü kapatın, bu proje çöp olur.

-Son yıllarda Türkiye “enerji dağıtım ana üssü” konumuna gelmiştir. Avrupa gazının vanaları bizdedir. Sıkıştığında Avrupa’yı terbiye etmek isteyecek ABD, bize muhtaçtır.

-NATO içerisinde en güçlü 2’nci ordu bizim ordumuzdur. Ki, hava ve deniz alanındaki üstünlüğü de alabilirsek, o zaman değil NATO’da, dünyada en güçlü ordu bizim ordumuz olacaktır.

Yukarıda saydıklarımız belli başlı avantajlarımız ve üstünlüklerimizdir. Şimdi düşünelim bakalım: biz mi ABD’ye daha çok muhtacız, yoksa ABD mi bize daha fazla muhtaç?

1923’te yeni kurulmuş bir Cumhuriyet iken ve gerek insan nüfusu, gerek nitelikli işgücü, gerek her türlü yokluk ve yoksulluk içerisindeyken rahmetli Atatürk sayesinde, bizim uçak sanayiimiz de, savaş sanayimiz de, tarımımız da dünyada ilk 5’te idi. Ama Atatürk’ten sonra kötü ve korkak yönetildiğimizden olacakki hepsini kaybettik. Ve bana göre son 8-10 yıldır birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Neticede biz rahmetli Atatürk dönemini  örnek alalım yeter.

Kendimize güvenelim. Siyasi ve dini saplantıları bir tarafa bırakarak, “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” anlayışıyla her alanda dürüstçe çalışalım üretelim ve üretene, müteşebbise, ihracatçımıza sahip çıkıp destekleyelim yeter. Gerisi laf-ü güzaf hatta fasa-fisodur...

Yorumlar (1)
Musa Arı 3 yıl önce
Sayın Müsteşarım elinize saglik. Biz gözümüzün önüne bakarsak eğer onlara sadece bizi izlemek kalır. Allah birliğimizi ve beraberliğimizi bozmasın.
12
az bulutlu