banner4
21.05.2021, 16:56

TÜRK BEKLENENDİR

Biz Türkler dünyada her zaman adaletin, merhametin ve fedakarlığın timsali olmuşuz. Sadece barış zamanlarında değil, savaş zamanlarında da bu hasletlerimiz hep ön planda olmuştur.

Kutadgu Bilig’de Yusuf Has Hacip, savaş şartlarının oluşmasını şu şekilde anlatmaktadır: “Bilgisizlere, kötülere, adaletsizlik yapanlara ve anlaşmayı ve barışı reddedenlere karşı savaş son çaredir.”

Savaş başlamışsa, savaşın kuralları da işlemeye başlar: Aman dileyene, kadınlara ve çocuklara kılıç çekilmez, esirlere kötü davranılmaz vb vb mesela.

Türkler tüm tarih boyunca törelerine ve sözlerine bağlı kaldıkları için, Türklerle savaşın keyifli ve mertçe olduğunu düşmanlarımız bile ifade etmiştir. 

Çanakkale savaşında, bir Fransız komutanın uzaktan şahit olduğu ve anılarında yazdığı bir olay, tüm dünyada konuşulmuştur: Yaralı bir Mehmetçik, kendisi de ölümcül yara aldığı halde, az ilerisinde inleyen bir düşman askerine su götürmüş, içirmeye çalışırken kendisi de düşmanı da ruhunu teslim etmiştir.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Gelibolu’da ölen Anzak askerleri için söylediği muhteşem sözler, hem muhteşem bir zekanın ve hem de muhteşem bir merhametin neticesidir ve halen daha dünyada örneği yoktur:

“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

Kıbrıs Barış Harekatında, biz esir aldığımız Rumları Adana’da çok iyi şartlarda misafir ederken, bizim esir düşen askerlerimize rumların ve yunanlıların davranışları, daha doğrusu işkenceleri insanlık dışıdır, vahşet ötesidir. Şehit Pilotumuz Yüzbaşı Cengiz Topel’in, isabet alan uçağından sağ salim atlamasına rağmen, gördüğü çok çok ağır işkenceler halen daha hafızalardadır.

Ama bizim asil ve merhametli milletimizin bağrından çıkan şanlı ordumuz, yine de insanlığını, merhametini asla bırakmamıştır. İşte bu nedenle ordumuz Muhammed’in ordusudur ve bu nedenle yenilmezdir. Çünkü, Allah bizimledir ve her daim yar ve yardımcımızdır.

Sadece, savaşta düşmanlarına karşı değil, ele geçirdiği yerlerde yaşayan sivillere karşı da merhametlidir bizim milletimiz.

Bir savaşta, ingilizin, rusun, amerikalının, yahudinin vs yaptığı gibi, o bölgeyi önce havadan bombalayıp yerle bir ederek değil, kendi canını riske ederek ve 1 tek sivile bile zarar gelmemesi için adeta iğne ile kuyu kazarak ilerler bizim ordumuz.

Neticede, Türk her zaman ve her yerde, savaşta ve barışta beklenendir. Kendisi aç kalsa da muhatabını önce doyurur, ekmeğini/kumanyasını paylaşır; yıkmaz imar eder; kimsenin namusuna şerefine ilişmez, tam tersine korur; herkes inancını rahatça yaşasın diye yardımcı olur; ele geçirdiği yerlere fırınından okuluna, yollarından diğer alt yapı ihtiyaçlarına kadar medeniyet götürür. 

Asırlarca Afrika’ya sömürü için giden Haçlıların aksine, bizler halen daha su kuyuları açmak için, kurban eti dağıtmak için, eğitim için, gıda dağıtmak için, tıbbi destek için gidiyoruz.

İşte tüm bu nedenlerle, Türk beklenendir.

Prof. Dr. Tufan Gündüz’ün, Bosna-Hersek’te yaşadıklarına ilişkin TRT 1’de 2016’da yayınlanan proğramın videosu olan “Tarih Bizi Çağırıyor” başlıklı videoyu,

Afrika’da yaşananlara ilişkin Tuğrul Selmanoğlu’nun “Türk Beklenendir!” başlıklı videosunu,

Prof. Mim Kemal Öke’nin Afganistan seyahatinde yaşadıklarını anlattığı 2018 tarihli TV proğramındaki  anılarının yer aldığı “Türkler Geldiyse Kurtulduk” başlıklı videosunu,

Daha önce izlemediyseniz, YouTube’dan bulup izlemenizi tavsiye ederim.

 Daha dün diyebileceğimiz Suriye’de yaptığımız Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarımızda yaşanmış ve internet sayfalarında ve YouTube’da da yer alan, yaşanmış olaylardan 2 tanesini tekraren de olsa anlatmak istiyorum:

Anlatan, operasyonlara katılan komutanlarımızdan Binbaşı Miraç Emir. Bir bölgeye girdiklerinde, bir çocuk koşarak yanına gelir, boynuna sarılır. Birşeyler söyler ama anlaşılmaz. Arapça bilen birisi bulunur ve tercüme eder. Çocuk der ki, “annemi babamı ve 2 ağabeyimi hava saldırında kaybettim. Allah’a çok dualar ettim. Sonra birgün rüyamda peygamberimizi gördüm, bana dediki: çok yakında ordumla beraber geleceğim. Düşmanlar kaçtı, demekki peygamberimiz söz verdiği gibi ordusuyla geliyor diye beklemeye başladık. Siz geldiniz. Evde dedem ve nenem var, bekliyor. Ekmeğimiz çayımız da var. Peygamberimize söyleyin de evimize gelsin.” Binbaşımız çocuğa bir Türk Bayrağı verir ve çocuk koşarak evine gider. Ancak bu olay, herkesi etkilemiştir, moraller, inanç, iman ve azim daha da artmıştır.

Bir başka yaşanmış olay Afrin’de geçer: Afrin’e girilmiş ve artık ev ev, oda oda güvenlik aramaları safhası devam etmektedir. Bir eve girilir. Yaşlı bir nene ve 2 genç kız vardır. Genç kızlar korkarak kaçıp evde saklanmaya çalışırlar. Ancak neneleri askerlerimizin üniformalarını ve bayrağımızı görünce sorar: Sizler Türk Askerimisiniz? Evet nene cevabı alınca, yüzünde güller açar ve kızlarına seslenir: “Gelin buraya, bunlar Türk Ordusu, Muhammed’in askerleri, size zarar vermezler, tam tersine gelin ihtiyaçlarınızı söyleyin, yardımcı olurlar.”

Ve nihayet Filistin; hepimiz TV’lerde izledik: Filistin’de Filistinliler kendi bayraklarıyla birlikte Türk Bayrağı açarak gösteriler yapıyordu. Yine bir başka pankart vardı, pankartta Türk Bayrağı ve Türk ordusundan küçük bir görüntü ve şöyle yazıyordu: “Ne zaman geleceksiniz?”. Yine bu dönemde, Arap ülkelerinin birisinde açılan bir pankartta, “özür dileriz Filistin, bizi yönetenler de siyonist” yazıyordu. Bunu diyen Arap ülkelerinin birisinde yaşayan bir Araptı.

Biraz daha güçlenince, inşallah sıra Doğu Türkistan’a gelecektir. Hatta, İrandaki Soydaşlarımıza, Rusya’daki soydaşlarımıza gelecektir sıra. 

Ancak son 2-3 asırdır birikmiş sorunları, 3-5 yılda çözmek elbetteki mümkün değildir. Önce 2-3 asırdır her alanda yediğimiz farkı kapatmak, öne geçmek, güçlenmek ve dünya ölçeğinde söz sahibi olmak gerekecektir. Mevcut gücümüzle başardıklarımız bile muhteşemdir.

Bizler sadece müslümanların ya da soydaşlarımızın değil, tüm mazlumların tek ümidiyiz. Biz ne kadar güçlü olursak, dünyada o kadar çok adalet olacaktır. İnanıyorum ki, tarihimiz bizi çağırıyor. Ve, Kim ne derse desin, bu asır bizim asrımız olacaktır Allah’ın izniyle.

Hele bir de, Türk Birliği gerçekleşsin de, o zaman göreyim ben, dünya nasıl bir dünya oluyor.

Yorumlar (2)
AYPAŞ SAAT ALİ YÖRÜR 3 yıl önce
HER ZAMANKİ GİBİ TAKDİRE ŞAYANSIN MÜŞTEŞARIM MÜKEMMEL YAZILAR YAZIYORSUN SENİ CANI GÖNÜLDEN KUTLARIM ALLAH SANA ELİNE KALEMİNE ĞÜÇ KUVVET VERSİN İNŞ
AYPAŞ SAAT ALİ YÖRÜR İSTOÇ 2 ADA 36 3 yıl önce
HER ZAMANKİ GİBİ TAKDİRE ŞAYANSIN MÜŞTEŞARIM MÜKEMMEL YAZILAR YAZIYORSUN SENİ CANI GÖNÜLDEN KUTLARIM ALLAH SANA ELİNE KALEMİNE ĞÜÇ KUVVET VERSİN İNŞ
12
az bulutlu