banner4
02.03.2024, 10:38

​​​​​​​"siyasetin matematiği" "Şans ve Fırsat"

Doğanın kanun ve yasalarına uymak; Yaratıcı İradeye iman etmek ve dayanmaktır.

Yüce yaratan; yapmak istediğimizi isterse yaratır.

Hikmet heybesinde şans ve fırsat yaratılmıştır ve nasibi olana sunulacaktır muhakkak.

İrade alanı en dar insan, en bilgisiz insandır.

Yaratıcı Kudret tüm geçmişleri geleceğinden ve gelecekleri geçmişinden bilen ilmiyle, hayatımıza iki yönden de müdahale eder...

Meleklerin bildikleri, Yaratıcının onlara öğrettiğidir; yaptıkları, O’nun emrettiğidir.

Yaratıcımızın kudretini, alnımızı okşayan rüzgar esintisinde, gözlerimizle saklambaç oynayan ışık serpintisinde bulabiliriz...

Bakmak ve görmeyi idrak etmek; şans ve fırsatı hak ediş ile bize muhakkak sunar/sunacaktır...!

Siyasetin Boşluğu ve ERDOĞAN

12 Eylül 1980 darbesi ile 2002 arası siyasi çalkantıların ve gelişmelerin getirmiş olduğu yoğun kaos ve siyaset boşluğu derin siyasi arayışlar meydana getirdi...!

Çekirdekten ve en dipten yetişen ERDOĞAN siyaset matematiğini çözerek adeta bir siyaset mühendisine dönüştü...

Demokratik olarak iktidar olmak, iyi tasarlanmış bir siyaseti gerektirir.

 Ancak Türkiye’nin özgeçmişinde bu tezi çürüten iktidar örneklerine fazlasıyla rastlamak mümkündür.

Siyasetle  iktidara gelenlerin alaşağı edildiği dönemlerde bile iktidarlar atanmış ve en azından temsil noktasındaki boşluk idare-i maslahattan  giderilmeye çalışılmıştır.

Devrik ve darbeli iktidarlardan boşalan koltuklar doldurulsa da meydan siyasetine hükmedilememiştir.

Demirel, Ecevit ve Erbakan’ı siyasetin sembolü yapan da bu meydan siyasetidir.

Meydan siyasetini bilen ERDOĞAN ise bulduğu her siyasi boşluğa adeta sayısız goller atmış ve milletin coşkusuna umuduna alkış olmuştur..

Türkiye’nin eriştiği demokratik olgunluk, olağanüstü dönemlerdeki siyasal hareketlerin demokratik ısrarlarıyla doğrudan ilintilidir.

Ancak Türkiye demokratik olarak olgunlaştıkça temel dinamiklerini  kaybetmeye başlayan siyaset, bu negatif dönüşümün sonucu olarak iktidarların güdümüne terk edilmiş gibi duruyor.

AK Parti’nin siyaset yapmaya fırsat bile bulamadan (ayrıca yapacak bir siyaseti de yoktu) iktidara gelmesi, iktidar olmak için siyaset yapanların  “siyasetsiz iktidara” karşı sadece öfkesini arttırdı ancak siyaset boşluğunu dolduramadı.

28 şubat sonrasında başlayan siyasi bunalımın ganimetiyle kötü yönetimlerden boşalan iktidar koltuğuna oturan AK Partinin, gündelik söylemlerden ve anın icabından öte bir siyaset ortaya koydu.

Bulduğu “muhafazakar demokrat” kimliğiyle  bütünleşme zorluğu yaşayan AK Parti’nin bu kimliği akademik diskurlarla siyasal söyleme dönüştürme çabası, sağ ve sol merkezle tanımlanan  Türk siyasetine izahı ve kabulü zor bir paradigmayı dayatmaktan öteye gidemedi henüz...

Hal bu iken; kendisine taktığı bu isimle çağrılacak yaşa henüz gelmeyen

AK Parti’nin  “Muhafazakar” kesimiyle “Demokrat” kesimi arasındaki iletişim, ilkede değil sadece kararda birliktelik arz etmeye başladı.

AK Parti için siyaset, genel başkanın söz ve davranışını tevatür yoluyla tabana ulaştırma görevi olarak siyasal bir hareketi değil “Tek Adam”ı anlatma enstrümanına dönüştü…

Dünya siyasetinde Şans ve Fırsatı; şah damarından yakalayan ve bırakmayan ender siyasetçilerin en belirgin olanlarından biri de şüphesiz ERDOĞAN'dır

Yorumlar (0)
12
az bulutlu