KAVAKLI FEVZİ !
Türklerin en denizci leventlerinin yetiştiği kuzey egedeki Limni adası kökenli bir ailenin çocuğu olarak İstanbul Rumeli Kavağında dünyaya geldi.
Babası gibi subay oldu.Harp okulu ve akademisinden sonra Avrupa Türkiyesi' nin en alevli toprağı Rumeliye atandı.
1908 yılında Rumeli'deki ayaklanmayı bastırmaya gelen ŞEMO nun Arnavut Şemsi Paşanın yaveriydi.İttihatçı Teğmen Atıf Kamçıl,Şemoyu Manastır postanesinin merdivenlerinde vurduğunda paşanın kanı üzerine sıçramıştı.
Arnavut ayaklanmasının bastırılmasında rol aldı.Balkan Savaşında Rumeli' nin kaybını ve acısını bizzat yaşadı .Küçük kardeşi Muhtar efendi yüzbaşı rütbesiyle Manastır Savunmasında şehit düştü.
Türk ordusunun bu kadar geniş araziye dağıtılmamasını, bunun hareket kabiliyetini ve vurucu gücünü sıfıra indirdiğini ,düşmanı asla küçümsememek gerektiği yönündeki ısrarına rağmen sözünü dinleyen olmadı.
Ordunun iç politik kavgasının 600 yıllık vatana mal olduğunu yaşayarak öğrendi .Komutanı olduğu Vardar ordusunu Arnavutluğa kadar az kayıpla çekti. Hükümetin İstanbula dön emri üzerine birliğiyle tahliye için vapura bindiğinde binlerce askeriyle birlikte güvertede Rumeli sahillerine bakarak hep birlikte hüngür hüngür ağladı.
1.Dünya savaşında Çanakkale ,Filistin cephelerinde savaştı.Savaşın sonunda Erkan -ı Harbiye Reisiydi Genel Kurmay bşk).İstanbul Hükümetinin emrinde olmasına rağmen Kuvvayı Milliyeye her türlü yardımı yaptı.Silah ve cephane ,Nazım' ın tabiriyle
'' uzun ve eğri burunlu,konuşmayı şehvetle seven,
cesur karadenizli gemicilerin takaları ile İneboluna oradan da İstiklal yolu ile Ankara' ya ulaştırılıyordu.
16 Martta 1920 de İngilizlerin İstanbulu resmen işgali üzerine bir İngiliz çavuşunun böğrüne süngüyü dayaması üzerine derhal Anadoluya geçti..Milli hükümetin emrine girdi.Vatan haini istanbul hükümeti tarafından rütbesi ere indirildi ve idama mahkum edildi.
Stratejide müthişti.Büyük taarruzun harp planlarını o hazırladı.
Kocatepe de ilk top patlamadan önce sipere çekildi yaverine rahatsız edilmemesini emretti ve saatlerce Kuran okudu.
Tasavvuf ehliydi ancak hiç bir zaman ham softa kaba yobaz olmadı ,İzmir'in kurtuluşunda Latife hanım konağındaki kutlama sofrasında rakı içmedi ama çok özlemişim dediği kalamar tavadan 2 tabak yedi.
,Atatürk'ün 5 vakit namaz kılan Genel Kurmay başkanıydı.Türk ordusunun sadece iki askerine nasip olan Mareşallik rütbesini aldı.Konumu hiç sarsılmadı
.Otomobil ile seyahatlerde o ve Abdülhalik Renda cemaatle vakit namazını kılsın diye Atatürk' ün emri ile konvoy mola verirdi.
1930 lu yıllarda Mussolininin yayılmacı İtalyan politikasına karşı savunma hazırlıklarını tamamladı.İtalyan endişesiyle Denizli-Antalya Demiryoluna şerh koydu, halen kullandığımız iç kısımla bağı zayıf denize paralel Antalya -Kaş yolunda onun imzası vardır.
"makarnacılar çıkartma yaparsa sahilden püskürtürüz "diyordu.
'' Atatürk'ün Özel Kalem Müdürü Hasan Rıza Soyak'ın anlattığına göre Atatürk, kendisinin halefi olarak Fevzi Çakmak'ı görmekteydi. "Şüphesiz ki, konuşma ve seçme hakkı TBMM'ye aittir ancak bu konudaki düşüncelerimi belirtmek isterim. Akla ilk olarak İsmet Paşa gelmektedir; kendisi bu ülkeye büyük katkılarda bulunmuştur. Ancak, bir nedenden dolayı kamuoyunun teveccühünü kazanamamış gibi görünüyor. Mareşal Fevzi Çakmak da ülkesine büyük katkılarda bulundu ve bununla birlikte herkesle de iyi geçinebilmekte. Üslerinin düşüncelerini her zaman takdir etmiş ve kimse ile kavga içerisinde değil. Bu sebeplerle kendisi devletin başı için en uygun adaydır.
Tam 70 yıl önce bugün 10 Nisan 1950 de öldüğünde cenazesi Eyup Sultanda binlerce İstanbullunun katılımıyla kaldırıldı ve Eyüp Sultanda Küçük Hüseyin efendi Türbesi haziresine defnedildi.
Yıllarca Anadoluda hemen hemen her kahvehanede Atatürk'ün resminden sonra en çok kendisinin resmi bulunurdu.
Allah rahmet eylesin mareşalim,mekanın cennet olsun...
Av.Erkul Erdem-İZMİR
