Kasım Süleymani'yi Bir de Benden Dinleyin

Bazen tarih şahsiyetler üzerinden okunur.

Ya da şahsiyetler tarih yazarlar.

Okuduğumuz Tarih kitapların da yüzlerce aktörün tarihin gidişatını nasıl sekillendirdiğini okumuşuzdur.

Ama okuduğumuz o tarihsel kişiliklerden belki Cengiz ahan ile bir benzerliği olabilir olan yakın tarihin en kUdretli aktörü kimdi diye soracak olursanız 

Hiç düşünmeden Kasım Süleymaniydi derim.

Belki abartı olarak görebilirsiniz ama gercekten Kasım Süleymani kimdi diye sahici bir cevap arayışı icerisinde olsanız, hiç de abartlılı bir yorum olmadığını göreceksiniz.

Düşünün

1. Kadim İran devletinde Parlementoya, Cumhurbaşkanı'na karsı sorumluluğu olmayan Sadece dini lider Hamaney'e bağlı bir aktör.

2. Afganistan'a, Lübnan'a,Suriye'ye, Irak'a,Filistin'e, Yemen'e direk müdahale etme gücüne sahip tek aktör.

3. İran devletinin kendi sınırları dışın da yani üçüncü ülkelere mudahale için kurduğu Kudüs Gücü denilen devasa ordunun lideri.

4. Ortadoğu da sayısız, evet yanlış duymadınız, sayısız örgütü yönetme kabilyetine sahip bir aktör.

Kimi örgütleri kendisi kurdu,

Kimi örgütleri sınırsız lojistik destekle var etti Kimi örgütleri caydırıcı ve ölümcül gucü ile ikna etti.

5. Sadece bir asker ve komutan değildi. Aynı zaman da bir diplomat ve siyasetçiydi de..

6. İran Dışişleri Bakanı ile hafta da bir kahvaltı yapıp, İran dış politikasını belirleyen bir sahsiyet..

7. Ben, Irak, Afganistan, Lübnan'ın kendisiyim diyen bir aktör..

8. ABD'ye iran'ın Bağdat Büyükelçisi Kudüs Gücünün bir uyesidir diyecek kadar öz güvene sahip ve İran benim diyecek kadar da, güclu bir aktör dü Kasım Süleymani.

Ve böylesine kudretli ve sınırsız güce sahip bir aktör, gücünü bölgenin huzuru ve barışı korumak adına değil de "intikam üzerine" kurunca bölgenin kaderi hep ölüm oldu.

Evet Suriye'de Esad üzerinde nufuzu böylesine yetkin olan bir aktör. Heleki ABD'nin 2012'den sonra Arap Baharını satmasıyla oluşan yeni dengelerde, gücünü Suriye'de iç savaşın bitmesi adına değilde, Lübnan Hizbullahı'nı Suriye'ye sokmak, Rusları Suriye'ye girmek için ikna etmek.

Ve Kudüs Gücüne bağlı onlarca örgütü Suriye iç savaşını daha da yükseltmeye kullanması başlı başına bir analiz gerektiren bir durum değil mi?

Yine ABD ile beraber 2003'den beri Irak da oluşan yeni tabloyu intikam aracı olarak görmeyip ve Irak'ı bir Şii'leştirme labaratuvarına dönüstürmeyip, herkesin Irak'ı yapma imkanı varken tam tersi kanlı bir strateji gütmesi de simdi yaşananların habercisi değilmi?

Irak'da kitlesel Sunni katliamları, DEAŞ gibi zebani örgütleri doğurmadı mı?