ESASEN

Esasen herşeyinsana çevreye ve hayata hükmetmeyle başladı. Öce Kabil Habilikıskançlık üzerine başını ezerek katletti ve katil oldu. Sırasıyla insanlık tarihinin cinayetleri, savaşları, ihanetleri tüm milletlere ve dinlere sirayet etti. Sonuçtadin, devlet,isiyaset ve güç ilşkiisidoğdu. Hiç kimsenin inkar edemeyeceği konu ise güç sadece parasal değil sistemsel anlamda kamu gücüdür. Kamu gücünü ele geçiren menfaatler ilşkisine dayanan politik güç her döneminde hakimi oluyor. Tüm dünyada yönetim sistemine bakılmaksızın bu böyledir. Dinler ve mezhepler oligarşik bahanesiyle ana amaca birer araç konumuna geliyor.

Esasen Peki bu doğrumudur? Yani din, devlet(kamu gücü) ve ortak menfaatler hegemonyasındaki siyaset birlikteliği dünyada gerçek anlamda olması gereken ütopik yönetime ne zaman ve nasıl ulaşacak?

Esasen Siyaset bilimi ve yönetim uzmanlığı kadar artık hukuk ve din enstürimanlarının oluşturduğu  terimlerde konuya ne zaman müdahil olacak? Yoksa bu kavramlar asıl amaç gibi görünen  ortak menfaat ve çıkarlara hala hizmet etmeye devammı edecek?

Esasen Bunları açıklarken dünyadaki mevcut kapitalist veyahut sosyalist  düzene karşı olduğum sanılmasın; sadece biraz daha ahlaklı olmaktan, vicdanlıolmaktan,güvenilir olmaktan ve doğrusal birliktelikten bahsediyorum. Sonuçta her sistem kendini besleyen zihniyete hizmet eder.

Esasen Kuran’da baktığımızda 25 peygamberin ismi teleffuzda. Binlerce peygamberin geldiği ise biliniyor. O halde yeryüzünde huzur ve mutluluk ne zaman ve nasıl olacak ve bu mücadele ne şekilde sonlanacak.

Esasen doğru nasıl olacak…..