banner4
01.09.2020, 10:04

BİR SAVAŞA DOĞRU(MU) GİDİYORUZ?

Bölgemiz hiç olmadığı kadar karışık; ve bir o kadar da bıçak sırtı dengeler mevcut.

Türkiye’nin son yıllarda: 

-savunma sanayiinde elde ettiği başarılar ve her geçen gün artan ve bu nedenle dikkat çekmeye başlayan ihracatları nedeniyle diğer güçlerin pazar paylarının daralmaya başlaması ve bunun gelecek için her açıdan daha büyük tehlike arzetmeye başlaması,

-Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki dik duruşu ve kazanımları, 

-Suriye’de, Kuzey Irak’ta ve Libya’daki başarıları, 

-Türk Akımı gibi projeleri ile enerji dağıtım merkezi konumuna gelmesi, 

-mavi vatan ilanı ve gösterdiği kararlılık, 

-Libya ile imzalanan MEB (münhasır ekonomik bölge) anlaşması,

-Türk Kurultayı’nın (Keneşi’nin) aldığı mesafeler ve bu kurultayın mevcut üyelerinin yanısıra, (mesela gözlemci olarak katılmak isteyen Ukraynanın talebi gibi) uluslarası cazibe merkezi olmaya başlaması,

-uyguladığı politikalarla, Afrika ve Asya’da (ve hatta Güney Amerika’da) halkların uyanmaya başlaması,

-yurt dışındaki askeri üslerimiz,

-bunlara ilaveten içimizdeki hainlerin ve yıllarca enerjimizi çalan terör örgütlerinin bellerinin kırılması, 

-tek kutuplu ABD uşaklığından sıyrılıp, ülkesinin menfaati neyi gerektiriyorsa o şekilde çoklu ve alternatifli uluslararası ilişkiler kurması,

Vb ölçekli başarılarımızın, kararlarımızın ve politikalarımızın küresel güçleri rahatsız ettiği ortada.

Dünya ölçeğinde dikkat çeken ve göze batan tüm bu ve benzeri önemli gelişmelerimizin yanısıra, sevr ile bize biçilen rolün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki kurtuluş savaşımızla yerle bir edilerek yırtılıp atılmasını halen daha hazmedemeyen egemen güçlerin sabrını taşırdığı da ortada.

Geldiğimiz noktada, Afrika’da asırlardır sömürdüğü ülkeleri ve bir önceki makalemizde ele aldığımız gibi (dolaylı katkılarıyla birlikte) yıllık 1 trilyon dolara varan ekonomik sömürü gelirini kaybetmekle yüzyüze kalan ve Afrika’daki otoritesini epeyce dumura uğrattığımız Fransa’nın patronluğa, ve her zaman olduğu gibi gazlanan yunanın da figüranlığa soyunduğunu görüyoruz.

Tam bu noktada birkaç önemli ve sinsi ayrıntı daha var:

Gelinen aşamada, diğerlerine göre kaybedeceği çok şey olan ve bu nedenle de haçlıların patronluğuna soyunan daha doğrusu öne itilerek patronluğa soyundurulan Fransa esasen yalnız değil, o nedenle sesi gür çıkıyor. Öne sürülen Fransa olmakla birlikte, perdenin hemen arkasında ABD, İngiltere, Almanya, İsrail, Çin, Hollanda var; bu ülkelerin yancıları olarak da büyüklü küçüklü diğer ülkeler var.

Bunların yanısıra, şimdilik 2 tarafı idare eden ve neticeye göre vaziyet alacak olan İtalya gibi ülkeler de şimdilik gelişmeleri gözlemlemeyi seçmiş durumda.

Aynı şekilde figüranlığa soyunan yunanistan da yalnız değil, onun yancıları da nesebi gayri sahih Kıbrıs Rum Kesimi ile, siyonistlerin gönüllü uşakları olan Mısır, Suudi Arabistan ve BAE var.

Bizimle olanlar ise, her zaman olduğu gibi Pakistan, Katar, Azerbaycan, Malezya gibi birkaç ülke ile, kısmen yanımızda olmaya çalışacak olan Macaristan, Kazakistan gibi birkaç gün ülke ve Rusya korkusundan dolayı da Ukrayna.

Tüm bunların yanısıra, 

-ortalık iyice karışsın da Azerbaycan’ı işgal edeyim diyen Rusya ve uydusu Ermenistan, 

-Belarusu ve hatta Ukrayna’yı ilhak ederim diyen Rusya,

-Keşmir’i topraklarıma katarım diyen Hindistan, 

-Türkistan’ı tamamen yok ederim diyen Çin, 

-Venezuela’yı işgal ederim diyen ABD, 

-Suriye’yi hallederim diyen İran ve Rusya, 

-bölgemde biraz daha genişlerim diyen İsrail, 

-Libya’ya ve Libya’nın yeraltı zenginliklerine çökerim diyen egemen güçlerin tamamı,

-kuzey Irak’ta bu karışıklıkta kendisine yeniden bağımsızlık ilanını denettirilecek olan omurgasız Barzani,

vs vs de ellerini oğuşturarak beklemekteler.

Bu saatten sonra görünen o ki, bölgede bir savaş, savaşı müteakip yeni dengeler ve hatta değişecek sınırlar küçük bir kıvılcımı bekliyor.

Her ne olursa olsun tüm bunların sonucu ülkemizin lehine bitecektir. Neden mi?

-Kurtuluş savaşında ordusu dağıtılmış, silahları toplanmış, insanı son 40-50 yıldır sürekli devam eden savaşlardan yorulmuş, bıkmış ve kırılmış, her açıdan harap ve bitap düşmüş bu millet, Gazi Mustafa Kemal liderliğinde ve tüm ezilenlerin destekleri ve dualarıyla adeta küllerinden yeniden doğmayı o şartlarda bile başarmıştır da ondan.

-Ve daha dün, 1974 Kıbrıs Barış Harekatında, doğru dürüst çıkartma gemisi ve hatta yeterli paraşütü ve modern silahları bile olmayan Türkiye, yıllardır hazırlık yapan yunanlılara ve rumlara rağmen, sadece toplam 5-6 gün içinde Kıbrıs’ın yarısına yakın kısmını fethetmiş ve işin kendileri için kötüye gittiğini gören haçlıların ısrarlı ateşkes çağrılarına uymak mecburiyetinde bırakılarak durdurulabilmiştir de ondan.

-Şimdi ise Allah’a şükürler olsun ki, kurtuluş savaşındaki durumumuzdan milyonlarca kez, Kıbrıs Barış Harekatındaki durumumuzdan da yüzbinlerce kez daha iyi durumdayız.

-Ayrıca bugün başta Avrupa’da olmak üzere, dünyanın her tarafında bizden bir işaret bekleyen milyonlarca vatan evladımız var.

-Tüm bınlara ilaveten, geçmişte yaşadığımız tüm tecrübeler göstermiştir ki, bu asil ve necip millet bir savaş durumunda, her türlü iç çekişmelerini, kırgınlıklarını, dargınlıklarını bir kenara bırakarak, topyekün vatan savunmasına yönelmiş ve bu anlamda her türlü fedakarlığı da yapmıştır. Aradan yıllar geçse de yine aynısı olacaktır. Çünkü kan yine o asil kandır ve damarlarında taptaze mevcuttur.

Allah’ın izni ve yardımıyla, (asla temenni etmiyorum ve olmamasını diliyorum ama), eğerki bir savaş olursa, bölgemizde sınırları da yeni güç dengelerini de belirleyecek olan biz olacağız. 

Önce Allah’a, sonra devletimize ve devletimizin kurmay ve rahmani aklına ve nihayet asil ve cesur milletimize güvenimiz tamdır.

Son söz olarak da diyorum ki:

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”

.........

“Hakk’a güven, sa’ye sarıl, hikmete râm ol,

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.”

Yorumlar (8)
Basri GENÇ 4 yıl önce
Kalemine sağlık Müsteşarım okurken insan heyecanlanıyor Ne Mutlu TÜRKÜM Diyene
Yaşar Çiftçi/Kimya Yüksek Mühendisi 4 yıl önce
Toplumun böyle durumda kenetlenmesi birlik olması çok önemli Devlette hep birleştirici rolünü devam ettirmeli halkı top yekün kucaklamalıdır, Türk birlik olduktan sonra hiç bir güç Türk'ün önünde duramaz biz Fransa'yı tükürüğüzle bile boğarız yeterli birliğimiz dirliğimiz bozulmasın, Allah tüm Türk dünyasına güç kuvvet versin
Musa ARI 4 yıl önce
Sayın Müsteşarim her zamanki gibi mükemmel. Allah'ın izni, vatan ve millet aşkı her zaman taze olan milleti, ölümü düğüne gitmek olarak gören kahraman vatan evlatları varken inşAllah her zorluğun üstesinden geliriz. Her daim hazırız evellAllah. Saygılar sunuyorum
İsa ALTINTAŞ 4 yıl önce
Değerli Kardeşim
Makalelerini zevkle okuyorum.Düşüncelerine aynen katılıyorum.
Çok önemli ve hassas konuları toplumun dikkatine sunuyorsun.Eline sağlık.
Allah razı olsun.
Mehmet Bahadır 4 yıl önce
Sn üstadım tüm yazılarını ilgiyle takip ediyorum, Watsap grubumuzda paylaşıyorum. Toplumunuzun ortak değerleri ve güncel konuları açıkça vede anlaşılır bir dille ortaya koymanız çok yararlı oluyor. Lütfen yazmayı bırakmayın. Bilgi ve düşüncelerinizi paylaşmaya devam edinki buna ihtiyaç var ve siz de bunu çok güzel yapıyorsunuz, insanınızın da buna ihtiyacı var bence. Selam ve saygılarımla.
İsmail Bekdeş 4 yıl önce
Tebrik ederim sayın mustesarim kaleminize sağlık
İsmail Bekdeş 4 yıl önce
Tebrik ederim sayın mustesarim, kaleminize sağlık
Recep Koçer 4 yıl önce
Tebrikler... Müsteşarım; Tamda bizim aklımızdan geçenleri kaleme almışsınız, selam ve saygılar.
12
az bulutlu