banner4
06.02.2021, 17:05

BEŞİNCİ KOL FAALİYETLERİ

Son zamanlarda gündeme getirilen, dikkat çekilen bir konu var: Beşinci Kol Faaliyetleri. Peki nedir bu “Beşinci Kol Faaliyetleri”?

“Beşinci Kol” ifadesi ilk olarak İspanyanın Faşist Diktatörü General Francisco Franco tarafından 1936-1939 yıllarında İspanya iç savaşı sırasında kullanılmıştır.

Franco’nun orduları, cumhuriyetçilerin kontrolündeki Madrid’e saldırırken, “şehri 4 koldan kuşattık, beşinci kolumuz da içeride” ifadesi, saldırılan kentin yani Madrid’in içindeki Franco’ya bağlı özel yetiştirilmiş istihbaratçıların işgale zemin hazırlayan faaliyetlerini işaret ediyordu.

Diktatör Francoya bağlı ve özel yetiştirilmiş bu istihbaratçılar, Madrid’de yaptıkları çalışmalarla şehirde bir ayaklanma başlatmışlar ve böylece Madrid’i düşürerek kolayca ele geçirmişlerdir.

Bilgisiz bir gençlik, duyarsız, güvensiz, ülkesine-milletine saygısız hatta yabancı, tarihinden ve köklerinden uzaklaştırılmış ve aidiyet duygusunu kaybetmiş, ekonomik, fizyolojik ve psikolojik açılardan yorulmuş ve sağlıksız bir toplum yaratarak, o ülkeyi muhtemel bir savaş durumunda kolayca teslim almaya hazır hale getirmek için, koyun postuna bürünmüş çakallar tarafından yapılan bilinçli ve sinsi çalışmaların adıdır Beşinci Kol Faaliyetleri.

Kısaca, aşama aşama, alıştıra alıştıra ve hissettirmeden, bir milleti içeriden sinsice ve sistematik olarak tüketmek ve işgale açık hale getirmektir.

Bu, kimi zaman yalanlarla tarihinden ve tarihteki devlet adamlarından soğutmak, kimi zaman milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırmak, kimi zaman mevcut yöneticilerine ve devlet kurumlarına saygıyı ve güveni kaybettirmek vb şekil ve yöntemlerle, adım adım gerçekleştirilir.

Bu amaca ulaşmak için içeriden kullanılmaya elverişli uygun kişiler bulunur. Bu tür kişilerin zafiyetlerinden de faydalanılarak, ince taktiklerle devlete-millete karşı kullanmaya başlarlar. Amaç, kimi zaman kaoslar çıkartarak, kimi zaman masum gözüken gerekçelerle terör ortamı yaratarak, kimi zaman propagandalarla devlet kurumlarına olan güveni bitirerek, kimi zaman insanların kutsallarını istismar ederek toplumsal olaylar çıkartılarak, güven, dayanışma, birlik-beraberlik vb duygular yok edilir ve bıkkın, özgüvensiz ve hatta birbirine düşman kitleler yaratılır.

Hepsinin nihai hedefi aynıdır: ülkeyi içeriden çökerterek, işgale açık hale getirmek ve kolayca teslim alarak kukla bir yönetim kurmak.

Sözünü ettiğimiz işgal, her zaman fiziken işgal etmek olarak anlaşılmamalıdır. Halkın özgür iradesiyle gelmiş yöneticilerin bertaraf edilerek, egemenlerin güdümünde olan, halkın içinden ve halktan birileri gibi gözüküp, esasen ruhu ve beyni satılmış birilerini getirerek kukla bir yönetim kurmak da bir işgaldir; üstelik bu işgalciler için daha çok arzu edilen ve menfaatlerine daha fazla uyan bir yöntemdir.

Beşinci Kol Faaliyetleri için en uygun araç medyayı kullanmaktır. Bu yolla hedefe daha kolay ve daha seri ulaşılması hedeflenir.

Diğer bir araç ekonomidir. Fakirleştirilen toplumlar, bıkkın ve kolay ele geçirilebilecek toplumlardır.

Bir diğer araç, milli ve manevi değerlerin ve tarih bilincinin önce sulandırılması, sonrasında yok edilmesidir.

Hedef seçilen toplumun önce ortak değerlerinden soğutulması, daha sonra özgüveninin bitirilmesi, nihayetinde kitlelerin birbirlerine düşman edilmesi ve bunlarla eş zamanlı olarak da, hedef alanların (yani egemenlerin) çok güçlü ve karşı konulamaz olduklarının vurgulanarak, bu şekilde tüm psikolojik üstünlüğün ele geçirilmesi suretiyle, hedefteki ülkenin her türlü direncinin sinsice ve hissettirmeden bitirilmesi sağlanmış olunur.

Beşinci Kol Faaliyetlerine yakın tarihten somut bir örnek olarak Nazi Almanyası döneminden verilir: Nazi Almanya’sı Gestapo aracılığıyla birçok devletin içine sızmış ve halkları kendi menfaatlerine göre yönlendirmiş ve hazırlamıştır. 

Bu kapsamda, Hitler ve ekibi işgal ettikleri ülkelere daha önceden teknisyen, mühendis, gazeteci vs kimlikle çok sayıda adamlar göndermişler ve bunlar o ülkelerde uzun süre bu yönde faaliyetlerde bulunmuşlardır. Nitekim, Norveç’in savaşmadan Nazilere teslimi, tamamen Beşinci Kol Faaliyetlerinin neticesi olarak gösterilir.

Daha yakın tarihlerden bir başka örnek, ABD’nin Irak’ı işgalinde görülmüştür. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ABD’ye meydan okurken, Irak’ın neredeyse hiç savaşmadan ABD’ye teslim edileceğinden habersizdir. Çünkü adına “Kesnizani Tarikatı/Cemaati” denilen sözüm ona İslami cemaat kurdurulup kullanılarak, Irak kolayca teslim alınmıştır ve işin ilginci koskoca bir ülke ABD’ye teslim edilirken, ne yöneticiler ve ne de halk olayların farkına bile varamamıştır. (Bu konunun detaylarını, bu sütunlarda paylaştığımız 04.12.2019 tarihli “Irak Bu Hallere Nasıl Düştü? (Eskizani Tarikatı/Cemaati)” adlı makalemizden okuyabilirler.

Peki, Beşinci Kol Faaliyetleri bugün yokmu sanıyorsunuz? Tabiki hayır, yani bugün de var ve bunu anlamak hiç de zor değil, tam gaz devam ettiği ortada.

Mesela, fetö faaliyetleri tam bir Beşinci Kol Faaliyetleridir. Ama Allah’a şükür ki bu milletin feraseti ve cesareti olayı bertaraf etmiştir.

Dünyadan ve ülkemizden daha onlarca örnek verebiliriz.

Bugün de ve sonrasında da yine boş durmayacaklarını ve başka başka taktiklerle faaliyetlerini sürdüreceklerini tahmin etmek hiç de zor değil.

Çözüm ne? Aklımızı başımıza toplamak. Bize masum gösterilen birçok olayların, esasında bizi parçalayıp yok etmek amacıyla birşeylerin tetiklenmesi için başlatıldığını unutmamak gerekir. 

Özellikle yetişen gençliğin tarihini iyi bilmesi, devletine-milletine bağlı bir şekilde yetişmesi, okuması, araştırması, kısaca bilgili ve bilinçli yetişmesi çok önemlidir.

Sahi, son günlerde gündeme yapay olarak ve durduk yere gündeme sokulan, Boğaziçi Üniversitesi Rektör atamasını bahane ederek çıkarılmaya çalışılan olaylar da bu türden bir faaliyet olabilirmi? Üstelik sonradan ortaya çıkarılan ve olayların içindekilerden çok ciddi bir kısmının orada öğrenci olmadığı gibi, terör örgütü üyeleri çıkmalarını nasıl yorumlamak lazım? Ne dersiniz?

Öğrencisinden öğretim üyesine, sade vatandaşından bürokratına, esnafından siyasetçisine, işçisinden mühendisine, yaşlısından gencine, kısacası bu vatanın samimi ve devletine bağlı herbir vatandaşının akıllı, bilgili, bilinçli ve uyanık olması gerekir. Atalarımız “su uyur, düşman uyumaz” sözünü boşuna söylememişlerdir.

En küçük bir zaafiyet ya da cehalet gösterirsek, bedelini hep beraber öderiz.

Atalarımız “Âlemde Şer, Oğuz’da Er Tükenmez” demişler, doğrudur; ancak bizi korkutan “içimizden birisi; bizden birisi” gibi gözüken sinsi hainlerdir. Çünkü 1 çuval beyaz pirinç içerinde bulunan 1 avuç beyaz küçük taş parçası, dişimizi çok kolay kırabilir.

Ne demiş milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy:

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.”

Yorumlar (5)
Yaşar Çiftçi/Kimya Yüksek Mühendisi 3 yıl önce
Kaleminize sağlık Saygıdeğer Müsteşarım
Ergün Sarıibrahimoğlu 3 yıl önce
Sayın Müsteşarım en önemli konulardan birine değinmişsiniz, elinine sağlık. İnanın ben tabiri caizse kendimi yırtıyorum bu konuları yakın çevreme gençlere anlatmak için, yoksa gençlik bilmeden farkına varmadan düşmanlarımızla beraber olacak iş işten geçecektir. Saygılarımla.
Dursun alkoç 3 yıl önce
Kalemine sağlık Müsteşarım
Dursun alkoç 3 yıl önce
Kalemine sağlık Müsteşarım
KemalVural 3 yıl önce
Ağzına aklına fikrine kalemine saglık değerli kardeşim.Rabbim cümlemizi akl-ı selim üzere yaşayanlardan hareket edenlerden eylesin.ikiyüzlü münafıkların galabesinden şerrinden muhafaza eylesin inşAllah kardeşim.Selam ve dualarımızla...
12
az bulutlu