banner4
01.03.2021, 10:06

“SEÇİMDEN ÖNCE ELİF BE-TE,  SEÇİMDEN SONRA LGBT!”

28 Şubat kara bir lekedir elbet lakin 28 Şubatı unutup bugün ki rehavet daha büyük bir leke daha büyük ihanettir!

Onlar kâfirliklerine halel getirmeyip görevlerini ifa ettiler.

Ya şu an biz?

Yaşı yetenler bilir yetmeyenlerde okuduklarından anlatılanlardan bilir Siyonist destekli irtica kılıflı 28 Şubat darbesini, bu ülkenin yaşadığı acıları, verdiği kayıpları…

Özgürlükleri, eğitim öğretim hakları ellerinden alınan, üniversitelerin önünde baş örtüleri başlarından çekilerek yerlerde sürüklenen, coplanan genç kızlarımızı, bu vatanı savunan evlatları doğuran anaların yemin törenlerine dahi alınmayıp teller arkasından ağlayarak evlatlarını izleyişlerini, insanların selamın aleyküm diyemez oldukları- Allah’ın selamını duymaya bile tahammül edemeyen- İslam düşmanlıklarını, Kuran-ı Kerim okuyor diye şikayet edilen, hapsedilen akademisyenleri, yazarları, sahte şeyh alkolik Kalkancıyı, mağdur rolü oynayan tele kız Fadime Şahini, hortumlanan bankaları daha sayamadığım bir çok adiliği, hainliği, kumpas üstüne kumpasları....

Bilir dedim de bildiğine sahip çıkar mı?

Önlerine tepsi ile sunulmuş bu hakların özgürlüklerin nasıl kazanıldığını, ne için nasıl mücadele edildiğini unutma rehavetine girerse bu gençler, bu insanlar ne olur, neler olur hiç düşündünüz mü?

‘Başımıza gelenlerden başımıza daha neler gelebileceğini’ öngörüp söyleyeyim hemen ben size;

Bugün dünden beter olur!

Dün mumla aranır!

İstikbal kâfir elinde kalır!

Bugün inlerinde bekleyiş de olan vesayet odaklı küfür âlemi her zamankinden daha bilenmiş şekilde inlerinden çıkar...

Ağızlarından salyalar aka aka bu halka aynılarını belki daha da fazlasını yaşatırlar...

Onlar bizim üzerimize kurdukları planlardan hiç bir zaman vazgeçmediler asla da vazgeçmeyecekler....

Sadece bekleyişte fırsatını arayışta, fırsatını yapmaya çalışmakta, farklı yollardan bunu uygulama derdindeler. Ki ne yazık ki bu konuda başarısız oldukları da söylenemez.

İslamiyet’ten direkt uzaklaştıramayacaklarını anlayan kokuşmuş bu zihniyet öncelikle İslami kisve altında İslamiyet’ten uzak tesettürlülere yol açıp onlara alkış tutmada…

Modern tesettür diye bir şey!

Genç kızlarımız başımız örtülü nasıl olsa diye Avrupa modelli dar giysileri, beş kilo makyajlı yüzleri, deve hörgücü şeklinde yapılmış başörtüleri, saçlarının önünü göstermek için geriden yaptıkları dikkat çeker başörtüleri ile gün geçtikçe tesettürün asıl mahiyetinden uzaklaşmakta.

Sadece tesettürün asıl mahiyetinden uzaklaştırmak da değil burada ki yani oyun bu kadar küçük çaplı değil.

Aileyi yok edip tüm güzellikleri bize verecek, iffetimizi, ahlakımızı, değerlerimizi koruyacağımız yuvalarımızı ‘Kıblegahımız olacak Evlerimizi’ yıkıp sapkınlıklarını yayma mı ararsınız...

Kadını koruyoruz adı altında kadınlara en büyük zararı verme mi ararsınız...

Erkekleri yok sayıp kadını erkeğe, erkeği kadına düşman yapma mı ararsınız...

Özgürlük adı altında türlü ahlaksızlık mı ararsınız…

Hepsinden var…

Oyun büyük, oyun ağır, oyun muazzam bir şekilde organize.

En kötüsü de ne biliyor musunuz? Bu oyuna alet olan yine bizim masum kardeşlerimiz. Neyi alkışladıklarından, neyi desteklediklerinden bir haber... Onca çabamıza rağmen garip kulakları bizlere sağır…

Hal böyle iken bizler ne (ler) yapmalıyız peki?

Öncelikle unutmamalıyız. Nereden nereye geldiğimizi, ne tür zorluklar yaşadığımızı bu hakları nasıl elde ettiğimizi mücadelemizi unutmamalıyız. Kulaklarını söylediklerimize tıkayan kardeşlerimiz dahi olsa onlara küsmeden gerekirse defalarca yılmadan, azimle doğruyu tekrarlamalı, hatalarından dönmeleri için çaba sarf etmeliyiz.

“Zararın neresinden dönülse kardır.”

Örtülen başları siyasi malzeme edenlere bundan istifade etme sevdasında olanlara fırsat vermemeli, inancımız gereği taktığımıza tasallut edenlere korkusuzca gerekli cevabı vermeliyiz.

TesettürlüyMÜŞ gibi olmaktan sakınmalıyız.

Zira Mış gibi müş gibi olmak her türlü belanın habercisi olduğu kadar hiç bir şey olamamanın da ilanıdır.

Şeytan bizi rehavet istikametine götürür. Kendimiz düzelmedikçe tüm düzelmez.

Bunun farkında olmalı kendi akıbetimizden tümün akıbetini öngörebilmeliyiz.

Her şeyi bildiğimiz zannı ile hareket edişimiz kaybımıza yürüyüşümüzdür. Bilen Allah’tır. Bizlere düşen Allah’ın kullarına bildirdiklerini okuyup, okutup uygulamak, İslam aidiyetimize sahip çıkmak, sorumluluklarımızın farkında olmak ve belki de en önemlisi yöneticilerin oldukları gibi görünmedikleri, göründükleri gibi olmadıkları (Seçimden önce elif be te seçimden sonra LGBT diyen sahtekârlar gibi!) gerçeğini bir an olsun akıldan çıkarmamaktır. Aksi ‘Müslümanlık iddiamıza’ ters düşüp türlü bunalımlara kapı açmak, geçmiş sandığımız o acı günlerin tekrarını yaşamak olur ki hiç şüphesiz bunu hiç birimiz istemeyiz.

İstemiyorsak istemediğimize engel olmak,

İstediğimizi korumak için topyekûn birleşmeli o günkü ihlasla yılmadan, yorulmadan davamıza sahip çıkmalıyız!

"başlık alıntıdır "


 

12
az bulutlu