TATLI GÜNAHIM*
Ayrıldığımızı duysa / İnanır mı Ankara geceleri / Altından çekmez mi kilimini Uşak / Uludağ’da solmaz mı Bursa ipeği / Kırmaz mı şarap testilerini Kapadokya / İncilerini koparmaz mı Cennet ve Cehennemde Mersin / Zindana atmaz mı seni Nemrut Adıyaman da / Yakmaz mı Harran / Boğmaz mı Fırat / "Hani gelinimdin" demez mi Diyarbekir ?
Bu akşam,
Sana her şeyi anlatacağım.
Eskiden bir sevgilim vardı.
Bir alışkanlıktı, bir soluk...
İçerdik her gece
Beni sarhoş ederdi,
Dini var... imanı yok.
O şehirden, bu şehire
Biraz mecbur,
Biraz mahcup buluşmalar,
Dudağımda,
Dilimde,
Kuraldışı sevişmelerin tadı.
Sığınmazdık karanlıklara,
Sabahlara çıkan
Ak gecelerimiz vardı.
Yaşayan bilir,
Ezan vaktinde
Tenlerin su geçirmez anını...
Aşk,
Ne kadar yasasız ve buyurgan.
Rüzgarda ıslık çaldırır deli deli.
O, hala feodal yüreğimde
Turfanda bir sevgili.
O, hala en güzeli.
Zamansız ölüm gibi geldi ayrılık.
Varmadı elim,
Tutmadı dilim uğurlamaya.
Hey ... dünya !
Bu kez giden sevgiliydi ya.
Alacakaranlıkta
Benden huzursuz bir kırlangıç yavrusu.
Öpüverdi saçlarını yerime,
Dörtnala bir kıskançlık sardı içimi
Çıldırasıya...
Hesaplaşmalarda
Bir çocuk böler sessizliğini gecelerimin.
Ağlamaklı hep ben olurum,
Feodal yanım ağır basar.
Ağlayamam.
Bu akşam,
Sana her şeyi anlatacağım.
Unutulsa da,
Binlerce günün uykusuz geceleri,
Şarkıları, şiirleri
Ve dostlarla bar muhabbetlerinin
Anlatılmaz tadı.
Birlikte ve tek tek
Yaptığımız yolculukları,
Garlarda, limanlarda kalan dostları,
Hani o,
Tebessümlerinde küçüldüğümüz çocuklarla
Çocuk mu çocuk, piknik günlerini,
Tuz -ekmek adına
Unuttum deme bana.
Bir de ayrılığı hesaba katma.
Sevgiyle sabrı yoğura yoğura
Anılar müzesi olmuşum, diyemedim.
Bir yavru kuş gibi kır kabuğunu,
Tomurcuk tomurcuk kokla yaşamı
Ve biran sonrasını bilmediğim sevdalara,
Mahkum etme beni, diyemedim.
Senden sonra
Yeryüzü cehennemim,
Gökyüzü şimşeklerin dansıyla çatışmalı.
Soluğum rüzgar olur
Şiir desenli uçurtmalara.
Can uykuların bölünmesin sevgilim.
Kümülüslerden yastık yaptım
Yalnız gecelerine,
Biliyor musun ?
Tüm yolculuklar sana doğru.
Yüreğim de kimseye el vermiyor doğrusu.
Doğrusu, yazılanlar hep sana dair
Solsa da uçurtmalarda sahipsiz.
Sen inada,
Sevdam bulutlara asılı.
Yürek kanatan bu şehirde
Çağırma yağmurları,
Önce ben yağacağım...
Düşüm,
Düşlemim,
Tatlı günahım.
Başlayıp biten her şeyde andığım.
Anılarla bir başına bıraktığın
Bu ağlamayı
Ve unutmayı bilmezden
Ne istersin ?
Açıver,
Gönül barajının kapakçıklarını.
Bir güvercin gibi
Salıver dargınlığı artık.
Konuğum oluver
Bir akşam üstü.
Bir şarkı söyle,
Bir şiir oku eskisi gibi.
Eskisi gibi saçlarımı tara
Parmaklarınla özgürce.
Sana, sensizliği anlatacağım,
Senden önce...
Sevmesem de sınırları,
Sınır çocuğuyum.
Sıfır rakımlı noktalarda düşünme beni.
Gel-gitlere,
Hatta ihanete yabancı değilim.
Sakla, çözülmesin donan gözyaşlarını.
Suskunluğun kahretse de sensizliğinde.
Bu akşam,
Sana her şeyi anlatacağım.
Eskiden bir sevgilim vardı.
Bir alışkanlıktı, bir soluk....
İçerdik her gece
Beni sarhoş ederdi.
Dini var... imanı yok.
Ben sözümde
Sen yüreğimdesin.
İstersen sahipsiz anıları
Yak birer birer.
Kapat bu sayfayı
Bir daha açılmasın.
Halay çeker gibi olmasa da
Yaslı gecelerimde buna da alışacağım.
İstersen geçmişi unut,
Yaşanmamış zaman dilimi say,
Rüya de.
Tüm sevişmelerimiz
Şeytan kandırmacası olsun.
Bu akşam,
Sana her şeyi anlatacağım...
Eskiden bir sevgilim vardı.
Bir alışkanlıktı, bir soluk.
İçerdik her gece.
Beni sarhoş ederdi,
Dini var… İmanı yok.
Ustad Ahmed Arif ile anmanız onursallık, evrensellik ve kimliksellik bir paydır. Teşekkürler.
Ustad Ahmed Arif ile anmanız onursallık, evrensellik ve kimliksellik bir paydır. Teşekkürler.