banner4
16.09.2022, 10:45

KUVVETE KARŞI GERÇEK GÜÇ-2

Dr. Hawkins, bilinç yükseltmenin çarelerini araştırır: Birey bilinci yavaş ilerlemektedir. Ancak kimi zaman bilincin çok yüksek ani çıkışlar yapması mümkündür. Bilinçli olanlar, hayata karşı dostane, samimi, nazik ve bağışlayıcı bir yaklaşım sergilerler. Böyle bireylerin başkalarına iyilik yapmaları hedeftir. Ancak bu sevide bir bilinçlilik çok büyük irade ister.

Kuvvete karşı “gücü” öneren yazar Hawkins, açıklamalarına şöyle devam eder:

Kuvvet kabadır, güç ise asaletli. Kuvvetin her zaman gerekçelendirmeye ihtiyacı vardır. Güç ise hiçbir mazerete ihtiyaç duymaz. Kuvvet doğası gereği eksiktir ve bu yüzden sürekli motivasyonla beslenir, yani kuvvet her zaman karşıt kuvvet doğurur ve etkisi kutuplaştırmadır. Kutuplaşma, kaçınılmaz olarak kazanma/kaybetme ikiliği ve düşman yaratır. Kuvvet bu yüzden insanları sürekli tüketir; intikam, peşin hükümlülük ve suçlama kaçınılmazdır ama bu hal insanları zayıflatır. Kötü davranışlar ahlaklı olmadığından, kuvveti olanlar zamanla kendi zayıflıklarına yenilir.

Hawkins’e göre kuvvet, destek sağlamak ve altta yatan çıkarlarını gizlemek için çoğu zaman retoriğe, propagandaya ve aldatıcı argümanlara başvurur. Bu yüzden cazibe yayar, sahte vatanseverlik gösterisi yapar ve itibar ile nüfuz sağlar. Yazar Hawkins, bu konuda Almanya’yı örnek gösterir: “Nazi Almanya'sındaki Almanlar, Vatanseverlik gibi görünen ama aslında küçük "v" harfiyle yazılan milliyetçilikle kandırılmıştır. Demagog veya bağnaz kişiler hakikiymiş gibi kendini satmaya çalıştı. Bu maksatla demagoglar bolca retoriğe ve hitabete başvurdu ve kuvvetli hitabetle insanlar baştan çıkarıldı.”

Ama “güç” öyle değil! Güç, şefkatle ilişkili ve insanı sonsuza kadar motive edici. Kimileri tarafından yanlışlıkla ‘boyun eğme’ olarak görülen sevgi, şefkat ve bağışlama, aslında son derece güçlendirici. Yazar burada Gandhi’yi örnek verir: “Sadece İngiliz İmparatorluğu'nu dize getirmekle kalmadı, yüzlerce yıllık sömürgecilik dramını etkili bir şekilde sona erdirdi. Gandhi kuvvet yerine, gücün yanında olduğu için davası uğruna şiddet kullanımını yasakladı ve evrensel ilkeleri dile getirdiği için toplumsal talepleri birleştirdi.“

Kitapta kuvvet ile güç farkları açıklanmaya devam edilir: Kuvvet, bölücüdür, düşman yaratır; güç ise birleştirici ve düşmanı yoktur. Kuvvet iter, güç çeker. Kuvvet sınırlı, güç sınırsızdır. Kuvvet kendine hizmet eder. “Amaca ulaşmak için her yolun mübah olduğu yönündeki ısrarı yüzünden, kuvvet istismar adına özgürlüğe ihanet eder.” der Hawkins. Güç için amaç ve araç aynı değerdedir, amacın gerçekleşmesi olgunluk, disiplin ve sabır gerektirir. Büyük liderler mutlak bütünlükleri ve bozulmamış ilkelere bağlılıkları sayesinde insanlara güçlü inanç ve güven aşılarlar.

Kuvvet, kibirli ve şatafatlıdır. Güç ise alçakgönüllü ve iddiasız. Bu ikilemi tam kavrayabilmek için siyasetçi ve devlet adamı arasındaki farkı bilmek gerektiğini söyler Dr. Hawkins: “Şahsi menfaatlerine göre hareket eden siyasetçiler, mevki ve makamlarını çoğu zaman düşük bilinç düzeyinde ikna, propaganda ve retorik kuvveti yoluyla edindikten sonra, kuvvet kullanarak sürdürürler. Gerçek devlet adamları ise insanlara hizmet ederler. Siyasetçiler kendi menfaatleri için başkalarını feda ederken, devlet adamları gerçek gücü temsil ile başkalarına hizmet eder, ilham verir, ilkeleri savunur ve kendini feda ederler. Neticede devlet adamları her insanın doğasında var olan asalet duygusuna hitap ederek insanların kalplerine dokunarak onları birleştirir.” demektedir.

Dr. Hawkins’e göre güç, gerçeğin resmidir ve gerçek, savunmaya ihtiyaç duymaz. "Her insanın eşit yaratılmış olmasının hiçbir gerekçeye veya tumturaklı ikna yöntemlerine ihtiyacı yoktur.” İnsanları öldürmenin ya da zulmetmenin yanlış olduğu açıktır; tartışma gerektirmez! Gücün dayandığı ilkelerin doğrulanmasına ihtiyacı yoktur ama kuvvetin, devamlı ‘gerekçeler’ üretmesi ve yaptığı haksızlıkları meşrulaştırması gerekir.

Hawkins, insan bilincinin doğası üzerinde de durmuştur: İnsanı kandırması kolaydır; çünkü insan duyduğu her şeye çabuk inanan bir varlıktır. İnsanın aydınlanması, düşük bilinçten kurtulmaya ve bu konuda sağlam irade göstermesine bağlıdır. “Ruhani düşünürler, dünyeviliğe karşı dururlar, paraya ve cinselliğe bağlanma gibi kibir, kin, korku, öfke, kıskançlık gibi düşük tavır ve duygulardan insanları uzaklaştırmaya çalışırlar.”

Dr. Hawkins araştırmaları sonucunda, iyi ve kötü arasındaki farkın yeterince bilinmediğini tespit eder. İnsan aklı kendini yeterli bulur ama yalanın farkına çoğu zaman varmaz. Akıl, bu olumsuz etkiyi durduracak güçten yoksun olduğundan bilinç düzeyi düşük insanlar davranışlarıyla kendilerine ve başkalarına zarar verirler. Akıl kendini uyutur, kendine ve başkalarına verdiği zararı anlamakta yetersiz kalır. Oysaki kolay kandırıldığını insan anlasa, basiret ve feraset yolunda ilk bilinçlenme adımını da atmış olurdu.

Dr. David R. Hawkins, insan bilinci konusunda araştırmaları olan değerli bir öğretmendir. İnsan davranışlarına etki eden duygu ve davranışları kitabında çok iyi değerlendirmiştir. Kitabının okunması bilinçlenmeye iyi gelecektir.

İnceleme Yazısı Kaynağı: Güce Karşı Kuvvet/Butik Yayıncılık ve Kişisel Gelişim Hiz. Tic./2016

Yorumlar (0)
12
az bulutlu