banner4
10.12.2019, 12:25

KÜLTÜRLER VE YANILDIKLARIMIZ  

 Beyaz bir sayfaya, gözlerimin dalışıyla bakarken hızla bana yaklaşan kalemim.İçimde bir kıpırtı. 

Düşünüyorum... 

Hissederek yazılan yazılar da her zaman duygularınız, beyaz sayfalara yansıyamaz. 

Yazamazsınız. Kendinize ne kadar ısrar etseniz de kalem sayfada öylece bekler. 

Yazma gayretindeyken yazdığınız yazıların üstünü karalar durursunuz.

Bir anda içinize gelen yazma isteği ise yüzünüzde coşkulu bir tebessümdür. 

Yazmak arınmak, okuyanların içlerinde ise benim için hissettiklerimi anlayabilmeleridir. 

Ve şimdi... 

Uzun senelerdir, aklımla ve duygularımla çarpışan düşünceler. 

Bilemediğim ise... 

Düşündüklerimi yazıya nasıl dökeceğimdi. 

Kendi içime doğru yol alırken bir yandan insanımızı gözlemliyorum. Kendimi, onları anlamaya çalışıyorum. Evet fıtratım bu. Ben böyleyim. Değişemem. Belki hayatımda hoş görülü olmamdan ötürü çoğu zaman kaybettim. Ama kazandıklarımda kaybettiklerim kadar çok oldu.

Şimdi gelelim beni uzun zamandır ruhen meşgul eden konumuza...

Ülkemin insanları ve kültürlerimizden gelen geleneklerimize bakıyorum. Her şey bir anda içimde karmaşık bir hâl alıyor. Biraz ayrıntıya girdiğim zaman anlıyorum ki bir şeyleri kültür ve geleneklere bağlayarak... 

İnsan olabilme özelliğimizi sevgiyi bizler yok ediyoruz. 

Aile kavramı yok oluyor diye sesimizi yükseltiyoruz. Aile ise bizim toplumumuzda "koskocaman bir aile" 

olarak adlandırılır. Bizlerse artık çekirdek ailemizi bile kaybediyoruz. 

Neden peki? 

Evet doğru olan bir düşünce... 

Teknoloji ile hayatımıza giren, internet. Gördüğümüz farklı hayat şekilleri.Ve nefis büyük bir etken taşıyor. Bu durumu çevremde ve sosyal medyada olumsuzluğunu en çok destekleyen biriyim.

Peki teknolojiden öncesi... 

Kültür adı altında, aile büyüklerimizin davranışlarının hiç suçu yok mu? 

Her birimiz çocuklarımızı çok severiz. Onların mutlu olmalarını isteriz. Peki hayatlarını kurarlarken ya da kurduktan sonra kendi davranışlarımızı sorgular mıyız? 

Düşündüğümde, hiç sorguladığınızı sanmıyorum. Saygıda kusur ettiysem şimdiden affola. Sizler kültürümüz adı altında, kurulan çekirdek bir ailenin zorunluluklarını çocuklarınız da sürdürsün istiyorsunuz. Ama bunun bir kültür değil sevgisizlik ve güvensizlik aşıladığını anlayamıyorsunuz. 

Aile tarafından evlilik için uygun  görülen eşler. Oturacağınız evin yerini seçme hakkı olmamanız. Gidilecek yerlere,gitme durumlarında fikrinizin dahi alınmaması. Evinizle ilgili yapılacak bir şeylerde dahi izin almak ve bu durumları zorunlu kılmak. 

Bu ne bir kültür ne saygı ne de sevgidir. 

Bana anlatılan gerçek bir hikaye... 

Uzun süre evli olan Zeynep tüm içteğinle anlatıyor. Eşimin ailesi ile aynı binada altlı üstlü oturuyorduk.

On yıldır farklı semtlerde oturmaya başladık. Bu duruma gelebilmek 

bizim için oldukça uzun bir zamandı. 

Şu an yirmili yaşlarıma geri döndüğüm de kültür adı altında en güzel yıllarımı kaybettiğimi anladım dedi. 

Neden diye sordum? 

Eşim ve benim geçmişime döndüğümüzde... 

Bizim için hazırlanan dört dörtlük evimizde sabah kahvaltılarımızı, akşam yemeklerimizi dahi yiyemezdik. Bize böyle birşey sorulmadı zaten. Ne zaman böyle bir şey söylemeye kalksak ya yüzler bozulurdu ya da günlerce yüzlerde oluşan bir küskünlük. 

En büyük sıkıntı.

Evin babası ne der? 

Bir yere gidilir. Yine sorulmazdı. Bugün buraya gidilecek. Ve biz hiç sesimizi çıkarmadan giderken... 

Kendi evimizin içinde mutsuzluğu yaşarken kimse bilmezdi. Şimdi geçen zamanı düşündüğümde şu anki zaman  da o zamanların yarasını kapatmakla uğraşıyorum. 

Evet dinlemek hissetmektir. Kadın anlattıkça, ne anlatmaya çalıştığını anlıyordum.

Şimdi nasılsınız diye sordum. 

Bana verdiği cevap ilginçti. Eşim aynı babası gibi oldu. Bende bu durumu kaderim olarak kabul ettim dedi. 

Şuan hayatım sadece çocuklarım. 

İşte büyüklerimiz, açtığımız yaralar o kadar derin olabiliyor ki! 

Bir bakıyorsunuz çocuğunuz artık bir birey olsada... 

Sizin yanlış modeliniz oluyor. İçine öyle işliyor ki sizin yaptığınız her şeyi bir süre sonra ya farkediyor ya da doğru olarak görüyor. Ve kendi ailesini yok ettiğini farkedemiyor. 

Bugüne, yaşadığım zamana dönüyorum. Evet kültürler ve geleneklerimiz oldukça geniş bir konu. 

Aile olarak bağlı olmak, bu durumu sevgi ve anlayış dili ile devam ettirebilmek çocuklarımıza vereceğimiz en güzel kültür ve değerdir. Bu değer, onların yetiştireceği çocuklarda büyük bir etken olur. 

Teknoloji ailemizi, çocuklarımızı ve kültürümüzü yok ediyor derken birde şu yönden düşünelim. Sevgi anlayışımız, kendi doğrularımız ve dinlemeyerek zorunluluklarla bizler herseyi yok ediyoruz. Kendi halledemediğimiz sorunlarımızda çocuklarımızı farklı görüyoruz. Evet teknoloji onları değiştiriyor. Ama gerçek, bizler değişemediğimiz için teknoloji onları değiştiriyor. Evet tüm bireyler şunu asla unutmayalım. Sevgi hissedildiği sürece alınır. Ve bizler kültürel geleneklerimizi, adetlerimizi ancak bu şekilde koruyabiliriz.

Evet yazı şimdilik bitti. 

Ömrümüz yeterse inşallah bu konu ile ilgili farklı bir anlatımla tekrar biraraya gelmek dileğiyle.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu