banner4
08.12.2019, 19:41

İSFAHAN’A SÜRGÜN***

 Yalnızlıklarını çoğaltmak adına varışa gecikmenin sabrını tüketmenin yollarını aradığın gecelere lanet okumanın sonu gelmedi mi? Hala. Sessizlik içinde çoğalttığın varlıklar arasında sürgün yaşamanın ne menem şey olduğunu da, varlıkla kurduğun bağı bir sinema filmine dönüştürdüğün bantta seyrediyorsun. Çekinceli bir yaklaşımla sürdürdüğün ilişkiler yumağında, kaçamak varlık seyahatlerinin tüm birikimlerini de yaratılanlardan gördüğün bir ayrılık silip-süpürüyordu. Göz bebeklerine kadar dayandığın varlığın hiçte seni göresi gelmemişti mi? Ki ayrılığı çok çabuk istemeye başlamıştın. Kopuk- kopuk soluklandığın mabetlerin dua ayinlerinde de hep varlıkla bir hesaba tutuşmuşluğun verdiği kibirle sallandıkça sallandı ruhun darağacında. Sistemli ve ilkeli yürüyordu, duaları kabul edildiği yanılsamasıyla kendini var kabul eden afili insan yığınlarıyla ilişkilerin. Kaos’a sürüklendiğini düşünüp katılmak istemiştin, kendi kendileriyle eğlenen metafizik değer meraklısı, tabiiyet pusu, gelişim koşucularının yaşamlarına. Tutunmak adına "Tutunamayan"lar gibi davranman da bir ahmaklık abidesi gibi görünüyordu, Işıklarını üzerine doğrultanlar tarafından. Çiğnenmişti, kalabalık bir düğün ertesindeki beyaz gelinlik etekleri gibi umutların. Ney’le yol alacağını düşünenlerin ellerinde reflü hastaları gibi asit yayan sazlık odunları. Kararmış ruhların taşlandığı gece aralarına sokak bekçilerinin düdük çalmasına ramak kalmıştı. İçselleştirdiğin sana ait parçaların dokunmasında çıkan aykırı İsrafil’i sesler. Uyuduğunu düşündüğün çocukluk anıların birer birer Sur’a uyanıyordu. Kementlendiğin gençlik sevdalarının koşum’a sürülmesine ise varlık kaygıları engel olmaktaydı. Uçuşan sonbahar sesleri gibi kulaklarında kadın sesleri. Bir çıngıraklı yılan gibi koşturuyor umuda bağlandığın hayaller. Göç başladıysa sıcak bir iklime doğru şimdiden kanatları yağlamak gerek. Şimdiden açmak gerek heybeyi göç'ün sakinliğine varmak için. Susturucu takılmış bir on dörtlü gibi beynimde, dilime sürüklenen kelimeler. Kime neyi ateşleyeceksin? kime neyi nişan almaktaki niyetin?. Hedef bile onurlu olmalı. Değmeli sıcak barutun gücüne ve kurşunun hızına. Sevdaya, sevişmeye varmalıydı bütün kavgalar. Hani ya darağacında duyulan tarifsiz sabah çöreği gibi kokan duygular. İkiye bölünmüş bir vikont gibi dayanıksız, cehennemi arzu ve tutkular. Bir değirmen taşı gibi üzerimde dönüyor, başağa durma anımda illet bir cellat'a dönüşmüş, dost görünümlü korkuluklar. Acıyı bal eyleme teranesi ile yapıştığım tüm memelerde, katran ve zakkumdan daha öte; dili ve yüreği yakan, boğazımı bir termik santral bacasına dönüştüren, sıvılar. Ne ben anlarım seni, ne de sen beni anlarsın; ruh ’unda ruh ’uma üfleyip te, beni öksüz bırakan ihtiyar. Yolculuk İsfahan’a. Yolculuk kimden yana. Dayanılmaz bir sessizlik. Sürgün var içimden. Öbür yana…

 Yusuf AKIN/07.12 2019/İzmir

Yorumlar (0)
12
az bulutlu