Son Dakika
banner1

Darbeciler içeri atılınca İlker Başbuğ ses verdi

28 Şubat darbesine ilişkin yapılan soruşturması kapsamında mahkeme kararı ile 'on dört' emekli komutanın tutuklanmasına tepki gösteren Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, kararı vicdansızlık olarak nitelendirerek darbecilerin avukatlığına soyundu.

GÜNDEM 21.08.2021, 21:48
Darbeciler içeri atılınca İlker Başbuğ ses verdi

Mahkeme kararı ile 28 Şubat darbesinde rolü olan on dört emekli komutanın tutuklanmasına Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, sosyal medyadan attığı tweetle tepki gösterdi. Başbuğ, "Adil olmayan bir yargılama sonunda on dört emekli komutanın cezaevlerine konulması vicdanlı insanların yüreklerini bir kez daha yaralamıştır." mesajını paylaşarak darbecilerin avukatlığına soyundu.

Geçtiğimiz aylarda 27 Mayıs darbesiyle ilgili açıklamalarda bulunan Başbuğ, "23 Mayıs 1960 günü DP Genel İdare Kurulu toplantısında Sıtkı Yırcalı, “Derhal seçimleri yapacağımızı açıklayayım” deyince, Adnan Menderes’in cevabı “derhal” olmuştu. Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir’de erken seçim tarihini açıklasaydı, 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi. Çünkü erken seçim kararı almış bir hükümete karşı bir askeri darbenin gerçekleştirilmesi, açıkça milletin siyasi iradesine de vurulacak bir darbe olurdu. 27 Mayıs askeri müdahalesi Cumhuriyetin getirdiği siyasal sisteme vurulan ilk darbenin adıdır. Elbette DP iktidarının, son yıllarında anayasayı ihlal eden, Tahkikat Komisyonu’nun kurulması ve yetkilerle donatılması gibi uygulamaları olmuştur. Ama çözüm askeri darbe olmamalıydı. İşin diğer bir önemli noktası ise ABD CIA Başkanı’nın, 28 Nisan 1960 günü yaptığı bir konuşmada söylediği gibi, “Türkiye’de seçimler yapılacak olursa, CHP bu seçimleri kazanabilecektir” diye bir değerlendirme yapmış olmasıdır. Yani seçimler erkene alınabilseydi, iktidar seçim yoluyla değişebilecekti. 27 Mayıs darbesi, kendinden sonra gelen askeri müdahaleler üzerinde de önemli tesirler yaratmıştır. Siyasi tecrübeye ve olgunluğa sahip kişilerin siyaset sahnesinden uzaklaşmasına neden olmuştur. Daha da önemlisi, toplumun bugün de şahit olduğumuz kesin çizgilerle bölünmüş bir yapıya dönüşmesinin de başlangıcı olmuştur." sözleriyle 27 Mayıs darbesini de masumlaştırmaya çalışmıştı.

FETÖ'cülerin suçlayıp cezaevine gönderdiği Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ için bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan devreye girdi.

Erdoğan'ın tarihe geçen konuşması şöyle:

"Başbuğ'a terör örgütü diyeni tarih affetmez"

- Bu bizi dilhun eden bir konu. Kuvvetler ayrılğı prensibi bir defa birbirlerinin alanına girmeye ne yazık ki çok müsait. Daha önce sayın Ahmet Necdet Sezer'in döneminde yargıyı adeta bu erkleri üzerine çıkaran bir Meclis konuşması vardı. Bu ifadeler çok eleştiri aldı.

- Ne yargının yürütme, ne yürütmenin yargı üzerinde bir üstünlüğü olamaz. Hepsinin anayasanın tanımladığı o kategoride hizmetini vermesi lazım. Başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere diğer generallerimiz hiçbirisine kalkıp da bir alışılmış anlamda 'terör örgütü mensubu' demek çok ciddi bir yanlıştır ve bu affedilemez. İlker Başbuğ'un tutukluluğunu 'terör örgütü mensubu' diyenleri tarih affetmez.

Can Ataklı darbe iddiasında bulunmuştu

"15 Temmuz darbe değil" diyen Can Ataklı, 104 emekli amiralin bildirisi hakkında yaptığı açıklamada bir darbe olacağını ancak bundan vazgeçildiğini açıkladı.

"Ulaştığım bilgiler darbenin eşiğinden dönüldüğünü gösteriyor"

Olayla ilgili soruşturma sürerken, sosyal medya hesabından bir video yayımlayan Tele1 sunucusu Can Ataklı, 'darbe' itirafında bulundu.

Ulaştığı bilgiler olduğunu belirten Ataklı, "Bir darbenin eşiğinden dönüldüğü konusunda bazı bilgiler var" açıklamasında bulundu.

"Emekli diye tamamen her şeyden kopmuş değiller"

Ataklı, "Bu amirallerin darbe yapamayacağı ortada ama şu lafı söylemek istemiyorum: 'Ya amiraller darbe mi yapacak' Hayır amiralller yapmazlar. Ama bir darbenin işaret fişeği olabilir. Öncelik hazırlığı olabilir. Olabilir mi? Evet olabilir.

Geçmişimizde buna benzer olaylar olmuştur. Emekli diye tamamen her şeyden kopmuş falan değil. Son günlerde ulaştığım bilgileri aktarmak istiyorum. Anlaşıldığı kadarıyla kimin yapacağını çözemediğim ama bir darbenin eşiğinden dönüldüğü konusunda bazı bilgiler var" dedi.

Emekli amiraller bildiri yayınlamıştı

Emekli amirallerin bildirisi büyük bir tepki çekmiş ve soruşturma açılmıştı.

İşte o bildiri:

Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye'nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir.

Montrö, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz'i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye'nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir.

Montrö, Türkiye'nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye'nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur.

TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK'nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz.

Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir. Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan'ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir.

Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk'ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin
yanındayız.

Yeni Akit

Yorumlar (0)
12
az bulutlu