banner4
08.09.2022, 23:40

GÖRDES’Lİ MAKBULE

1902 yılında Gördes/Manisa’da dünyaya gelmiştir.

Babası Ali Ustalar sülalesinden Abdullah Efendidir. Daha küçük yaşlarda at binmesini ve silah kullanmasını öğrenmiştir.

12 yaşındayken babasını kaybetmiş ve ağabeylerinin himayesinde büyümüştür. 

1920’de Ustrumca’lı Halil Efe’yle evlenmiştir.

Makbule Hanım henüz 19 yaşında ve 1 yıllık evliyken, eşiyle birlikte Kuvay-ı Milliye’ye katılmıştır.

15 Mayıs 1919 yılında yunan ordusu İzmir’i işgal ederek, Anadolu’nun içlerine doğru işgale devam etmeye başlamasıyla, Anadolu’da hızla başlayan uyanış hareketi ile Makbule Hanım ve eşi Halil Efe işgale karşı direniş çetelerinde yerlerini alırlar. Tarih 7 Kasım 1921’dir.

Makbule Hanımın Eşinin yanında direnişe katılması kolay olmaz. İlk katılışı sırasında, eşinin evden ayrılmasında eşini gizlice takip ederek gelmiştir. Eşi, cephe tehlikelidir, kadın için zordur, sen eve dönmelisin diye çok ısrar etse de kabul etmez. Neticede eşiyle birlikte ve eşinin yanında dağlarda dolaşır. Her türlü tehlikenin ve zorluğun hakkından gelir. Askerlerin yemeklerini de yapan odur. Çete içerisinde adı Asker Makbule’dir.

Yunan işgal kuvvetlerine ani saldırılarla büyük kayıplar verdirirler.

Eşi Halil Efe’nin reis olduğu çetede, eşi Makbule de çatışmalara ve baskınlara bizzat katılır.

Yunan işgal kuvvetleri Sakarya Muharebesini kaybederek geri çekilmeye başladıklarında, her tarafı yakıp yıkarak, insanımızı vahşice katlederek, türlü zulümler yaparak çekilmektedir.

İşgal kuvvetleri Afyon mevzilerine çekildiklerinde, Halil Efe’nin komuta ettiği ve Gördes-Simav-Demirci-Bigadiç-Sındırgı-Akhisar Bölgesinde daha etkin olan direniş güçlerinin saldırıları ile karşılaşmakta ve bölgede fazla zulüm yapamamaktadırlar. Bu müfrezelerde Makbule Hanım da bulunmakta ve cesaretiyle hem herkese örnek olmakta ve hem de cesaretlendirmektedir. 

Düşmandan ele geçirerek bindiği doru atına binmedeki çevikliği ve elindeki silahı olan Japon Filintasını denilen kısa namlulu, elde taşınan bir çeşit tüfeğini kullanmaktaki hüneri dillere destandır.

Gördes’li Makbule Hanım sadece cephede savaşan yiğit bir Anadolu kadını değildir. Savaşın olmadığı günlerde, cepheye mermi taşıyarak, kimi zaman yaralı askerlerin tedavisinde çalışarak, kimi zaman yiyecek ve giyecek teminine uğraşarak ve askerin yemeğini yaparak, vatanın kurtuluşunda her alanda çok büyük katkıları olan fedakar bir Anadolu kadını ve örnek bir vatan kahramanıdır.

Bu sıralarda, Şahinkaya Köyü-Akkocalı Köyü civarındaki bir baskın sırasında geri çekilmeye kalkışan direniş/çete güçlerine örnek olmak ve cesaret vermek isteyen 20 yaşındaki Makbule Hanım cesurca öne atılarak saldırdığı sırada başına aldığı bir mermiyle şehit düşer. Tarih 17 Mart 1922’dir ve sadece 20 yaşındadır.

Düşman mevzilerinden sökülüp atıldıktan ve bölgeden çekildikten sonra, ne şehitler arasında ne yaralılar arasında ve ne de sağ kalanlar arasında Makbule Hanım’ı göremezler. Aramalar devam ederken, ileride düşman ölülerinin arasında yerde boylu boyunca yatan ve halen daha kafasından kanlar akan şehit olmuş Makbule Hanımı görünce herkes ağlar. Makbule Hanımın düşmanın içerisine daldığı anlaşılınca, cesaretine bir kez daha imrenir herkes.

Halil Efe, eşi Makbule Hanımı kimsenin bilmediği bir yere gizlice defneder. Şehit Makbule Hanımın mezar yeri tam 78 yıl bir sır olarak kaldıktan sonra, 2000 yılının Haziran ayında dönemin Balıkesir Ordu Donatım Okul Komutanı Tümgeneral Kâmil Erdal Sipahi’nin ve dönemin (Kuvay-ı Milliye döneminin) Demirci Kaymakamı olan merhum İbrahim Ethem Akıncı’nın oğlu Burhan Cahit Akıncı’nın gayret ve teşvikleri ve Balıkesir Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve inkılap Tarihi Öğretim Görevlisi Zekeriya Özdemir’in çalışmaları sonucu, Harlak Deresi Dereçatı mevkiinde bulunur. 

Sındırgı’da kabrinin bulunduğu yerde çevre düzenlemesi çalışmaları yapılarak, alan bir Şehitliğe dönüştürülür ve merhumun adının yaşatılmasını sağlanır.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah.

Yorumlar (0)
12
az bulutlu