www.vasat.com
2019-12-18 14:45:36

REFERANSSIZ BİLAL

İrfan TOPAL

18 Aralık 2019, 14:45

Birkaç yıl önce, bir vilayetimizde, bir bakanlığın il müdürüydüm. Bağlı bulunduğumuz genel müdürlük, başka üç ilin de il müdürüyle birlikte beni, diğer bir ilimizde personel almak üzere görevlendirdi.
Biz dört arkadaş birleşerek sözünü ettiğim ile gittik. Önceden bizim için ayrılan misafirhaneye yerleştik, şehre gelişimizi kimsenin duymasını istemiyorduk. Zaten ben ve arkadaşlarım bu ile ilk defa geliyorduk. Ne kimseyi tanıyorduk, ne de kimse bizi tanıyordu.
Arkadaşlar olarak hepimizin kanaati aynıydı, hak edeni kazandırmak. Biliyorduk ki, katılım yoğun olacak ve herkes, maalesef bir referansla, bizi rahatsız edecekti. Bunun için çok dikkatli olmalıydık.
İl'e ikindi vakti vardık. Kimseye görünmeden şehrin biraz dışındaki kenar bir mahallede, tarihi bir camiye gittik. İkindi namazı kılınmış, caminin avlusu boştu. Osmanlı'dan kalma, mimarisi insanda manevi duygular uyandıran şirin bir caminin avlusundayız. Dört arkadaş şadırvana oturarak abdest almaya başladık. Mayıs ayının serin, sıcak havası da ayrı bir güzellik katıyor çevreye.
Ayakkabılarımı çıkarıp çoraplarımı da sıyırmaya başlamıştım ki ayaklarımın önüne bir çift takunya kondu. Takunyaların geldiği tarafa doğru şaşkınlıkla başımı çevirdim. Yüzüme tebessümle bakan, orta boylu, esmerimsi ve yakışıklı diyebileceğimiz yirmi beş yaşlarında bir gençle göz göze geldim. Utangaçlığın vermiş olduğu çekingenlikle; "Ben buraları bilirim, siz yabancıya benziyorsunuz, namaz kılana hizmet etmek, Allah'ın rızasını kazandırır. Allah kabul etsin!" dedi.
Gencin tebessümü, davranışı, kibarlığı, her şeyden önce içten davranışı hepimizi çok etkiledi.
Sordum:
"Sen kimsin?, Adın nedir?"
"Adım Bilal, bu mahallede oturuyorum."
Bir an abdest almayı bırakarak gençle ilgilenmeye başladım.
*"Ne iş yapıyorsun Bilal?"
Biraz durakladı; ama yüzündeki gülümsemeyi hiç eksik etmeden sorumu cevaplandırdı:
"Şimdi işim yok; ama inşallah yakında işe gireceğim"
O kadar inanarak söylüyordu ki bunu,
"Nasıl olacak o, Bilal?" dedim.
Müthiş mütevekkil ve huzurlu bir yüzle:
"Üç gün sonra" dedi, " … Müdürlüğü’nde imtihanla personel alınacak. Rabbim, oraya girmeyi nasip edecek inşallah!" demez mi?..
Ben bir an neye uğradığımı şaşırmıştım. İşe alacak olan bizdik. Arkadaşlarım da artık, Bilal ile aramızda geçen konuşmalara dikkat kesilmişlerdi.
"Peki, Bilal" dedim, "Bu zamanda işe girmek zor, hem de çok zor! Senin torpilin var mı? Referansın kim? İşe nasıl gireceksin?"
Bilal o mütevekkil ve mütebessim halini kuşanarak (ki bu halini hiç unutamıyorum.), hepimizin üzerinde bomba tesiri bırakacak sözü söyleyiverdi:
"Bir yetimin referansı kim olur?
Benim referansım Allah Celle Celaluhu'dur. Ne güzel vekildir O. Dün gece O'na teheccüd namazından sonra dilekçemi sundum. Hiç yetimin duasını geri çevirir mi O?"
Ya Rabbi! Ne işe tutulmuştuk?
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum! Gözlerimin buğulandığını ona göstermemeliydim. Musluktan avucuma su alıp yüzüme serptim.
"Bilal, baban yok mu?"
"Yok, ben üç yaşındayken ölmüş. Anneciğim büyüttü beni".
Temiz bir saflık üzerindeydi. Bütün söylediklerini gönülden söylüyordu. Bu o kadar meydanda idi ki kalbi adeta yüzüne vurmuştu.
"Askerliğini yaptın mı Bilal?"
"Yaptım ya, hem de çavuş olarak".
Artık Bilal'ı daha yakından tanımalıydım; çünkü o tanınmayı çoktan hak etmişti.
"Evli misin Bilal?"
Bir anda gözleri yere düştü. Yine o mütevekkil hali üzerindeydi. Utanarak sözünü sürdürdü; "He ya, evli değil de sözlüyüm. İnşallah, işe girer girmez düğünümü yapacağım".
Yine o kadar kesin konuşuyordu ki!
"Ama Bilal, üç gün sonraki imtihan için o kadar kesin konuşuyorsun ki, sanki imtihanı kazanmış gibisin!"
Sustu. Başını kaldırdı ve gözlerini ufka dikti hemen cevap vermedi, daldı. Yüzünün rengi bir beyazlaşıyor, bir sararıyordu. Biraz sonra gözleri ufka dikili olarak ve sesine bir gizemlilik katarak şunları söyledi:
"Ben Rabbimi çok seviyorum, inanıyorum ki o da beni seviyor. Seven seveni korumaz, ona yardım etmez mi? Seven seveni hiç yüz üstü bıraktığı görülmüş müdür?”
Ona söyleyecek laf bulamıyordum. Bilal öylesine bir kalp taşıyordu ki, Allah bizi kocaman kocaman müdürleri, Bilal kuluna hizmet ettirmek için ayağına göndermişti.
Kim müdürdü, kim işçi olacaktı? Bilal dilekçesini en büyük makama sununca melekler harekete geçtiler; daireler, müdürler harekete geçtiler ve hep birlikte Bilal kulun ayağına koşmaya başladılar. Çünkü emir büyük makamdandı. Allah'a malik olan insanın mahrumiyeti söz konusu olabilir miydi?
Sormaya devam ettim, içim titreyerek:
"Bilal, sözlünü nasıl buldun? Bu zamanda hem yetim, hem işsize kim kız verir ki?"
Başını salladı ve "doğru" diyerek ekledi; "Zor nişanlandım ya, Allah razı olsun, kayınpederim olacak olan insan, ‘sözde Müslüman’ değil, hakiki mümin. ‘Bu zamanda namazında niyazında damat nerde bulunur, hem rızkı veren Allah'tır’ dedi ve kızını bana verdi. Rabbim rızkımızı verir inşallah."
“Bilal, senin bu tarz yetişmene neden olan, seni bu mütevekkil hale getiren bir sır olsa gerek.”
“ Eğer ona sır denilirse, var. Sevgili anneciğim bana hiç haram lokma yedirmediğini söyler.”
Bilal lise mezunuydu, üç yüz kişinin katıldığı yazılı imtihanı başarıyla geçerek ilk yetmiş kişinin arasına girdi. Şimdi mülakata girecekti.
Ve bizler, önümüze sunulan, Bakanlık dâhil, bütün referansları bir kenara koyarak Bilal'ın referansını en öne aldık!
*Mülakat gününe kadar bizi göremedi, kim olduğumuzu da zaten bilmiyordu. Mülakat günü geldi çattı. Bütün arkadaşlar merak ediyorduk, bizi karşısında görünce acaba nasıl tepki verecekti?
Adı okundu, içeri girdi. Heyecandan olacak, bizi birden fark edemedi, zaten kıyafetlerimiz de değişmişti. Biz susmuştuk, o da başını yavaş yavaş kaldırarak bize baktı.
Birden şaşırır gibi oldu, yüzü kızardı ve gözleri yere düştü, sessizliği bozdum; "Bilal, bizi tanımadın mı?"
"Evet".
"Peki, ne diyeceksin şimdi?"
Ağlamaya başladı, çocuk gibi hıçkırıyordu. Artık biz de dayanamamıştık, ona uyduk. Hıçkırıklar boğazımıza düğümlenmişti. Oda öylesine bir havaya bürünmüştü ki bazı manevi şeylere elle dokunmak mümkündü, adeta. Bilal ellerini Rabbine kaldırdı ve:
"Ey Rabbim! Ben halimi sana sunmuştum, içimi sana açmıştım, şimdi burada müdürlerime karşı mahcubum. Ey Allah'ım, ben Sen'den, başkasından istememeyi istedim. Beni yalnız Sana muhtaç eyle Allah'ım” dedi.
Bir an bir sessizlik oldu. Arkasından hüzün dolu bir sesle; "Ne olur, izin verin çıkayım" dedi.
"Peki, Bilal" dedik, "Güle güle git. Allah işini, aşını, eşini mübarek kılsın!"
Allah'tan isteyenler muratlarına erdiler de, O’ndan başkasından isteyenler helak oldular. Allah dilerse bütün dünyayı Bilal'lere hizmetçi yapar (Bizi yapmadı mı?) Fakat Bilal yüreğine ve saflığına ulaşmak gerek.
"Referansım Allah'tır" diyenlerden olabilmek duasıyla...Rabbim kendine hakiki kul, Habibine layık ümmet olmayı nasip eylesin... Bir başka yazıda buluşmak dileğiyle

Yorumlar (37)

Celal polat 4 Yıl Önce

Nasıl bir teslimiyet bu

Zehra bulur 4 Yıl Önce

Keşke herkes okusa

Hüseyin şimşek 4 Yıl Önce

Çok farklı bir niyetle okudum ama böyle bir manzara yok ALLAH razı olsun başkanım

Merve 4 Yıl Önce

Çok güzel, okurken çok duygulandım kalemine sağlık dayıcım

Naci kahramanmaraş 4 Yıl Önce

Başkanım varmı dünyada bu insanlarda

Merve 4 Yıl Önce

Çok güzel, okurken çok duygulandım. Kalemine sağlık dayıcım

Fahri tarsus 4 Yıl Önce

Nirvana bir yazı başkanım

Hasan gün 4 Yıl Önce

Daha güzel olamaz slm dua

Halil fatih 4 Yıl Önce

Başkanım bizi siyasetin atmosferinde çıkardın galiba olması gereken bu

Ömer faruk gaziantep 4 Yıl Önce

İnsan bu hikayden sonra kendinden utanır her tarafımız torpil ve siyaset başkanım

Esef adana 4 Yıl Önce

Allahım beni bana bırakma beni sen daha iyi bilirsin, daha şimdiye kadar bencil olduysam sadece kendim için istediysem, hiç bir duamı kabul etme Rabbim. (Amin)

Murat van güzel şehirden 4 Yıl Önce

Tek kelemi başkanım ALLAH razı olsun derim

Ruveyda tekin 4 Yıl Önce

Allâh’ın güzel isimlerinden biri de “el-Vekîl”dir. Bu ism-i şerîf, “işlerini usûlüne göre kendisine havâle edenlerin işlerini yoluna koyup, onların yapabileceğinden daha iyi bir şekilde yapan, kendisine tevekkül edilen, her şeyi idâre ve hâkimiyeti altında bulunduran” gibi mânâlara gelir. Başkanım ALLAH razı olsun

Mustafa araban gaziantep 4 Yıl Önce

Aman Allahım inan ki zor okudum teprik ediyorum başkanım

Nuri manisa 4 Yıl Önce

Başkan beynim tutuldu bi şey yazamadım. Kilitledin resmen. Allah razı olsun.

Sıla sevgi elazığ 4 Yıl Önce

Allah razı olsun abi rabbim kalbine gönlüne göre versin inşAllah rabbim seni darda bırakmasın inşAllah amin

Abdullah mardinde 4 Yıl Önce

Yasin süresinin son ayetleri geldi aklıma. Kunfe yekun oldeyince olur başkanım

Ebuzer adıyaman 'da 4 Yıl Önce

Rabbim bizi muvaffak etsin inşAllah başkanım

Bülent Karayel 4 Yıl Önce

Allah bize de Bilal’ in teslimiyetini, samimiyetimi nasip etsin inşAllah

CANAN HOCA 4 Yıl Önce

ALLAH AZZE VE CELLE... okurken gözyaşlarım döküle döküle okudum evet Allah’a gönülden teslim olmak Budur. İşte İsmail’ce bir teslimiyet İbrahim’ce bir iman bizleride Bilal’lerin teslimiyetinden ayırmasın... başkanım kaleminize yüreğinize sağlık.

Memun Sekin 4 Yıl Önce

Mucize gibi bir şey.Allah’tan başka referansın olmadığı bir dünya düzeni diliyorum...

Şafak 4 Yıl Önce

Helalll

Hanifi osmaniye 4 Yıl Önce

ALLAH razı olsun başkanım güzel bir yazı

Mehmet Donegel 4 Yıl Önce

Reis Allah razı olsun

Nusret kiraz 4 Yıl Önce

Tam teslimiyeti bu olsa gerek

Ayşenur istif 4 Yıl Önce

FATİHA SURESİ ANLAMI 1- Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla. 2- Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. 3- O, rahmândır ve rahîmdir. 4- Ceza gününün mâlikidir. 5- (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. 6- Bize doğru yolu göster. 7- Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil! Âmin.Fatiha suresinin pratikte tecellisini yaşamışsınız.

Hazan aktaş hilal inş 4 Yıl Önce

Allah var gam yok güzel bir yazı

Emin bey 4 Yıl Önce

Allah dilerse bütün dünyayı Bilal’lere hizmetçi yapar

Ahmet KARADUMAN 4 Yıl Önce

HEYACANLA OKUDUM KENDİMİ ZOR TUTTUM.İŞİNİZ RASTGELSİN.

Hilal inşaat Niyazi Aktaş 4 Yıl Önce

Subhan Allah Maşalah başkanım devamını diliyorum

Metin gaziantep nurdağında 4 Yıl Önce

Abi Allah razı olsun. Uzun zamandır bir yazı okurken böylesine duygulanmamıştım. Kalemine, eline ve yüreğine sağlık.

Aydın ankara 4 Yıl Önce

Allah’ım... Bütün işlerimizin sonucunu güzel eyle, dünyada rezil olmaktan ve ahiret azabından bizi koru.

Mahsun mersin 4 Yıl Önce

Çok güzel

Cevdet adana 4 Yıl Önce

Eline sağlık... Allah o tevekkülü tüm kullarına nasip etsin. Bizleri hakkı haykıran Bilal'ler etlesin

Fatih Ünal 4 Yıl Önce

Başkanım okurken ürperdim ve duygulandım eline emeğine yüreğine sağlık hayat bir sınavdır Bilal kardeşimizde sınavını Rabbime tevekkül ederek kazanmıştır

Mehmet ali şirin 4 Yıl Önce

Çok yerinde tespitler kardeşim yüreğine sağlık

İrfan Topal 4 Yıl Önce

Çok kıymetli kardeşlerim hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim şükranlarımı sunuyorum slm saygılarımla

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.