Beyaz bir sayfaya, gözlerimin dalışıyla bakarken hızla bana yaklaşan kalemim.İçimde bir kıpırtı.
Düşünüyorum...
Hissederek yazılan yazılar da her zaman duygularınız, beyaz sayfalara yansıyamaz.
Yazamazsınız. Kendinize ne kadar ısrar etseniz de kalem sayfada öylece bekler.
Yazma gayretindeyken yazdığınız yazıların üstünü karalar durursunuz.
Bir anda içinize gelen yazma isteği ise yüzünüzde coşkulu bir tebessümdür.
Yazmak arınmak, okuyanların içlerinde ise benim için hissettiklerimi anlayabilmeleridir.
Ve şimdi...
Uzun senelerdir, aklımla ve duygularımla çarpışan düşünceler.
Bilemediğim ise...
Düşündüklerimi yazıya nasıl dökeceğimdi.
Kendi içime doğru yol alırken bir yandan insanımızı gözlemliyorum. Kendimi, onları anlamaya çalışıyorum. Evet fıtratım bu. Ben böyleyim. Değişemem. Belki hayatımda hoş görülü olmamdan ötürü çoğu zaman kaybettim. Ama kazandıklarımda kaybettiklerim kadar çok oldu.
Şimdi gelelim beni uzun zamandır ruhen meşgul eden konumuza...
Ülkemin insanları ve kültürlerimizden gelen geleneklerimize bakıyorum. Her şey bir anda içimde karmaşık bir hâl alıyor. Biraz ayrıntıya girdiğim zaman anlıyorum ki bir şeyleri kültür ve geleneklere bağlayarak...
İnsan olabilme özelliğimizi sevgiyi bizler yok ediyoruz.
Aile kavramı yok oluyor diye sesimizi yükseltiyoruz. Aile ise bizim toplumumuzda "koskocaman bir aile"
olarak adlandırılır. Bizlerse artık çekirdek ailemizi bile kaybediyoruz.
Neden peki?
Evet doğru olan bir düşünce...
Teknoloji ile hayatımıza giren, internet. Gördüğümüz farklı hayat şekilleri.Ve nefis büyük bir etken taşıyor. Bu durumu çevremde ve sosyal medyada olumsuzluğunu en çok destekleyen biriyim.
Peki teknolojiden öncesi...
Kültür adı altında, aile büyüklerimizin davranışlarının hiç suçu yok mu?
Her birimiz çocuklarımızı çok severiz. Onların mutlu olmalarını isteriz. Peki hayatlarını kurarlarken ya da kurduktan sonra kendi davranışlarımızı sorgular mıyız?
Düşündüğümde, hiç sorguladığınızı sanmıyorum. Saygıda kusur ettiysem şimdiden affola. Sizler kültürümüz adı altında, kurulan çekirdek bir ailenin zorunluluklarını çocuklarınız da sürdürsün istiyorsunuz. Ama bunun bir kültür değil sevgisizlik ve güvensizlik aşıladığını anlayamıyorsunuz.
Aile tarafından evlilik için uygun görülen eşler. Oturacağınız evin yerini seçme hakkı olmamanız. Gidilecek yerlere,gitme durumlarında fikrinizin dahi alınmaması. Evinizle ilgili yapılacak bir şeylerde dahi izin almak ve bu durumları zorunlu kılmak.
Bu ne bir kültür ne saygı ne de sevgidir.
Bana anlatılan gerçek bir hikaye...
Uzun süre evli olan Zeynep tüm içteğinle anlatıyor. Eşimin ailesi ile aynı binada altlı üstlü oturuyorduk.
On yıldır farklı semtlerde oturmaya başladık. Bu duruma gelebilmek
bizim için oldukça uzun bir zamandı.
Şu an yirmili yaşlarıma geri döndüğüm de kültür adı altında en güzel yıllarımı kaybettiğimi anladım dedi.
Neden diye sordum?
Eşim ve benim geçmişime döndüğümüzde...
Bizim için hazırlanan dört dörtlük evimizde sabah kahvaltılarımızı, akşam yemeklerimizi dahi yiyemezdik. Bize böyle birşey sorulmadı zaten. Ne zaman böyle bir şey söylemeye kalksak ya yüzler bozulurdu ya da günlerce yüzlerde oluşan bir küskünlük.
En büyük sıkıntı.
Evin babası ne der?
Bir yere gidilir. Yine sorulmazdı. Bugün buraya gidilecek. Ve biz hiç sesimizi çıkarmadan giderken...
Kendi evimizin içinde mutsuzluğu yaşarken kimse bilmezdi. Şimdi geçen zamanı düşündüğümde şu anki zaman da o zamanların yarasını kapatmakla uğraşıyorum.
Evet dinlemek hissetmektir. Kadın anlattıkça, ne anlatmaya çalıştığını anlıyordum.
Şimdi nasılsınız diye sordum.
Bana verdiği cevap ilginçti. Eşim aynı babası gibi oldu. Bende bu durumu kaderim olarak kabul ettim dedi.
Şuan hayatım sadece çocuklarım.
İşte büyüklerimiz, açtığımız yaralar o kadar derin olabiliyor ki!
Bir bakıyorsunuz çocuğunuz artık bir birey olsada...
Sizin yanlış modeliniz oluyor. İçine öyle işliyor ki sizin yaptığınız her şeyi bir süre sonra ya farkediyor ya da doğru olarak görüyor. Ve kendi ailesini yok ettiğini farkedemiyor.
Bugüne, yaşadığım zamana dönüyorum. Evet kültürler ve geleneklerimiz oldukça geniş bir konu.
Aile olarak bağlı olmak, bu durumu sevgi ve anlayış dili ile devam ettirebilmek çocuklarımıza vereceğimiz en güzel kültür ve değerdir. Bu değer, onların yetiştireceği çocuklarda büyük bir etken olur.
Teknoloji ailemizi, çocuklarımızı ve kültürümüzü yok ediyor derken birde şu yönden düşünelim. Sevgi anlayışımız, kendi doğrularımız ve dinlemeyerek zorunluluklarla bizler herseyi yok ediyoruz. Kendi halledemediğimiz sorunlarımızda çocuklarımızı farklı görüyoruz. Evet teknoloji onları değiştiriyor. Ama gerçek, bizler değişemediğimiz için teknoloji onları değiştiriyor. Evet tüm bireyler şunu asla unutmayalım. Sevgi hissedildiği sürece alınır. Ve bizler kültürel geleneklerimizi, adetlerimizi ancak bu şekilde koruyabiliriz.
Evet yazı şimdilik bitti.
Ömrümüz yeterse inşallah bu konu ile ilgili farklı bir anlatımla tekrar biraraya gelmek dileğiyle.
Betül 4 Yıl Önce
Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş Ellerinize sağlık
Memun Sekin 4 Yıl Önce
Çok çok güzel bir yazı...Geleceğe hazırlanan kuşaklar için ders mahiyetinde bir yazı...
Veysel Şentürk 4 Yıl Önce
Yüreğinize sağlık, yazılarınızın devamını bekliyoruz. Saygılar..
Akif Beğen 4 Yıl Önce
Suzan hanım, yazınızı okudum.. Yine toplumumuzun bir yarasına değinmişsiniz. Kültürümüz, geleneklerimiz ve bunları yaşarken, hızla değişen çağımızda çocuklarımızın ve aile bireylerimizin psikososyal yönden birer birey olduklarının, çeşitli ihtiyaçları olduklarının, görmezden gelinmesinin önemli bir sıkıntı olduğu ortada.. Evet ailevi geleneklerimiz belki yüzlerce, binlerce yılda oluşan, nesilden nesile aktarılan geleneklerimiz önemli. Ama zaman akıyor, şartlar değişiyor, insan aklı her gün daha da gelişiyor.. İnsanı inceleyen psikoloji ve sosyoloji gibi bilimler bizlere yeni ufuklar açıyor. Her zaman örnek alınması istenen, Hz. Peygamberimizin yeğeni ve aynı zamanda damadı Hz. Ali, "Çocuklarınızın zamanın şartlarına göre eğitin" diyor. Ailenin temeli olan sevgi, saygı, hoş görü, iş bölümü, empati gibi değerlerimizi yaşatmak kaydı ile çocuklarımızı zamana göre yetiştirmeliyiz. Bunu söylerken, 21. yüzyılın iyi - kötü ortaya koyduğu her türlü teknolojiyi, tüketim kültürünü, bananeci tavrını olduğu gibi benimseyelim demiyorum. Burada da ölçümüz, akıl, vahiy ve bilim olmalı... Şimdilik söyleyeceklerim bunlar... Selam ve saygılarımla Suzan hanım...
Gece 4 Yıl Önce
Suzan Hanım öncelikle yazınızı büyük bir ilgi ve beğeniyle okuduğumu belirtmek isterim. Kaleminize sağlık. Sizinle bu konuda aynı fikirdeyim. Nasıl bir ailede yetiştiysek onları rol model alıyoruz ve eğer sevgisiz bir aile ise ne yazık ki o aileden çıkan birey de ilerde nasıl seveceğini bilemiyor ve bir şekilde ailesel modeller tutmuyorsa yeni kurulan aile de uzun süre ayakta kalamayıp yıkılıyor. Teknoloji de işin tuzu biberi diye düşünüyorum, tabiri caizse...
Gözde 4 Yıl Önce
Mükemmel bir yazı olmuş başarılarının devamını dilerim halacığım
Zeynep Köz 4 Yıl Önce
Bu kültür ve gelenek adı altında yapılan psikolojik baskıdan başka bir şey değil, maalesef çoğu kişi bunun bilincinde de değil, kalabalık aile olmak tabii ki güzel ama gençleri de biraz rahat bırakmak lazım bence... Sağlıcakla kalın
Yaprak Bilgili 4 Yıl Önce
O kadar hayattan ve ve içten ki..hepimizin hayatının bir noktasında aynı durumlar mutlaka yaşanmıştır.. yüreğinize sağlık suzan hanım
Hatice Gündüz 4 Yıl Önce
Güzel olmuş canım kalemine sağlık
Levent Duru 4 Yıl Önce
Bazı değerlerimizi koruyalım ama bazı noktalarda ise değişime tamamen kapalı olmayalım bu konuda katı olmayalım.. Yazıdan anladığım bu ve buna katılıyorum. Emeğinize sağlık...
Alev Otmanlı 4 Yıl Önce
Kültür ve geleneği yaşatmak bizim elimizde çocuk ailede ne görürse ileride onu yaşatmayı çalışır en basiti bizim evde bayramları kahvaltı babaannede aksam yemegi anneannede olur ben cunku annemden öyle gördüm benim çocuklarım da bayramı bizlerle geçirecektir kısacı çok güzel konulara değiniyorsun ve bizlere duygularını aktarıyorsun yüreğine eline saglik
Betül 4 Yıl Önce
Cnm kaybettiklerimizi ne güzel anlatmışsın çok duygulandım bizim nesil daha çok kaybedenlerden çünkü. ..
Ferah 4 Yıl Önce
Çok güzel olmuş Elerine yüreğine sağlık
Kadriye 4 Yıl Önce
Belki bunu okuyan bir genç yaşantısını kurtarabilme ve kendisine hediye edilen yaşamı doya doya kullanabilir şahane bir yazı herkesin duygusuna tercüman olmuşsun kalemine sağlık
Ebru 4 Yıl Önce
Çok güzel bir yazı olmuş yüreğine sağlık
Esin Çatalkaya 4 Yıl Önce
Toplumsal kültürümüzdeki aile yaşantılarımızdaki doğru zannedilen yanlış davranışlar ve getirdiği sonuçları çok güzel açıklamışsınız.Ailelerimiz görmek istedikleri sevgi ve saygıyı tek taraflı düşünerek görmek istiyorlar ve yaşantılarımızı kendi kafalarına göre yönlendirmeye çalışıyorlar.Sevgi olmadan korkutarak ve kibirle kazanılan saygı sahte itibar görür ve ruhlara zarar verir.Siz bunu çok güzel anlatmışsınız teşekkürler...
Seval 4 Yıl Önce
Suzan ablacım toplumu yaşadıklarımızı cok güzel anlatmışsın. Ama care yok gibi
Annen 4 Yıl Önce
Hersey sevgisizlikten kızım
Dünyam Çiftçi 4 Yıl Önce
Çok güzel yorumlanmış bi yazı ve konuya değinmişsin tebrik ederim
Mert 4 Yıl Önce
Ellerine sağlık suzan abla çok güzel bir yazı olmuş
Safiye 4 Yıl Önce
Yazınızı okuduğumda resmen kendimi buldum bende cogü kez çabaladım bir şeyleri düzeltmek için ama en sonunda gördüm de çabalarım boşuna idi karşımdaki çoğu kez ben hep böyle idim diyip kenara çıktı halbuki ben birşeyler anlatmaya çalışırken demek ki anlatamamisim kendimi ne yazık ki şimdiler de ise çocuğumun babası kaderim diyip köşemde oturuyorum......
Safiye 4 Yıl Önce
Yazınızı okuduğumda resmen kendimi buldum bende cogü kez çabaladım bir şeyleri düzeltmek için ama en sonunda gördüm de çabalarım boşuna idi karşımdaki çoğu kez ben hep böyle idim diyip kenara çıktı halbuki ben birşeyler anlatmaya çalışırken demek ki anlatamamisim kendimi ne yazık ki şimdiler de ise çocuğumun babası kaderim diyip köşemde oturuyorum......
Safiye 4 Yıl Önce
Yazınızı okuduğumda resmen kendimi buldum bende cogü kez çabaladım bir şeyleri düzeltmek için ama en sonunda gördüm de çabalarım boşuna idi karşımdaki çoğu kez ben hep böyle idim diyip kenara çıktı halbuki ben birşeyler anlatmaya çalışırken demek ki anlatamamisim kendimi ne yazık ki şimdiler de ise çocuğumun babası kaderim diyip köşemde oturuyorum......
Gizem Şiringül 4 Yıl Önce
Her yazınızda, bir sonraki için sabırsızlık duyuyorum. Yazınızda adeta kendimi gördüm, kendimi okudum. Yüreğinize, kaleminize sağlık Suzan Hanım.
Sema 4 Yıl Önce
Çok güzel bir konuya değinilmiş maalesef ülkemizde evlilikler bireylerle değil aileleriyle de yapılıyor. Avrupa’da evlilik Tango gibi iki kişi arasında Ancak ülkemizde halay gibi yedi sülale var
Mesut 4 Yıl Önce
Yazı düşündürücü.
İsmet AKDOĞAN 4 Yıl Önce
Evet Suzan hanım yazdıklarınız çok doğru. Dayatmalar hiç bir zaman aileye yarar getirmez. İkna yoluyla anlatarak konuşarak hayatta olan her şey yoluna koyulabilir. Tabini herkesin görüşü alınarak dinlenerek ve saygı duyarak. Eğer beraber yaşamak çelirdek aileye zarar veriyorsa ayrı ev ve mahallede yaşamak kadar göğslerimde bir olmaz. Her büyüklerin aklıyla yaşamak zorunda değil. Zaten büyükleri dinleyende yok. Herkesin güntdsı interneti ve bağımlı olduğu sosyal medyası. Bence dize anlatan hanım efendi biraz abartmış bende babayım evli oğlum ve gelinim var aynı binada farklı dairelerde oturuyoruz. Tam yirmi yıl oldu. Kesinlikle onların yaşamlarına katılmıyoruz. İnan ne yanımızdan ne binadan nede mahalleden ayrılmak istemiyorlar. Özellikle gelinim istemiyor. Tabiki her kes için aynı şeyler mümkün olmayabilir. Bence genler aile büyüklerinden uzak yaşamak istiyorlar. Ne ise yüreğinize ellerinize sağlık yazmaya devam edin. İşlediğiniz Her konunun bizlere kattığı mutlaka bir şeyleri vardır. Selamlar saygılar
Tuncay Söylemez 4 Yıl Önce
Bırakalım her kes kendi çağını yaşasın. Doğru ve yanlışı deneyimlesinler. Güveni çocukşarınjza. Onları özgür bireyler olarak yetiştirin. Eline sağlık Suzan harika bir yazı olmuş
Yılmaz Ayaydın 4 Yıl Önce
Yüreğinize sağlık kardeşim..
Dilek 4 Yıl Önce
Yine çok güzel yazmışsın ablam yüreğine sağlık sabırsızlıkla bekliyorum.
İlknur 4 Yıl Önce
Geçmişe gittim seninle aynı şeyleri bizlerde yaşadık çok güzel bir yazı olmuş canım
Bahar Direk 4 Yıl Önce
Suzan yenge seni seviyorum
Emine 4 Yıl Önce
Ülkemizin gerçeği.Çözüm icimizden gelir.Ama yapılmayan bir durum.Bu yüzden cok üzülüyoruz.Kalbinize sağlık
Yasemin akansu 4 Yıl Önce
Suzancım benim naçizane fikrim eğer arkadaşının kendi ailesi bu dayatmayı yapsaydı arkadaşının fikri aynı olurmuydu ben her zaman adil olmaktan yanayım
Hüseyin Alıcı 3 Yıl Önce
Kültür ve gelenekler bir toplumun olmazsa olmazıdır. Velakin Sevgi, Saygı ile Kültürümüzün Güzellikleri Yaşatılması da Fayda Vardır. Evlerimizi Açık cezaevine çevirmeden Gelecek Nesillere Güzelliklerini Yaşatarak, bıktırmadan, geleneklerimizden soğutmadan yaparsak. Hem geleneklerimizi Saygınlık içinde İleriye taşımış oluruz. Belki söylemimde gelenekçiymişim gibi, ama karşılıklı sevgi, saygıya dayalı Kültür ve geleneklerimizin Güzelliklerini Yaşatmamızda lazım diye düşünüyorum. Güzel bir yazıydı, Teşekkür ederim, Çalışmalarınızda Başarılar Dilerim. Allah'a emanet olun.