İnsan iradesinin temelinde yatan en esaslı sır, yaradılışın ne olduğu üzerinedir.
İnsan varlığı, yeryüzünde vücut gösterdiği andan itibaren, doğayı ve kendini tanıma sürecine düşmüştür.
Varlığın ilk evrelerinden itibaren, ilk önce doğadan ve doğa güçlerinden etkilenen insanlık, kendi varlığını tanımlamanın ötesinde, hayatta var olabilme sürecini ilk elden tecrübe etmiştir.
Tecrübe edilen hayat, beraberinde düşünceyi tanımlama ve ruha yansıtma evresine taşımıştır insanı.
İnsan, zaman içinde evrilmeye ve evrilmenin dönüşümsel mekanizmasına tutulduğunda, düşüncenin ve düşünce eli ile var edebilmenin yollarını da keşfetmeye başlamıştır.
Bu keşfediş, insanlığın içinde bulunduğu derin karanlıktan uyandırmayı pekâlâ başarmıştır.
Ancak yüzyıllardan beridir, değişim ve dönüşümün esaslı gücü ile beraber her ne kadar evrilip gelişse de kendi varlığında tanımlı olan izahı görmemiştir insanlık.
Düşün hayatında gerek yazıları ve eserleri ile gerek filli eylem ve sözleriyle olsun pek çok eserler bırakmış olan düşünürlerin, insanlık mirasına bırakmış olduğu özsel yorumlamalar ve pratikler, insan bilincinde saklı olan sırrı henüz ortaya çıkarmış değildir.
Belkide insanlık, var olan bilinç pratiğini yaşamla bütünleştirmemiştir.
Oysaki tanım ve düşünce, sır dediğimiz özün arka perdesinde varlığını bizlere apaçık haykırmaktadır.
Sır, varlığı hiçlikten söze döken ve o sözü alıp ruhumuzun esaslı kimliğine bağışlayan yaratıcının kendisidir.
Yaşamın türlü evrelerinden sır perdesini aralamanın yolu ve izahıda, hiçliği bilmek ve tecrübe etmekten geçmektedir.
Sırrı ve hiçlik bilincini özümsediğinizde, aslında var olan her bir izahın ve yaşam şekillerinin ve doğanın ve ötesinde insanın, evren ile bütüncül olduğunu ve esas gözün yaratıcı olduğunu içselleştirirsiniz.
Nasıl ki, Fîhi Mâ-Fîh diyen Mevlana, ‘’ ne varsa içindedir’’ diyorsa, Hallâc-ı Mansûr’ da Ene'l-Hakk diyerek, hak olmanın özünü ve hiçlik bilincini tanımlamıştır.
İnsanlığın en bilinçsiz ve belkide en tanımsız olduğu evrenin ölüm evresi olmasına rağmen, hiçliğin ve öze dönmenin, öze bakıp öz ile bir düşünmenin sırrı, bekâ billah diyebilmekten geçmektedir.
Beşeri iradeyi yaratıcının iradesinde eritmek ve onunla bütünleşip, Fenâ fillâh demenin yolu da yine bu hiçlik bilincinden kaynalıdır.
Şems-i Tebrizi’nin dediği gibi, insanı ayakta tutan benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
Çünkü evrende var olan hiçbir şey, özden vareste değildir.
Bizden öncesi de yoktur sonrası da.
Fani hayat dediğimiz hayatlarımızda, zaman ve mekanın varlığı, esasında ilizyondan ibarettir.
Nitekim her doğan insan, ölmek için doğduğunu zanneder.
Oysaki yaşam hiçlikten gelmektedir.
Doğan ölür, ölen tekrar doğar.
Çünkü, her şeyi var eden sır, İkra diye başlattığı kelamı, vuslatla taçlandırılmaktadır.
Bu yüzdendir ki, varlığın hiçsel temelinin ulaşabildiği mevki, sırrın olduğu mevkidir.
Görülen ve ulaşılmaya çalışılan gayenin, var olan her bir düzenin, evrenin ve insanın tüm tanımlanmaları sırda saklıdır.
Sırrı gördüğünüzde, yaşamın da ölümünde onda saklı olduğunu keşfedersiniz.
Çünkü insan ve hiçlik oradadır.
Faruk 3 Yıl Önce
Süper soluksuz okudum
Tayfun CANGİR 3 Yıl Önce
Sırlı ve dokunaklı kelimelerin büyüleyici düşüncelerini tesirininde yazdığın duygu yüklü anlamlı yazılarin etkilemek elde değil, kalemin keskin yüreğin pak ve berrak olsun üstadım...
Zuhat 3 Yıl Önce
Ağzına sağlık
Nehir 3 Yıl Önce
Yine çok guzel çok harikalar yazmışsın kalemine güzel gönlüne kuvvet
Gülnaz 3 Yıl Önce
Ne güzel dökülmüş sözler öyle kaleminiz den
Handan 3 Yıl Önce
Mükemmel olmuş ellerine ve yüreğine sağlık yazılarının devamını bekliyoruz ıns
Handan 3 Yıl Önce
Mükemmel olmuş ellerine ve yüreğine sağlık yazılarının devamını bekliyoruz ıns
Handan 3 Yıl Önce
Mükemmel olmus ellerıne ve yüreğine sağlık yazılarının devamını bekliyoruz ıns
Nazlı 3 Yıl Önce
Yazınızdan emek kokuları yükseliyor.Hiçlik,hiç bu denli anlamlı olmamıştı.Yüreğinize sağlık
Mithat 3 Yıl Önce
Eline emeğine kalemine sağlık...
Mithat 3 Yıl Önce
Eline emeğine kalemine sağlık
Mithat 3 Yıl Önce
Eline emeğine kalemine sağlık....
Merve 3 Yıl Önce
Yazarlık aslında ağır bir işçiliktir. Öyle “duygularımı bilinçakışı ile dökeyim, aklıma ne gelirse yazayım, manayı okura bırakayım” demekle olmaz. Yazmak, matematik işidir. Zaman, kişi ve mekan üçlüsünün mantıklı bir şekilde kurgulanması, heyecan verici şekilde kırılıp bölünmesi, ayrıntıları doğru yerlerde vererek ya da saklayarak heyecan yaratma sanatıdır. İşte önemli olan da bu sanatı gerçekleştirebilmek.. Ve bunu da becerebiliyorsunuz...
Gonca 3 Yıl Önce
Hiçliğin insandaki tanımı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Kaleminize saglık Baran bey ..
Habip Taşdemir 3 Yıl Önce
Üstadım maşAllah yine döktürmüşsün yüreğine sağlık mükemmeldi
REİS YAŞAR 3 Yıl Önce
Hiçten gelip hiçe gideceklerini hiç düşünmeyen insanlar bir hiç uğruna hakkı hukuku adaleti hiç düşünmeden atasını babasını kardeşlerini eş ve dostunu hiç düşünmeden harcadığı bu zamanda ben hiç bir şeyi anlayamıyorum. Yüreğine sağlık duygularımın tercümanı olmuşsun... Vesselam....
İnci 3 Yıl Önce
Kaleminizden dökülen o görkemli manalı yazılarınız inci taneleri gibidir tebrikler
Selma T. 3 Yıl Önce
Gönlüne kalemine sağlık .. çok güzel yazmışsın üstat
Fırat 3 Yıl Önce
Var olmanın tanımlamasını yaparken elbette hayatın rasyonelitesi söz konusudur.İnsanın zaman içinde daha iyiye,daha güzele doğru evrilebilmesi için çizeceği rotada baskısız ve özgür bir yaşamı var edebilmenin yollarını üretmesi gerekmektedir.Derin anlamlı yazınızdan dolayı tebrik ediyorum. Başarılar
Fatih 3 Yıl Önce
Kalemine sağlık amca...
Fatih 3 Yıl Önce
Yüreğine ve kalemine sağlık...
Salih 3 Yıl Önce
Ağzınıza gonlünüze kaleminize güzel yüreğinize gönderiyorum tebrikler
Eylül 3 Yıl Önce
Kendi benliğini ve doğayı öğrenmeye çalışan varlıklar yani insanlar kendi öz hallederim hani hiçliği hiç bir zaman anlayamamışlar ,bir takım şeyler öğrenip kendini geliştirmek öğrenmek çabalamak isteğişi üzerine olmuştur , aslında insan hiçlik bendinden öte değildir...